1994
Seçimlerinin sürprizi: Kenardan merkeze yürüyen halk, Aziz Duran’ı başkan seçti
NECMETTİN Erbakan Hoca’nın
1969’da Millî Görüş adıyla
başlattığı, önceleri MNP, sonra da MSP adıyla devam eden anlayış, bu kez Refah
Partisi adıyla hayattaydı. RP’de Adapazarı’na kim aday yapılacaktı? Düşünülüp
taşınıldı, Erbakan Hoca, 1994 Yerel Seçimlerinde RP’nin Adapazarı adayını Aziz Duran olarak açıkladı. Ve kollar
sıvandı. RP teşkilâtlarının en ihlâslı, en gayretli, en çok çalıştığı seçimdi o
seçim büyük ihtimâlle. Yüzlerce, binlerce kişi gönülden, cihat aşkıyla çalıştı.
Aday
Aziz Duran’ın eşi, RP İl Kadın Kolları Başkanı Nesrin Duran ve ekibinin
çalışmaları dalga dalga yayıldı 27 mahalleli şehre. Ev ev, kadın kadın
dolaştılar. Selâmlaştılar, dertleştiler, gönülleri birleştirdiler. Âdeta siyâsî destan yazdılar.
Kenarın merkeze
yürüyüşüydü
bu seçim. Banko Başkan gözüyle
bakılan, merkezdeki elitlerin gözdesi
CHP adayı Ünal Ozan, bir önceki oyu olan 25 bin oyu tekrarlasa da, başta
Maltepe, Hızırtepe, Beşköprü, Şeker Mahallesi gibi gariban/proleter birçok kenar mahallede Millî Görüş, CHP’ye fark atacak ve RP adayı Aziz Duran, 32 bin oyla
ipi çok önde göğüsleyecekti. Sosyoloji kanunu yürürlükteydi artık; kenar ayağa kalkmış, merkeze doğru yürümeğe başlamıştı bir
kez. Durdurulamazdı!
İşçiye
altı maaşın ödenemediği zor günlerden üst üste seçim kazanan başkanlık
günlerine
Refah’ın,
Aziz Duran’ın ve kenar mahallenin zaferiydi
bu; büyük mutluluktu elbette. Ama işler
öyle kolay değildi. İktidarda DYP-CHP vardı. RP’li Başkan Aziz Duran’a, hükûmetçe,
güreş tâbiri ile âdeta boyunduruk
çekilecek, yıllardır nüfus miktarına göre her ay İller Bankası’ndan
gönderilen ödenekler CHP’li Ünal Ozan döneminden kalan borçlara kesilecek, yeni
seçilen Başkan ise hizmet edemez hâle
getirilecekti. Siyâsî giyotinden
geçiriliyordu Aziz Duran ve Refah Partisi âdeta. Esnaftan, eşten dosttan alınan
borçlarla işçiye ancak kırk beş günde bir maaş verilebiliyordu. O gidişatın
sonucunda, geçen iki yıllık sürede çalışanlara altı aylık maaş birikecekti. (Bu sürede kendisi de maaş almayacak,
şimdinin Saâdet Partisi İl Başkanı Fahrettin Pay’dan aldığı borçla evine rızık
götürecekti.)
1996
yazında bir gece, 400 işçinin -tazminatlarını ve birikmiş maaşlarını ödemek
kaydıyla- iş akdini feshederek başında bulunduğu kurumda âdeta ameliyat yapan Aziz Duran, önceleri
başta kendi partisi RP camiasından ve geniş halk kitlelerinden büyük tepkiler alacaktı. Belediyenin düzenli maaş öder ve hizmet yapar hâle
gelmesiyle kısa zamanda bütün olumsuzluklar unutulacak, 1999 Yerel Seçimlerini
de büyük bir farkla kazanacaktı. Bu bir ilkti Adapazarı demokrasi tarihinde. İki dönem üst üste seçim kazanan ilk
başkandı o!
Bu
başarıda Aziz Duran’ın mütevazı kişiliği,
halk tarafından sevilmesi ve
benimsenmesi kadar, ilk döneminin son iki yılında yapılan başarılı icraatın da etkisi olmuştu. Yeni caddeler açılmış, Çark deresi
kolektörle sarıp sarmalanmış, şehrin kahrolası kanalizasyonu ilk defa pis su
arıtma tesisinden geçirilir olmuştu. Yeni açılan aşevi, yoksullar için sıcacık bir umuttu şehirde artık.
Bir
gece ansızın şehir yerle bir ancak Başkan, kroki durumda!
İlk
döneminde şehri adım adım güzelleştiren Başkan Aziz Duran, ikinciye seçildiği
dönemde onlarca proje ile ilk dönemdeki hizmetlerinin kat kat fevkinde işler
başarmanın hayâllerini kurarken, 17
Ağustos 1999 Pazartesi’yi Salı’ya bağlayan gece, 03:02’de uyandığında, şehrinin yerle bir olduğu kâbusuyla
karşılaşacaktı. Adapazarı’nda 600 kadar işhanı ve apartman yerle bir olmuş, 24
bini aşkın konut yıkılmıştı. 4 bine yakın insanımızı yitirmiştik. Caddeler,
sokaklar, park ve bahçeleriyle şehir darmadağındı.
