FETÖ’nün “Cemaat”
olarak bilindiği yahut kabul edildiği yıllardı…
Daha
önce Haber Ajanda’mızda yazdığım üzere, içinde derinlemesine bulundum…
Mücadele
verdim.
Gülen’in
etrafının, onu kullananlar tarafından işgal edildiğini ve onlardan kurtulmak
lüzumunun olduğunu, zira İslâm’a uymayan bir tarzın geliştiğini söyleyerek
kavga ettim.
Matematik
sınavında gibiydim yani…
Gittiğim
yol doğruydu da sonuç yanlıştı…
Yolum
dolayısıyla geçer bir not alabileceğimi düşünüyorum Rabbimden.
***
İçinde
bulunduğum yıllar nedeniyle büyük bir birikime sahip olduğumu hissediyorum.
Bu
anlamda, daha önce Haber Ajanda ve Kültür Ajanda için yeri geldikçe
yazdıklarımı daha sistemli şekilde belki gelecekte yazabilirim.
Geçtiğimiz
günlerde Medya Grup Başkanımız Yavuz Selim Ağabeyin kaleme aldığı Ömer’in
hikâyesini ben yaşamadım.
Çünkü
ben, Ömer’in hikâyesine benzer hikâyeler yaşanmasın diye mücadele ettim ve
birçoğunu kazandım.
O
günlerde geleceklerini kurtardığım öğrencilerim, bugün benimle görüşmüyorlar.
Kuvvetle
muhtemel, geçmişimizin ortak yanı FETÖ olduğu için…
“Bir şey çıkarsa?” düşüncesiyle…
Haklılar
mı?
Belki
bunu okurken onlara hak vereceksiniz, ama ben kabul etmiyorum, edemiyorum.
Zira
akranlarına akıl karıştırıcı ve beyin yıkamak üzere bazı sorular sorulup
cevapları için Gülen’in kitapları okutulurken, ben yukarısıyla kavga ettikten
sonra o soruları sormuyor, kitapları da okutmuyordum!
O
soruları diğer akranlarından işitip bana sorduklarında, soruların da,
cevapların da saçma olduklarını, Müslümanca yaşamanın hakikatine bunlardan
varılamayacağını söylüyordum…
Yani
aklı olan, benim o zaman da FETÖ’cü yetiştirmemiş olduğumu anlar(dı).
***
FETÖ
bir terör örgütü ve işleyiş tarzı bütün detaylarıyla ortaya çıktı.
15
Temmuz 2016 gecesi işgalci darbe girişimini yaşayıp da sonrasında vaktiyle FETÖ
elebaşını kendince mukaddes bir konuma oturtanların konuştuğu birincil cümle, “Mümin aynı yerden iki defa ısırılmaz”
hadîsi idi.
O
günden bugüne yani 2016’dan 2020’ye, mümin, aynı yerden iki defa ısırılmamaya
odaklandı.
Ve
bu yüzden bir şeyi kaçırdı!
Söz
konusu hadîsi “aynı yerden ısırılmamak” odağıyla okuyan mümin, misâlen sağ
kulağından, daha detayıyla sağ kulağından bir yılan tarafından ısırılmamaya
odaklanınca, sol kulağından, hattâ daha detayıyla sol kulağından bir kaz
tarafından ısırıldı.
Sol
gözünden, sağ gözünden, sol elinden, sağ elinden… Deve tarafından, ayı
tarafından, böcek tarafından… Orasından burasından bir başkası tarafından öyle
çok ısırıldı ki…
Birkaç
gündür gündemde yer edinen ve yaptığı açıklama sebebiyle Kanal 7 grubuna
yüklenmeye dönüşen polemiğin doğrudan tarafı değilim, zira kendi tarafım var.
Kendi
tarafım diyor ki, “Sitesinde FETÖ’cülerin
olduğunu bilen ve onlara bir karmaşa sırasında sıkacağını söyleyen biri, neden
bu bilgiyi devletinden saklayıp silahlanmaya teşvik etmeyi daha matah buluyor?”.
15
Temmuz’u ve sonrasını o günlerde yapılan analizlerle hatırlayınız, 15 Temmuz’la
birlikte FETÖ’nün, diğer taşeronlarla bir araya gelerek ülkemizi bir iç savaşa
sokmak istediğini biliyoruz.
Polemiğin
açılmasını sağlayan kadının sözlerinden tek anladığım da bu zaten: İç savaş
çıkarmak…
Başka
bir şey değil!
Bu
kadını cesaretiyle kutlayan ve yanında yer alıp ona destek çıkanları dikkate
davet ediyorum!
Ben,
FETÖ’nün içinde yer alıp Gülen’in etrafının sülüklerle işgal edildiğini düşünüp
de Zaman gazetesinde rakı reklâmlarının yayınlanmasıyla birlikte hareketin
hiçbir yönünün temiz kalmadığını düşünerek ayrılığa karar verdiğim güne kadar,
Gülen’e bir kez olsun “Ahretliğim” demedim!
Ahretlik…
Ne
anlama geldiğini biliyoruz, değil mi?
Konu,
namusluların da namussuzlar kadar cesur olması değildir. Kaldı ki, namuslular
cesaretlerini 15 Temmuz gecesinde ve 45 gün boyunca tuttukları nöbetlerle bütün
cihana göstermişlerdir.
Namuslular
15 Temmuz’u kaçırmamışlar, düşmana hâddini bildirmişlerdir!
Namuslu,
devletinden bilgi gizleyip ve düşmanı gördüğü kimseden gizlenerek, hakkında onu
sırtından vuracak sır ajandası tutmaz.
Ve
bu yüzden namuslulara cesareti öğretmeye kalkışmak, namuslunun namusuna yapılan
bir ayıptır!
Ve
bu yazıyı yazdığım için tepki alırsam, bir kriptoyu ifşadan dolayı cesaretimin
ve namus oranımın artacağından sonuna kadar eminim!
Ben
en iyisi mi, hatıralarımı anlatmaya yavaş yavaş başlayayım!
Yarın,
“Süper Vali” Şehit Recep Yazıcıoğlu ile geçirdiğim bir günümü anlatarak meselâ…
Görüşmek üzere…