BUNDAN yaklaşık altı ay
mukaddem İstanbul şeyisi Ekremciğim, bir belediye başkanının önemli
görevlerinden birini ifa etmiş ve ABD Ankara Büyükelçisi Jeffry Flake ile
görüşmede bulunmuştu.
O
vakitler arzular şelâle, keyifler keka idi. Ekremciğimin özgüveni ve
popülaritesi gayet yerinde idi.
Belediye
başkanlarının her ne kadar otobüslerin ve metroların bakımlarını adam gibi yaptırmak,
karda kapanan yolları açtırmak, metro inşaatlarını devam ettirmek, projeler
üretmek ve hayata geçirmek gibi başkaca önemli işleri olsa da Ekremciğimin daha
mühim işleri vardı. Günaşırı büyükelçilerle görüşmek, tatillere gitmek, arada
bir Yunanistan’a uğramak, yurt gezileri ve mitingleri düzenlemek gibi…
Her
neyse…
Ekremciğimin
Jeffry ile görüşmesinde yüzünde gülücükler açıyordu o gün.
Uzun
uzun anlar gibi yaparak ABD Büyükelçisini dinlemiş, söz sırasının kendisine
geldiğini hissedince de İmamoğlu İngilizcesi ile (ki artık böyle bir deyim var)
“Aaa… Okey, ay em okey” şeklinde mukabelede bulunmuştu.
Bu
“espriye” sadece Jeffry değil, kendisi de gülmüştü.
Dedim
ya, o aralar keyifler yerindeydi ve Ekremciğim gayet okeydi yani.
Hatta
bitmişti kendince, okeye dönüyordu.
Kader,
ağlarını ince ince örüyor, insanlar plân yaptıkça kıs kıs gülüyor işte.
Ne
olduysa Ekremciğimin düzenlediği Karadeniz gezisinde oldu.
Başkan’a
şu sıralar yapılacak en münasebetsiz espri, sanırım “Ne oldu, Karadeniz’de
gemilerin mi battı?” sualini sormak olurdu sanırım.
Neyse,
münasebetsizlik yapmayalım biz.
Baştan
beri zaten Ekremciğimin adaylığına mesafeli olan CHP Genel Müdürlüğü, işte bu
geziden sonra Başkan’ın ipini çekiverdi.
Bana
kalırsa bundan kelli Ekremciğim Cumhurbaşkanlığı adaylığı şöyle dursun,
belediye başkanlığı için aday olabilecek mi, bunu düşünsün. Zira artık yüzünde
“Rabbi yesir” de kalmadı.
Hâl
böyle olunca da Ekremciğim şu aralar pek de “okey” sayılmaz yani. Jeffry ile
eski günlerdeki gibi yeniden bir araya gelebilseler muhtemelen “Ay em nat okey”
filan derdi sanırım.
Artık
İngiliz ve Amerikan büyükelçiler ile görüşemediği için -sanırım yoğunluktan
olmalı- Ekremciğim bu sefer de Financial Times ile görüşmüş, Büyükelçiye
mesajlarını yazılı olarak iletmeyi tercih etmiş.
İngiliz
Financial Times’in haberine göre Ekremciğim, “Erdoğan yeniden kazanacak olursa
beni görevden alabilir” demiş. Bu yüzden muhiplerinden doğru adayı desteklemelerini
istirham etmiş.
Sanırım
Financial Times’te çıkan bu haberi Jeffry de okumuştur ve pek bi’ müteessir
olmuştur.
Kuvvetle
muhtemel bu mülâkat Türkçe yapılmıştır; zira İngilizce yapılmış olsaydı, haber
“I am not okey” şeklinde sunulurdu.
Haberde
Erdoğan’ın Ekremciğimi neden görevden alacağına dair bir bilgi verilmemiş
maalesef. Erdoğan’ın Ekremciğimi görevden almak için neden yeniden kazanmayı
beklediği konusu da muallâk.
Bu
konular, haberi okuyanın hayâl gücüne bırakılmış olmalı.
Her
ne kadar Ekremciğimin ipi çekilmiş ve adaylık ihtimâli ortadan kalkmış olsa da haberde
geçen “doğru aday” ifadesini kendisi için kullandığından adım gibi eminim.
Günümüz
muhalefetinin tek tutar dalının Erdoğan karşıtlığı olduğunu gören Ekremciğim,
sanırım bu kulvardan yeniden “Ben de varım” demeye çalışıyor.
Lâkin
Ekremciğim bunları yaparken kendisini hem komik, hem de zavallı durumuna
düşürdüğünün farkında bile değil. Ne acı!
Ekremciğimi
bu açıklamaları yapmak zorunda bırakan bir başka husus daha var ama…
İBB
ihalelerinde yapılan usulsüzlükler, suiistimaller ve İBB’ye alınan terör
iltisaklı personellere ilişkin dosyalar İçişleri Bakanlığı’nın müfettişleri
tarafından incelenmeye alındı.
Bu
dosyalardan ne sürprizler çıkacağını göreceğiz elbette. Ekremciğim de
tehlikenin farkında. Geliyor gelmekte olan!
Tevfik
Göksu epeydir boştan yere, “Daha önce CHP İSKİ’den gitmişti, şimdi İETT’den
gidecek” deyip durmuyor.
Velhasıl,
İBB’ye ve Ekremciğime doğru bir cisim yaklaşıyor. Kaptan Spark da Atılgan’ın
tek kalkanını aktif hâle getiriyor. Yani Erdoğan düşmanlığını… Hepsi bu!
Yabancı
cisim Dodurga’ya kadar geldi. Ekremciğim endişelenmesin de ne yapsın?
Kalınız sağlıcakla...