Balkanlarda tarihî bir kasaba: Kruja

Kruja kasabası, Osmanlı döneminde (1414-1912) Tanzimat reformlarına kadar tam 500 yıl Ohri sancağına bağlı bir kazaydı. 19’uncu yüzyılda Arnavut milliyetçiliğinin ortaya çıkısıyla birlikte bir direniş ve millî krallığın sembolü hâline geldi.

Tiran-Arnavutluk

ORTA Arnavutluk’taki Tiran şehrinin 20 kilometre kuzeyinde kalan Kruja (Kruya) kasabası, Kruya dağlarının batı yamaçlarında, 600 metre rakımda, verimli Fushe Kruja ovasını kuşbakışı görebilecek bir yamaçta yer almaktadır.

Kasabanın adı, kalenin dibinden çıkan su kaynağına dayanır. Bu isim ilk defa Milât’tan sonra 879 tarihli bir kilise belgesinde görülmüştür.

Kasabanın en eski kısmını, her tarafı sarp kayalıklarla çevrili kale oluşturmaktadır. Kruja Kalesi’nin tarihi, Roma İmparatoru Birinci Justinianos (6’ncı yyüzyıl) dönemine kadar uzanmakla beraber, arkeolojik bulguları bu tarihten 200 yıl sonrasına aittir.

Kale 800 metre uzunluğundadır ve etrafı surlarla çevrilidir. İçinde 350-400 ev ve bin 500 ilâ 2 bin kişiyi barındıracak bir alana sahip olduğu tahmin edilmektedir.

12’nci yüzyılda Kruja, Orta Çağ Arnavut Devleti’nin çekirdeğini teşkil eden bir siyâsî oluşumun merkeziydi. 13’üncü yüzyıl başlarında, Progon’un oğulları Gjini ve Arnavut Dimitri bu devletin yöneticileri ve 1225’te Golem adında bir Arnavut da Kruya’yı yöneten kişi olarak kayıtlara geçmiştir.

1271-1272 yıllarında Anjou (Plantagenet) Hanedanlığından bir Fransız prensi ve sonradan Güney İtalya’nın da yöneticisi olan Charles, Vlore (Dıraç) ve Kruja’yı fethedip eski kaleyi yeniden yaptırdı. Charles’in ölümünün ardından 1284’te Bizans İmparatoru İkinci Andronikos, Durrres (Avlonya), Vlore (Dıraç) ve Kruja’yı yeniden aldı. 1334’te Sırplar Kruja, Berat ve Durrres’i (Avlonya) ele geçirdi.

Sırp Çarı Stefan Dusan’ın 1355’teki ölümünden sonra, bir Arnavut olan Charles Tophia, 1363’te Kruja’nın hâkimi oldu. Charles Tophia ve sonrasında oğlu, burayı 1392’ye kadar ellerinde tuttular. Daha sonra kasaba, mîras olarak Charles Tophia’nın kızı Helena’ya kaldı.

1393’te Şahin Bey kumandasındaki Osmanlılar, Kruja’nın 80 kilometre kuzeyindeki Shkodra (İşkodra) şehrine yerleşince, Helena’nın kocası olan Venedik asilzâdesi Barbadio, Osmanlı Devleti’ne tâbi olduğunu ilân etti. 1432-1433 yıllarında Osmanlılar, kasabaya “Akçahisar” ismini vermişlerdir.

16’ncı yüzyıl ortalarından itibaren Kruja, başlangıçta şehre hâkim dağlardaki bir mağarada kabri olduğuna inanılan Sarı Saltuk Dede kültü etrafında, Balkanlardaki en önemli Bektaşî merkezlerinden biri hâline gelmiştir. Bu durum 1567 tarihli, Osmanlı İmparatorluğu’na ait tahrir defterlerinde yer almaktadır.

Bölgedeki en önemli Bektaşî babaları; Kesriye’den Kasım Baba, Konitsa’dan Hüseyin Baba, Sarıgöl ovası Cuma pazarından Pîr-i Baba’dır.

Aynı dönemde kasaba, hisarın dışına taşarak aşağıya doğru yayılmaya başlamıştır. Arnavut ve Türk edebiyatının önemli isimlerinden Şemseddin Sami’nin vermiş olduğu bilgilere göre, Kruja kasabası tamamen Müslümanlardan oluşan 7 bin 500 nüfusa sahipti.

Kruja kasabası, Osmanlı döneminde (1414-1912) Tanzimat reformlarına kadar tam 500 yıl Ohri sancağına bağlı bir kazaydı. 19’uncu yüzyılda Arnavut milliyetçiliğinin ortaya çıkısıyla birlikte bir direniş ve millî krallığın sembolü hâline geldi.

Günümüzde önemli bir turizm destinasyonu olan Kruja’ya Arnavutluk’un başkenti olan Tiran’dan sık sık otobüs seferleri düzenlenmektedir. Şehir merkezinden araçlarla kaleye çıkılabilmektedir. Kale yolu üzerinde bulunan Bektaşî Tekkesi’nin bahçesinde, 15’inci yüzyılda iki Osmanlı padişahını oldukça uğraştıran, Arnavutların millî kahramanı ve Krujalı olan İskender Bey (Gjergj Kastrioti) tarafından dikildiği düşünülen bir zeytin ağacı bulunmaktadır.

İlk dükkânın kalenin girişinden başladığı düşünülen, yaklaşık 400 yıllık, yerli halk tarafından “Derexhiku” olarak bilinen, karşılıklı olarak dizilmiş ahşap dükkânlar, günümüzde şehir merkezine kadar uzanmaktadırlar. Burada berberden, Arnavutların çok çeşitli el sanatlarını bulabileceğiniz satıcı ve zanaatkârlara ait dükkânlar vardır.

Kale içerisinde Fatih Sultan Mehmed Camii, Esad Toptanî Paşa Konağı ve Ulusal İskender Bey Müzesi, görülmesi gereken en önemli yerler arasındadır.

15’inci yüzyılda inşâ edilmiş ve Sultan İkinci Mahmud zamanında restore edilmiş Fatih Sultan Mehmed Camii, İkinci Dünya Savaşı’nda mühimmat deposu olup sonrasında kaderine terk edilene kadar Arnavut Müslümanlar tarafından bir ibadethane olarak kullanılmaktaydı. Günümüzde caminin alt kısımları ve minaresi ayakta kalmıştır.

Yine kale içerisinde yer alan İskender Bey Müzesi’nde, 1403 yılında Kruja’nın yöneticisi olan Gjon Kastrioti’nin (İvan –Yuvan- Kastriyota) oğlu olarak dünyaya gelen İskender Bey’in, Osmanlı ile yaptığı savaşları ve kahramanlıklarını tasvir eden çok sayıda figür, el yazmaları ve zırhlar yer almaktadır. Kasım 1982 yılında açılan müze, Arnavutluk’un en önemli müzelerinden biridir.

İkinci Abdülhamid Han döneminin en önemli siyâsî figürlerinden Esad Toptanî Paşa’nın bir müze haline konağı, döneminin ve bölgenin karakteristik mimarî özelliklerini yansıtmaktadır.

Bahsettiğimiz bu yerler dışında Dolma Baba Bektaşî Tekkesi, Osmanlı Hamamı ve Murat Bey Camii de görülmesi gereken yerler arasındadır.