Ayasofya Camii’nde ilk Cuma

24 Temmuz, Ayasofya’nın zincirlerini kırıp özgürlüğüne kavuştuğu gün olarak hâfızalarımıza kazınacak bir gündür. Ne mutlu bu kutlu açılışa yerinde tanıklık edeceklere, ne mutlu bu açılışı bir Cuma namazı ile süsleyip anlamına anlam katacaklara!

AYASOFYA Camii’nin 89 yıllık cemaat hasreti bitiyor!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla hazırlanan davetli listesindekileri, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş şahsen arayarak davet etti. Beklendiği gibi, bu davete icabet edeceklerini bildiren siyasiler olduğu gibi, “mazeret” bildirenler de oldu.

Bu arada, özellikle sosyal medyada, “namaz için davete” tepki koyan bir kitle gelişti. Biz de merak ettik “Namazın daveti ezandır” diyenlerin hayatlarında kaç kere bu davete icabet ettiklerini…

Tamam, her koyun kendi bacağından… Ama yaşamadığı, bilmediği bir konuda ahkâm kesmeye kalkanları görünce düşünmeden edemiyor insan…

Aslında işin içindeki herkes biliyor ki, Erbaş’ın telefonu, bir namaz daveti olmaktan öte, bir açılış organizasyonunun davetidir. Pandemi koşullarına bağlı olarak, sınırlı sayıda konuğun katılacağı bu organizasyonda yer alacak olanlar, daha önce cami statüsündeyken görmedikleri Ayasofya’da, şahsî tarihleri açısından da bir ilk yaşayacaklar ve açılışı bir Cuma namazı ile taçlandıracaklardır.

Evet, hem açılış, hem de devlet ve siyaset erkânının buluşması sebebiyle kameralar önünde gerçekleşmesi kaçınılamaz bu namazın. Ancak, orada kameralar olacağını bildiği hâlde bu heyecanı yaşamak isteyen ve kameraları umursamayacak binlerce davetli-davetsiz misafirin kılacakları namazı teşhircilik gibi itham edecek cümleler sarf etmek, kimsenin hâddine olamaz!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu adına yapılan açıklamada, Kılıçdaroğlu’nun kameralar önünde namaz kılmayı doğru bulmadığı bildirilmiş. Ancak merakımız bizi rahat bırakmadığı için soruyoruz şimdi: Bu açıklamada sehven “u” harfi yerine “i” harfi kullanılmış olabilir mi? Öyle ya, “(…) Namaz kılmayı doğru bulmuyor” ile “(…) Namaz kılmayı doğru bilmiyor” arasında çok küçük bir fark var!

Her neyse… Seyyid olduğunu iddia edecek kadar dini siyasete alet eden birinin namaz kılmayı bilmediğini düşünmek istemiyorum.

Geçici İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da daveti geri çevirenler arasında. İstanbul’un fetih yıldönümünde Fatih Sultan Mehmed’in kabrini ziyaret ederken gösterdiği lâkayt tavrı, menşei belli olmayan bir tabloya yaklaşık 8 milyon TL ödeyerek örtmeye çalışmıştı bu zat. Ancak, başkanı olduğu şehir gibi Fatih’in emaneti olarak günümüze kadar gelen ve aslına rücû etmesini milyonların kutladığı Ayasofya Camii’nin tarihî açılışı onun için de pek bir anlam ifade etmemiş olacak ki o günü Lozan kutlamaları için Ankara’da geçirecek.

Bu arkadaş ya nerenin belediye başkanı olduğunu kavrayamamış henüz ya da fikir ve söylemleriyle mutlu ettiği Yunanistan’a yaranma sevdâsı daha ağır basmış.

Meral Akşener, beklendiği gibi daveti kabûl eden muhalif isimlerden. Temsil ettiğini iddia ettiği siyâsî kitleye seçimlerdeki kirli ittifakı bir şekilde anlatabilmiş olsa da Fatih’in vasiyetini kurtaran tarihî hamleye kayıtsız kalması siyaseten beklenemezdi. Cami içinde kadınlara ayrılacak bölümün önemli isimlerinden olacak, nasipse…

Gelelim CHP’nin son Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’ye… İnce, daha açılış tarihi belli olduğunda ifade etmişti davet edilirse ilk namaza iştirak edeceğini. Artık kendi partisinde bile şamar oğlanına dönen İnce’yi, hakaretten hükümlü il başkanları Kaftancıoğlu bile “Muharrem Bey bizim yerimize de kılsın” diyerek yalnız bırakmıştı. Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nden sonra pek görememiş olsak da her gün Cuma namazı kılan Muharrem İnce’nin bu Cuma’yı da kaçırmayacak olması gönlümüze su serpti. Şaka bir yana, resmî CHP politikaları ile İnce arasındaki derin uçurum bir kez daha su yüzüne çıkmış oldu.

Aslında derdimiz, kimin namaz kıldığı, kimin kılmadığı değil. Kim tarihimize daha fazla saygı gösterisinde bulunuyor, onu değerlendiriyoruz. Bugünkü siyâsî beklentileri ile Fatih’in vasiyetine sahip çıkanlar da, farklı siyâsî ihtiraslarla bu mirası reddedenler de olacaktır. Ancak 24 Temmuz, Ayasofya’nın zincirlerini kırıp özgürlüğüne kavuştuğu gün olarak hâfızalarımıza kazınacak bir gündür.

Ne mutlu bu kutlu açılışa yerinde tanıklık edeceklere, ne mutlu bu açılışı bir Cuma namazı ile süsleyip anlamına anlam katacaklara!

Ayasofya Camii’nin yeniden açılışına vesîle olan herkesten Allâh râzı olsun…