GEÇEN hafta bugün,
kamuoyunun yakından tanıdığı kadınların yaşadığı mağduriyetleri ve sosyal
medyada nasıl linçe tâbi tutulduklarını dile getirmiştim.
İlginçtir, bu haftaki yazıma yine bir kadın, üstelik Meclis’ten bir isim
konuk/k oldu!
Türk siyasetinin unutulmaz aktörü Demirel’in emaneti, 1996 yılından son
nefesini verdiği 17 Haziran 2015 tarihine kadar en yakınında yer alan ve
doktorluğunu üstlenen bir isim…
Kendisini her ne kadar 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in mânevî kızı, doktoru
ve başdanışmanı olarak tanısak da bugünlerde yaptığı gaflar ve sarf ettiği
sözlerle gündeme gelen bir isim…
Evet, İyi Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur’dan bahsettiğimizi hemencecik
anladınız…
İyi Parti Burdur İkinci Olağan Kongresi’ne katılan Cesur’un, Salda gölünde
yapılan çalışmaları eleştirirken sarf ettiği sözler, duyan herkesin tepkisini
çekti. Hem nasıl çekmesin ki?
“Biz o betonları oradan
sökeriz, attıkları temelleri çekeriz, Salda gölüne yaptıkları, kıydıkları her
şeyin hesabını Salda’nın kumunu tek tek alır, onların uygun yerlerine monte
ederiz ve hesabını sorarız” şeklindeki ifadeleri tepki çekince, hızlı bir
manevrayla özür diledi!
“Sehven unuttuğum ifadem…”
Eleştirilerden sonra sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan İyi Partili
Cesur, “Salda ile ilgili Burdur teşkilâtlarımıza konuşmam, bağlamından
koparılarak servis edilmiştir. Bir milletvekili olarak toplumsal tepkiyi ifade
için söylediğim ‘O betonları söker, götürülen kumları eski yerine uygun şekilde
monte ederiz’ demek isterken, ‘Eski yerine’ demeyi sehven unuttuğum ifadem,
akılları başka işe çalışmayan rantiyeciler ve onların trolleri tarafından
çirkin bir anlama gelecek biçimde ve kadın olmama saldırı ile paylaşılmıştır. Kamuoyunu
yanıltan bu sunuşla özne olduğum için üzgünüm ve yine de yanlış anlaşılmalardan
dolayı kamuoyundan özür dilerim” diyerek hem kendini savundu, hem de özür
dilemiş oldu…
“Bizim en büyük mirasımız, evlâtlarımıza
bırakacağımız edeptir”
Cesur’a en sert tepki, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’du ve İyi
Parti Milletvekili Aylin Cesur’un Salda gölü hakkındaki ifadeleri ile ilgili
olarak, “Bizim en büyük mirasımız, evlâtlarımıza bırakacağımız edeptir. Ben
vekilin, hele de bir bayan vekilin yapmış olduğu açıklamayı esefle kınıyorum”
diyerek tepkisini dile getirdi.
Bu tepkinin, “gelecek nesillere daha güzel, daha temiz bir ülke bırakma
yolunda çok önemli bir adım” olarak görülen “Çevre ve Tabiat Varlıkları Kurulu”
toplantısında verilmesi ise son derece mânidardır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, hâlihazırda süren çevre ve doğa koruma
projeleri kadar, TBMM’nin de Türkçenin, neslin ve ahlâkın korunması için
adımlar atması, ortak çalışmalar yürütmesi lâzım gelir. Ekolojik koridorlar nasıl
ki masmavi göllerimizi, bâkir güzelliğe sahip doğal alanlarımızı ve millî
parklarımızı, berrak sulara yataklık eden akarsularımızı, doğal yaşam alanlarımızın
vazgeçilmezi sayılan bisiklet yolları ile sayıları her geçen gün artan millet
bahçelerini birbirine bağlayacaksa, tıpkı bunun gibi ahlâkî söylemler de atîden
mâziye uzanan köprünün iki yakasına kurulan sağlam ayakların yerini tutacaktır.
Tabiî Aylin ve Cesur gibiler izin verirse…
Sayın Bakan’ın, “Biz Salda’yı da, Türkiye’deki tüm doğal alanları da
edebimiz ile koruyacağız ve gelecek nesillere, bize bırakılan bu mîrası
koruyarak bırakacağız. Vekile tavsiyemiz, edebini koruması ve çocuklarımıza
örnek bir davranış sergilemesidir” şeklindeki ifadeleri ise umudumuzu
arttırmaktadır.
Tepki
verenler arasında yer alan AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan, “Yapıcı
eleştiriye her zaman açığız ama bu dil kesinlikle kabul edilemez. O yüzden bu
dili bu Meclis’ten uzaklaştırmamız lâzım” dedi.
Bu, Cesur’un ilk skandalı değil!
Hatırlanacağı üzere İyi Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, İdlib’de meydana
gelen saldırı sonucunda şehit düşen Piyade Yüzbaşı Süleyman Şahin’in,
Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesindeki cenaze namazı esnasında cemaatin önüne geçerek
tepki çeken bir fotoğraf çektirmiş, sonrasında da kamuoyundan özür dilemişti.
Virüs nasıl ki mutasyona uğrayarak tesirini kaybedecekse, güç zehirlenmesi
yaşayan diyabet doktorumuz da elinde, daha doğrusu dilinde biriktirdiği
kumlardan azâde olarak, her fâni gibi bir gün toprak olacak.
Biz, dilinin sürçtüğüne, heyecanına yenik düştüğüne ve acemiliğine veriyoruz.
Kendisine tavsiyemiz, bundan sonraki süreçte bir milletvekiline, bir hekime, en
önemlisi de bir Türk kadınına yaraşır eylem ve söylemler içinde bulunmasıdır.