Ateşten gömlek giymek

Seçimin bir parçası olan her fert, geçmişine on altı şanlı devlet sığdıran bir geleneğin mensubu olduğunu unutmamalı, alacağı ya da vereceği kararlar ile icra edeceği vazifenin kutsallığını bir lahza dahi olsa hatırdan çıkarmadan hareket etmelidir.

“MEŞHUR bir deyimi başlık olarak kullanma fikri nereden geldi aklınıza?” derseniz, inanın, bilmiyorum. Ama bir zorluğa talip olmanın cesaretine atıfta bulunan bu üç kelimeyi biraz irdelemek istediğimden kaynaklanmış olabileceğini itiraf edebilirim.

Kim hangi yükün altına girerse girsin, ağırlığı hissetmeden evvel, o zorluğu cazip hâle getiren bir heyecanı illâki yaşamıştır. Bu deneyime sahip olmayanlar ise ya deneyimin sahibi tarafından anlatılanlara kulak verecek ya da tahminde bulunacaktır. Biz her iki metodu yazımızda kullanacağız.

Meselâ zordur “hakem” olmak. Adil olmayı ve tarafsız düdük çalmayı gerektirir. Hakemlik, spor müsabakalarının gerçekleştiği çizgilerle sınırla değil. İki kişi, iki ya da daha fazla ailenin, şirket veya kabilenin müntesiplerinin aralarındaki ihtilafı çözmek için aracı pozisyonunu üstlenenler için de kullanılır. Devamında ise “kılı kırka bölme” yetisine, basiret ve ferasetine sahip “hâkimler” gelir ki adaletin mümtaz temsilcileridir onlar. Her üçünü tek bir kategoride ele alacak olursak, böyle zorlu bir devirde hakem yahut hâkim olmak, “ateşten gömlek giymek” demektir.

Zordur “vatandaş” olmak. Bir yöneticinin idaresinde hayatını idame ettirirken zorlu şartlar karşısında sabır taşını sırtlamak ya da iblisin sesine kulak verip ulû’l-emre isyan bayrağı açmak… Çünkü insan, kendi iradesiyle tercih ettiğine ya itaat edecek ya da isyan. Bu açıdan sorumluluk isteyen bir yükümlülüktür rey vermek. Ve “ateşten gömlek giymek” demektir.

O seçimin güvenli ve huzurlu bir ortamda yapılması ve dahi sonuçlanması için gecesini gündüzüne katarak çaba sarf eden/edecek olan seçim sandık kurulu başkanları, sandık kurulu üyeleri, bina sorumluları, memurlar, hizmetliler ve ulaşımı sağlayacak şoförler, müşahitler ve parti temsilcileri ile Emniyet ve Jandarma mensupları için de benzer bir zorluk söz konusudur ve onların bu zorluğa talip olmaları da “ateşten gömlek giymek” demektir.

Seçim öncesinde, seçime katılan partilerin/ittifakların ve adayların alacağı oy oranını kamuoyu ile doğru bir şekilde paylaşmayı görev bilen araştırma şirketlerinin temsilcileri de toplumu manipüle etmeden ve yönlendirmeden, sadece bilgilendirme amacı taşıyan kamu hizmetini yerine getirmeyi ilke edinmeleri, “ateşten gömlek giymek” demektir.

Seçim startı verildiği günden propaganda dönemine, seçim yasaklarının başladığı andan seçim sonuçlarının açıklandığı güne kadar geçen süre ve sonrasında mazbataların verilmesi, devir-teslim ve yemin törenlerinin yapıldığı sırada genel kurul veya grup toplantıları ile basın açıklamalarının takibinde rol alan basın mensuplarının mesleğini tarafsızlık ilkesine bağlı icra ederken aldıkları sorumluluk, “ateşten gömlek giymek” demektir.

Ülkesine, milletine hizmet etmeyi gaye edinen siyâsî parti liderleri ve mensupları, TBMM çatısı altında hizmet veren/verecek olan milletvekillileri ile yeminden sonra kurulan hükümette güvenoyu almalarını müteakip göreve başlayacak olan bakanların giyeceği gömlek aynıdır ve “ateşten gömlek giymek” anlamını taşır.

İşte bu zorluklar eşliğinde yol alınmalı ve karar verilmeli. Aksi durumda o gömlek ya bol ya da dar gelecektir. İşini eksiksiz ve tam olarak yerine getirenlerin, severek ve isteyerek yapanların, zorluğu göğüslemeyi peşinen kabullenenlerin, velhasıl sorumluluğun hakkını verenlerin gömleği, ipekten bir gömleğe evrilecek ve kendi vücut ölçülerinde dikilmiş olacaktır.

Seçimin bir parçası olan her fert, geçmişine on altı şanlı devlet sığdıran bir geleneğin mensubu olduğunu unutmamalı, alacağı ya da vereceği kararlar ile icra edeceği vazifenin kutsallığını bir lahza dahi olsa hatırdan çıkarmadan hareket etmelidir.