Bahçeli etkisi ve yüzde 50 artı bir oy

Elbette sistem yöntemleri daima tartışılabilir. Ancak Bahçeli, Erdoğan’la aynı fikirde değil. Doğrusu bu konuda Bahçeli’nin düşüncesiyle hemfikir olduğumu itiraf etmeliyim. Zira bu çıkışla Cumhur İttifakı dağılabilir. Dağılsın, baki değil ya. Ancak karşı tarafta bir ittifak olmasa da masa altında nasıl bir olduklarını görmek zorundayız.

MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli’nin, Türkiye’nin kaderine etkiyen pek çok söz ve eylemi mevcut.

1997’deki 28 Şubat tarihli post-modern darbeden sonra gerçekleşen ilk genel seçimleri hatırlayalım meselâ.

O gün hâlihazırdaki Anasol-D iktidarının Başbakanı olan Bülent Ecevit’in liderliğindeki DSP, söz konusu erken seçimden birinci parti olarak çıkmış, ikinci sırada ise terör elebaşı Apo’yu idam etme iradesini göstereceği düşüncesiyle desteklenen MHP ise ikinci sırada TBMM’de koltuk kazanmıştı.

Bu seçimin üçüncü partisi, 28 Şubat’la iktidarı adeta elinden alınan ve bir de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan Refah Partisi’nin ardılı kabul edilen Fazilet Partisi olmuştu.

MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, o gün “Fazilet Partisi ile DYP’yi yanına alarak kendisinin liderliğinde yeni bir güçlü kabine kurulması” yönündeki tavsiyeyi “Onlar yoruldular” diyerek dinlememiş, belki de Ülkücülerin iktidara bu kadar bütün dizginleri eline almış şekilde yaklaşması fırsatını değerlendirmemişti.

Bu konuda şerde hayır, hayırda şer aramak mümkün. Söylenecek o kadar söz var ki…

Bahçeli’nin Türkiye’nin kaderine etkidiği duraklardan ilki belki budur. İkincisi ise, sözünü ettiğimiz tavsiyeyi reddedip DSP ve ANAP’la ortak olarak kurdukları koalisyon hükümetini dağıtacak erken seçim kararını aldırmak olmuştur mutlaka.

Bahçeli için, “Aldırdığı erken seçim kararının bedelini Meclis’e girememekle ödedi” diyebilir kimileri. Bense buna katılmam. Yine şerde hayır, hayırda şer aramanın zeminidir bu durum. Sadece AK Parti ve CHP’nin girdiği o Meclis’in ne gibi kararlar aldığını bazı yazılarımızda dile getiriyoruz. Neyse…

Üçüncü Bahçeli etkisi, 7 Haziran 2015 gecesi yine Bahçeli’nin sarf ettiği sözlerle gerçekleşmişti. Aslında 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde, MHP siyâsî hayatının en yüksek oy oranlarından birine sahipti. Ancak Bahçeli, aynı gece herkes suspus olmuşken MHP Genel Merkezi’nde kürsüye geçip Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek hemen erken seçim kararı almasını tavsiye etmişti. Hem de çok yüksek bir sesle!

Erdoğan, Bahçeli’nin o gece verdiği tavsiyeye uymamıştı. AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bir koalisyon hükümeti kurmak için kendisinden görev almışsa da yerine getirememişti. O günlerde Türkiye’ye sözde zaman kaybettirilmişti birilerine göre. Öyle kaybedilen zamanın gözünü seveyim, iyi ki zaman kaybetmiştik. Bize zaman kaybettiren Bahçeli’den Allah razı olsun. Öyle ya, herkes eteğindeki taşları o günlerden itibaren dökmeye başlamıştı.

Dördüncü Bahçeli etkisi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne giden yolu açan konuşmasıydı. “Fiilî durumu hukukî duruma da taşımak gerektiğini” belirten MHP liderinin sözleri, Erdoğan’ın hayâl ettiği başkanlık sistemine geçiş için çok mühimdi.

Ve nihayet Türkiye, yürütme erkinin en büyük belâsını başından savmış, rahata böylece, Bahçeli’nin etkisiyle ermişti.

Bu duraktan sonra Bahçeli’yi hep Erdoğan’ın destekçisi olarak gördük. Erdoğan da Bahçeli’ye hürmette kusur etmedi.

Hâl böyleyken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, sistemin seçim yöntemine dair “yüzde 50 artı bir oyluk” şartın kaldırılıp kaldırılmaması yönünde bir tartışma başlattı.

Elbette sistem yöntemleri daima tartışılabilir. Ancak Bahçeli, Erdoğan’la aynı fikirde değil. Doğrusu bu konuda Bahçeli’nin düşüncesiyle hemfikir olduğumu itiraf etmeliyim. Zira bu çıkışla Cumhur İttifakı dağılabilir. Dağılsın, baki değil ya. Ancak karşı tarafta bir ittifak olmasa da masa altında nasıl bir olduklarını görmek zorundayız.

Hele önümüzde yerel seçimler varken bu tartışmayı bugün konuşmak çok zarar verici.

Bahçeli’nin etkisi bugüne kadar hayır ve şer ekseninde ilginç manzaralar ortaya çıkardı. Bu saatten sonra çıkaracağı manzara bambaşka olabilir.

Devlet tavsiye almayı kabul etmeyebilir, ancak onun tavsiyesi, emir mesabesindedir.