Şair
ve bürokrat Kamil Uğurlu dostumuz, yıllar sonra o zor günleri ve Aziz Başkan’ın
o günlerdeki psikolojisini şöyle ifade edecekti: “17 Ağustos’ta Adapazarı ve
civarındaki deprem esnasında ben, TOKİ’nin başındaydım. Ve hâdise ile alâkalı
ilk kriz masasını oluşturan kurum biz olduk. Olay yerine yani Sakarya’ya
hareket ettik. 24 bin civarında bina yıkılmıştı. Bunların yüzde 90’ı konuttu.
Barınma ihtiyacını gidermek için hemen işe koyulmamız gerekiyordu. Gerek
Belediye Başkanı Aziz Duran, gerekse Vali Cahit Kıraç ile geniş ölçekli bir
toplantı yaptık. Belediye
Başkanı Aziz Duran iyi bir adamdı. Ve
fakat çok ciddî yumruk yemiş bir boksöre benziyordu. Kroki durumdaydı. Ne yapacağını bilemiyordu ve bize yardımcı
oluyordu.”
İyi
iletişim ile birkaç yılda ayağa kalkan bir Adapazarı
Kuzey Anadolu Fay
Hattı
üzerinde yer alan Adapazarı’nda, dünya kurulalıdan bu yana, ortalama her yirmi beş yılda bir deprem gerçeği
yaşanıyordu zaten. Her felâket, bir
fırsattı aynı zamanda. Dönemin Anasol-M iktidarı ve o günlerin Sakarya Valisi
Cahit Kıraç ile iyi ilişkiler kuran
Aziz Duran, birkaç yıl gibi kısa sayılabilecek bir sürede şehrini ayağa kaldırmayı başaracaktı. Bakanlar Kurulu, depremde büyük tahribat yaşayan Adapazarı,
Serdivan, Erenler, Güneşler, Arifiye ve Sapanca gibi ilçelerin altyapısını
koordineli yürütebilmek amacıyla 6 Mart 2000 tarihindeki Kanun Hükmündeki
Kararnâme ile Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ni ihdas edecek, Aziz Duran 2004
seçimlerine kadar, hem Adapazarı, hem de
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapacaktı.
2004 Yerel Seçimlerinde ise büyük bir farkla Aziz Başkan yeniden göreve seçilecek, 29 Mart 2009’a kadar bu görevi başarıyla yürütecekti.
2020
yılının Sakarya halkı, Aziz Duran’ın gerçekleştirdiği 20 büyük hizmetin
rahatlığını yaşıyor!
Aziz
Duran, 27 Mart 1994’ten 2004’e Adapazarı Belediye Başkanı, 6 Mart 2000-29 Mart
2009 arasında ise Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapmıştı. Bu
sürede ne hizmetler vermemişti ki… Üzerinden yıllar geçmiş olsa da bu önemli
icraat, proje ve hizmetlerin bir kısmını bir
kalemde saymak mümkün: Kentpark, Vilâyet Meydanı, Ormanpark, E-5 Serdivan
Şehir Girişi (32 Evler Caddesi), Üniversite Yolu (2. Cadde/Necip Fazıl Caddesi),
Muhsin Yazıcıoğlu Bulvarı, Sapak Camiî-Mavi Durak arası bulvar (2. Cadde),
Bosna Caddesi, Ahmet Yesevi Caddesi, Yeni Camii Bulvarı, Adapazarı ile
Yenikent’i birbirine bağlayan Sabahattin Zaim Bulvarı, Kuzey Terminali,
Şehirlerarası Otobüs Terminali, Çark Kolektörü, Pis Su Arıtma Tesisi, Aşevi,
AKM, Tünel Geçişli Kavşak, Maltepe İçmesuyu Arıtma Tesisleri, Emirsultan
Mezarlığı...
Yıllar
sonra bile bir çırpıda sayılabilen 20 büyük hizmet! Daha unuttuklarımız da
vardır…
Şunu
söylemek mümkün elbette: 2020 yılının 1 milyon nüfuslu Sakarya halkı, Aziz
Duran Başkan’ın yıllar önce gerçekleştirdiği 20 büyük projenin hizmetlerinden faydalanarak rahat ve huzurlu
yaşıyor bugün. Bu, ciddî ve tarafsız bir tespittir, söyleyeyim...
Kültür-sanat
dostu bir belediye başkanı: Şehre dair 32 kitap yayını
Her
belediye başkanı, görev yaptığı sürede güzel hizmetler yapmaya çalışır, doğrudur.
