AVRUPA
Birliği yavaş yavaş parçalanıyor. Çok ciddî sorunları var. En önemli sorunları,
“artık değişime müdahale” edememeleri…
Dünya hızla değişiyor ve onlar bu sefer değişimi yönetenler
içinde değiller. Değişime yön veremedikleri için sinirliler. Aktör değil,
seyirci olarak kaldıkları için öfkeliler. Gelişmelere müdahale edemedikleri
için kızgınlar.
Ekonomik olarak buhrandalar! Artık paraya yön veremiyorlar.
Paranın sahibi değillerdi ama trafiğinde önemli rol oynuyorlardı. Artık paranın
yolu Avrupa’dan geçmiyor. Çin ve Rusya’nın yanında, şimdilerde yükselen güç
Türkiye ile baş edemiyorlar. Avrupa teknolojide geri kalmaya başladı. Japonya’dan
sonra Güney Kore ve hattâ Çin, dijital çağda Avrupa’yı geride bıraktı. Enerji
konusunda her ne kadar enerji şirketlerinin birçoğu kendilerinin olsa bile,
ilişkileri pamuk ipliğine bağlı. Kendi topraklarındaki enerji kaynakları
kısıtlı. Sömürgelerinde ise kazanlar kaynamaya başladı. Doğalgazda Rusya’ya
mahkûmlar. Alternatif kanallarda ise enerji koridorunun başında Türkiye var.
Orta Doğu’da ağırlıkları iyice azaldı. Bölgede aktör olarak
ABD, Rusya ve şimdi de Türkiye var. Orta Doğu ABD’yi yordu ve yıprattı.
Olayları artık kontrol edemiyor. İşler plânladığı gibi gitmiyor. Kâh Rusya, kâh
Türkiye, tüm o yürüttükleri tezgâhları bozdu.
Afrika’da da işler kötü gitmeye başladı. En güçlü oldukları
sömürgeleri ellerinden kayıp gidiyor. Bu bölgelerde karşılarında Rusya ve
Türkiye var. Kaddafi sonrası o meşhur medeniyetleri (!) ile işgal edip
kendilerine biat eden bir vali atayacakları Libya da ellerinden kaydı gitti.
Türkiye, zalim bir diktatörün daha karşısına dikilerek mazlum ve masum halkın
yanında durdu. Libya o zalim ve gözü dönmüş hainin eline düşmekten kurtuldu.
Orta Afrika ve diğer Kuzey Afrika ülkelerinde de kazan
kaynıyor. Yakın zamanda o bölgelerde de mazlumların bu efendilere (!) karşı
ayaklandıklarını görebiliriz.
Kendi birlik ve beraberliğini sağlamakta dahi zorlanan
Avrupa, pandemi süreci ile birlikte çok daha sıkıntılı günlere girdi. Mevcût
ekonomik sistem zaten sürdürülebilir değildi. Emeğe değil sömürüye dayanan,
faiz gibi haksız kazanç temeline sahip bir sistem, ilânihâye çökmeye mahkûmdu. Pandemi
ile birlikte her biri kendinin derdine düştü. Koskoca AB, önce İspanya’nın,
sonra İtalya’nın yardım çağrılarına cevap veremedi. Bu olaylar, Birlik üyesi
ülkelerin Avrupa Birliği’nin tatlı bir masal olduğunu görmelerine yetti.
Avrupa, temellerini oluşturan ve o çok övündüğü medeniyet
değerlerini hızla yitirmeye başladı. Hoş, biz zaten gerçeği ve asıllarını
biliyorduk ama artık olaylar perde arkasında değil, perde önünde de cereyan
etmeye başladı.
Faşizm ve İslâm karşıtlığı güçleniyor. Bu önemli bir tehdit
ve Avrupa’nın sonu demek! Zira Avrupa’da milyonlarca göçmen ve Müslüman var. İç
karışıklıklara ve ciddî iç çatışmalara neden olabilir bu durum.
Özetle, Batı dünyası ciddî ve ağır depresyonda. Orta Doğu’da
artık eskisi kadar etkili değiller. Afrika’da etkileri azaldı. Orta Asya’da
zaten etkili olamamışlardı. Son yıllarda, açıkçası ciddiye bile alınmıyorlar.
Orta Doğu ve Kafkaslarda ne Rusya, ne de artık Türkiye’ye engel olabiliyorlar.
Avrupa, dünya üzerindeki askerî ve ekonomik egemenliğini
kaybettikçe, azgınlaşıp çirkinleşmeye başladı. Yüzündeki maskesi düşüyor. Bunun
faturasını azınlıklar ile göçmenlere kesmeye başladı. Özellikle Müslümanlar,
hattâ daha net bir şekilde Türklere yönelik saldırılar artabilir.
Gurbetçilerimizin çok uyanık ve dikkatli olmaları gerekiyor. Viyana’da
kurgulanan ama Rabbimizin yardımı üzerine yine gurbetçilerimizin cesaret ve
feraseti ile bozulan terör tezgâhını hepimiz gördük. Bundan sonra da benzer
tezgâh ve oyunlar sahnelenebilir.
El-hak, dengeler değişiyor, dünya değişiyor. Güç merkezleri el değiştiriyor. Türkiye artık hem bölgesinde, hem de dünyada kabul gören, ağırlığı olan, oyun kurucu ve söz sahibi konumunda aktör bir ülke oldu. 2023’e adım adım yaklaşıyoruz. Allah bu milletten aldığı cihan hâkimiyetini, bu millet aslına döndükçe adım adım geri veriyor. Büyük Türkiye artık hayâl değil!