“Baharı bekleyen kumrular gibi”

ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon da “Helikopter kazasında hayatını kaybeden ‘kahramanlar’ için yürekten başsağlığı diliyoruz” açıklamasında bulunmuş. Kemal abimiz gibi, ne kadar kibar insanlar! Bizde bir ziyarete eli boş gidilmez, bilirsiniz, düşen o helikopterden ayrıca 122 kilogram uyuşturucu madde de çıkmış. Nezakete bakar mısınız?

GEÇEN hafta yapılması gereken iki önemli buluşma, “değişik” nedenlerden ve kimi “aksiliklerden” dolayı -maalesef- gerçekleşemedi.

Malûmunuz, Kemal abimiz düne kadar masanın altındaki gizli -belki de asıl- ortağı masaya davet etmişti. Amaç “yemek” ise sofrada tüm renklere yer vardı. Özellikle de sarı, kırmızı ve yeşile…

Böyle bir davet öyle uzaktan uzağa, telefonla ya da kısa mesajla olacak değildi hâliyle. Sonuçta kibar adam Kemal abi.

Deprem bölgesinde kendisini yuhalayıp, “Acımız var. Burası siyaset yeri değil. HDP nerede HDP?” diye soran “kendini bilmezlere” dahi teşekkür edecek kadar kibardır kendileri.

Böyle kibar bir beyefendiden de davetiyeyi elden teslim etmesi beklenirdi zaten. O da öyle yaptı. Davetiye teslimi için geçtiğimiz Cumartesi günü için anlaşılmıştı.

Lâkin yanlış hesap Duhok’tan döndü. Duhok da sonuçta Bağdat gibi bir Irak şehri. HDP ile görüşülecek gün 18 Mart’a denk gelmesin mi? Allah’ın işine bak!

18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nde HDP ile yapılacak bir görüşme, Kemal abimiz kadar nezaket sahibi olmayan kimi art niyetliler ve troller tarafından kullanılabilirdi.

Son anda bu görüşmenin ertelenmesine karar verildi. Kemal abimiz, bu plânlamayı yapan ve neredeyse kendisini tuzağa düşürecek olan yardımcılarına ne kadar nezaket göstermiştir emin değilim ama.

Demek ki neymiş? HDP, 18 Mart Şehitleri Anma Günü’nde görüşülmesi mahzurlu bir partiymiş. Böylece bunu öğrenmiş ve not etmiş olduk.

Peki, 18 Mart’ta görüşülemeyecek bir parti ile 19 Mart’ta görüşmek, ortaklık yapmak, beraber yol yürümek mübah mıdır? Zafere giden her yol ne kadar mübahsa, bu da o kadar mübahtır.

Zaten 17 ya da 19 Mart tarihini de HDP kabul etmemiş. HDP ne zaman çağırırsa Kemal abimiz o zaman gidecekmiş. Kibar adam sonuçta…

***

Bir diğer toplantı da Süleymaniye’de gerçekleşecekti geçen hafta.

Taraflar yine aynı.

Rivayet o ki, CHP’nin üst düzey yetkilileri “birtakım” görüşmeler yapmak üzere Süleymaniye’ye vasıl olmuşlar.

Üniter yapının korunması, terörle etkin mücadele edilmesi ve Irak ile Suriye’deki terör oluşumlarının kökünün kazınması gibi konular masaya yatırılacakmış.

Ancak CHP’nin muhataplarını Süleymaniye’ye getiren helikopter “bilinmeyen nedenlerle” kaza kırıma uğramış.

Duhok’ta düşen bu helikopterden yedi üst düzey PKK/YPG elebaşısının cesedi çıkarılmış.

ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon da “Helikopter kazasında hayatını kaybeden ‘kahramanlar’ için yürekten başsağlığı diliyoruz” açıklamasında bulunmuş. Kemal abimiz gibi, ne kadar kibar insanlar!

Bizde bir ziyarete eli boş gidilmez, bilirsiniz, düşen o helikopterden ayrıca 122 kilogram uyuşturucu madde de çıkmış. Nezakete bakar mısınız?

Mezkûr helikopter ABD’ye aitmiş. Muhtemelen PKK/YPG’liler, pilot uyurken anahtarı aşırıp kullanım kılavuzuna bakarak helikopteri kaçırmışlar.

Yoksa müttefikimiz ABD’nin PKK/YPG’lilere uçuş eğitimi verecek hâli yok ya!

Efendim? “ABD YPG/PKK’ya binlerce tır silah vermedi mi?” dediniz galiba? Verse ne olacak ki, YPG bize mi saldıracak? Onlar kendi bölgelerini koruyan silahlı bir oluşum sonuçta…

***

Yine rivayet odur ki, HDP, CHP ile olan 18 Mart tarihli görüşmesini bu kazadan dolayı “Acımız var” diyerek ertelemiş.

Acıları geçince, uygun görecekleri bir tarihte Kemal abimizi çağıracaklarmış.

Meral aplamızın da “CHP HDP ile görüşebilir ama taleplerini masaya asla getiremez” şeklinde bu görüşmeye “olur” verdiğini biliyoruz.

O talepler, altına sizin de imzanızın bulunduğu iki yüz bilmem kaç sayfalık “mutabakat metninin” içerisinde zaten Meral apla. Rahat olunuz.

***

Aynı saatlerde Başkan Erdoğan ise Türk Devletleri Teşkilatı toplantısına riyaset etmekte idi.

Toplanan Türk devletleri Kıbrıs’ı tanımış, hatta tanımakla kalmayıp Kıbrıs ile askerî ve ekonomik anlaşmalar bile imzalamışlardı.

Yine aynı saatlerde Milli Muharip Uçak ve Hürjet’in görücüye çıkmak için son kontrolleri yapılıyordu.

Bandırma’da kurulan Eti Bor Karbür Tesisi açılış için hazırlanıyordu.

“Hani, nerede?” denen TOGG satışa sunulmuş ve ön talepler alınmaya başlanmıştı.

***

Ne diyelim, sonuçta herkes sevdiğiyle beraberdir.

Sonuçta Süleymaniye’deki CHP heyeti yeniden yurda döndü. Kemal abimiz de yapılacak görüşme için HDP’den haber bekliyor.

“Hani diyor ya… Şarkıcı galiba, şarkıcı… Bülent Ersoy… Baharı bekleyen kumrular gibi…”

Öyle işte.

Kalınız sağlıcakla efendim.