Ama görevden ayrıldığının 12’nci senesinde bile ezberden sayılabilecek çok
sayıda kültür-sanat hizmeti vermiş olmak, her
babayiğide nasip olmaz. Aziz Duran büyüğümüzün 15 yıllık süreyle görev
yaptığı dönemde şehrine verdiği kültür-sanat hizmetlerine gelin, şöyle bir göz
atalım: Sakarya tarihi, kültürü, sanatı ve edebiyatı üzerine 32 kitap yayını, “Sait Faik 100 Yaşında” adı altında bir
haftada dolu dolu 25 program, bu çerçevede Türkiye genelinde lise öğrencileri
arasında 3 bin 286 eserin katıldığı bilgisayar ödüllü ulusal bir hikâye yarışması, ödül alan 40 eserin
bir araya getirildiği Gerçek Hayâller
Dükkânı adlı bir yarışma kitabı, Necip Fazıl’ın 100’üncü doğum yılının 2005
Mayıs’ında 20 şair-yazar-akademisyen-sanatçının katıldığı ulusal Necip Fazıl’la İki Gün Programı, AKM
Kültür Merkezi, AKM Tiyatro Sahnesi’nin 15 Ocak 2007 tarihinde efsane müzikal Lüküs Hayat oyunu ile hizmete sunulması,
11 sene ulusal Fotomaraton Fotoğraf Yarışması,
7 sene Atatürk Bulvarı’nda öğrencilerin bizzat meydanda yapıp yarıştıkları
ilköğretim okulu öğrencileri arası resim
yarışması, 7 sene Adapazarı Tiyatro
Festivali, 12 sene (her 1 Aralık tarihinde) Sakaryalı Sanatçılar Buluşması; bu şehirde doğup büyümüş Sait Faik,
Kerim Korcan, Faik Baysal, Selahaddin Şimşek, Saim Özel, Hürrem Erman, İbrahim
Zaman, Ziya Taşkent, Halit Çelikoğlu, Tarkan’ın çizeri Sezgin Burak gibi ulusal
değerlere anma ve saygı günleri; ilde çıkan tüm edebiyat dergilerine her yıl
bir sayılık katkı, yetenekli gençlere Yazarlık
Mektebi, yazarlar geçidi, sinema ve tiyatro sanatçılarıyla söyleşiler ve
konserlerden söz etmedik daha…
Özetle,
kelimenin tam mânâsıyla kültür ve sanat
dostu bir belediye başkanı geçti Adapazarı’ndan.
Mütevazı,
sakin, çalışkan, takipçi, sabırlı, halktan ve halkçı kişilik
Onu
tanıyan herkes şahâdet eder ki, mütevazı
bir kişiliğe sahipti Aziz Duran. Nâzik,
naif, sakin, güzel giyinen biriydi. Misafirlerini fakir zengin, ünlü ünsüz
ayırmadan kapıda karşılar, kapıdan
uğurlardı. Birçok kez şâhit oldum ben buna. Çalışkan biriydi. Çoğu kez eşiyle beraber geceleri şehri dolaşır,
ilgili daire başkanlarını gece yarıları arayıp sorar, bilgi alır, aksayan
işlerde de sitemini (buna kibarca “fırça”
mı demeli) iletirdi. Takipçiydi
yani…
Halktan, halkçı biriydi. Köyden,
kenar mahalleden gelmişti. Garibanlığı iyi bilirdi. Bundan olmalı, gariban babasıydı. Garibanlar da, kenar
mahalle de ona sahip çıktı her seçimde. Aziz Başkan, tipik bir Karadenizli
olmasına karşın, oldukça sabırlı bir
kişiliğe sahipti. Bir olay karşısında, bazen kafası atsa da çoğu kez sabırla bekler, beklenmedik anda iletişime geçerek en büyük
muhalifiyle bile iyi ilişkiler kurar, olayları
lehine çevirmeyi başarırdı. Şanslıydı da.
Belediye
üst yönetimi veya partisinin yönetimindeki çekişmelerde kolay kolay taraf olmaz, sabırla bekler, ayakta kalanla yoluna devam ederdi.
Direkt müdahaleden çok zaman durumu
lehine çeviren başkan özelliğine sahipti. Bu özelliğinden ötürü
tanıyanlarca, “Aziz Duran’da İkinci
Abdülhamid mizâcı var. Sabırla çözüyor birçok şeyi” denildiği olurdu.
Unutmadan, musallî adamdı. Namazı, ibâdeti hakkında titizdi Allah için.
Kenarın
merkeze yürüyüşünün destansı kahramanlarından birisiydi o
Ben
Aziz Duran Başkanımı, sağ tarafında eşi Nesrin Yenge, bir fakirin evindeki yer sofrasında yemek yerken hatırlayacağım
hep. Garip gurebânın dostu olarak… Kenarın
sesi, sözü, yüzü olarak… Aziz Duran, bu ülkede kenarın merkeze yürüyüşünün destansı kahramanlarından birisiydi
aslında. Pek fark edilmese de… Mütevazı, sessiz, gürültüsüz yaşadı. Gitti. Menzili
mübarek olsun Aziz Ağabeyimizin.