TEORİ ve pratiğin
birlikteliği, bilginin doğru ve güvenilirliğini perçinler. Söz ve eylem
tutarlılığı da kişinin güvenilirliğini gösterir. Bu tür bilgilerin en sağlam
olanı, “güvenilir meslek insanları” anketlerinde de ortaya çıkar.
Tuhaf
olan durum ise şu: Gerek sosyal, gerekse fen alanında ortaya çıkan pratik ve
eylem durumlarına karşın güvenilir meslek derecesinde alt sıralarda yer
alanların daha çok motor gücü oluşturmasıdır. Motor gücü oluşturmadaki en
önemli etken ise, imza ve icraat yetkisinin güvenilirliği az olan mesleklerde
olması gibi görünmesidir.
Mesleklerin
güvenilirliklerinin sorgulanması bilimsel açıdan doğru yöntemlerden biridir. Güvenilirliği
düşük olan mesleklerin halk tarafından talep görmesi tamamen konuşlanmakla
ilgili bir durumdur. Burada yapılan tezat ise ideal olma durumundan ayrışmakla
ilintilidir.
Bu
durum tam anlamıyla nicelik-nitelik dengesinde istendik dengeyi yakalayamamakla
orantılıdır. Bulanık sular durulmadan derinlerdeki değerli madenleri görmek
mümkün olmuyor. Böyle olunca da sular durulana kadar en azından düşünce olarak
güvenilir kişilerin ya da sürecin devamına katkı sağlayanların söz sahibi
olması tercih ediliyor.
Bu
tercih, selâmete çıkana kadar işe yarar. Ancak selâmete çıkış yolunda riskleri
de beraberinde taşır. İstenen durum nitelik, güvenilirlik ve katma değeri
yüksek fikir ve değer üretmektir. Gündelik işler daha çok güvenilirliği düşük
mesleklerde icra gördüğünden işler her defasında tıkanmaktadır.
Bunu
tetikleyen durum ise maddenin doğasında yatan minimum enerji düzeyinde bulunma
hâlidir. Madde en düşük enerji ile en iyi düzeyde konuşlanma eğilimindedir.
Sosyal anlamda bireyler de en az çalışarak en yüksek maaş alma yolunu tercih
etme durumuna duçar oluyor. Aslında alın terinin karşılığı formel olarak
flulaşsa sorunların çoğu çözülecek.
Alın
terinin gerekli yerde kalıplaşması herkesin işine gelmediğinden daha çok
tarafgirlik düzeyi öne çıkmaktadır. Tarafgirlikle konuşlanan yerlerde istenen
düzeyin yakalanması güç olmaktadır. Böyle durumların kamuda netleşmesi ve lokomotif
güce katkı sağlaması istenen düzeyde olamıyor.
Dağılan
Osmanlı coğrafyasında kurulan devletlerden sadece Türkiye tekrar toparlanmayı
sağlayabilecek potansiyelde görünüyor. Bu potansiyelin harekete geçmesini
istemeyen çok sayıda Batılı devlet ve devletçikler de Türkiye aleyhinde çalışıyor.
Gerek dâhilde, gerekse hariçte her daim Türkiye’yi yalnız bırakmak istemeyen
büyük bir halis ruh canhıraş çalışıyor.
Türkiye’nin
toplumu ile birleşip geçmişteki potansiyelini harekete geçirmesini istemeyenler,
bazı sinir uçlarını sürekli gündemde tutuyor. Renk farklılığı, görüş
farklılığı, kültürel farklılık ve bazen de inanç farklılıkları sürekli olarak
birilerinin gizli emelleri için aparat olarak gündemde tutuluyor.
Aziz
milletin bu farklılıklar üzerinden bazı dönemlerde gidişatını sekteye
uğratanlar darbe ile ipi ele geçiremediklerinden, şimdilerde yeni bir darbe
taktiği deniyorlar: Ekonomik darbe girişimi...
Toplum
gündelik işlerde daha aktif olduğundan, ekonomik açıdan milletin canını
yakanların bu aşamadan sonra anlaşılabilir açıklama yapması zordur.
Niyetlerini
iyi olarak görmek mantıklı durmuyor. Ekonomi açısından millete kafa tutanların
ellerini kollarını sallayarak hâlâ ticaretle uğraşıyor olmalarına akıl ermiyor.
Hiçbir ülke böyle bir ekonomik darbe girişimine izin vermez. Bugüne kadar
ekonomik darbe girişimine tam olarak çözüm üretilememiş olması manidardır.
Fen
öğrencilerine üniversitelerde ilk haftalarda bir konu öğretilir: “Anlamlı
rakamlar”… Karşılığı olan sayıların bir ederinin olduğu, virgülden sonraki
sayıların da dâhil edilmesi olarak düşünülebilir. Zincir marketlerin bir üründe
virgülden sonraki yüzler hanesindeki rakamlarının dahi aynı olacak şekilde
birlikte fiyat belirlemesinin fizikte tek karşılığı vardır: “Art niyet”. İşte
bu art niyet, tam anlamıyla ekonomi darbe girişiminin adıdır!
Bu
durumun ülkemiz açısından anlaşılmasında güçlük yaşanabilir. Benzer bir durum
ABD’de olduğunda, devlet, kendisini tehdit eden şirketleri devleti tehdit
etmeyecek şekilde ekonomik açıdan iki şirkete ayırdı.
Türkiye’de
bu durum pratik, güvenilirlik ve nitelik açısından teori, söz ve nicelik
formlarını geliştirip sahil-i selâmete çıkarılması zaruri hâl almıştır. Niceliğin
ne derece toplumun maya, doku ve renklerini ayakta tutmayı amaçladığı
sorgulanır hâle gelmiştir. İktidar değişip otoritenin değişmediği yerlerde her
zaman birilerinin işlerinin yürüyor olması, fikrî iktidar ve otoritenin tesis
edilemediğinin de bir gerçeğidir. Böyle bir durumun çaresi, cehalete düşman ve bilime/ilme
dost bir eğitim sisteminin dimağlarda tesis edilmesiyle mümkündür. Böyle
ortamlarda ekonomik darbe girişimi yeşeremez.