Ateşkesleri Ermenistan ordusu bozmuyor!

Azerbaycan’ın çarpıştığı bir ordu yoktur bu yüzden. Uluslararası hukukta yeri olan bir dayanağı yoktur bu yapının. Bu yapı, tıpkı İsrail’in kuruluşunda etkin olan terör çeteleri gibi, Hınçak-Sütyun unsuru, terör örgütü gibi organize dahi olamadığı için suikast çetesi kıvamında, evet, ASALA kılığında kalabilen bir kaçak güreşçiden ibârettir.

“KIRMIZI gül demet demet

Sevdâ değil, bir alâmet

Gitti gelmez ol muhannet

Şol Revan’da balam kaldı…”

Yazarlarımızdan öyle özel Kafkas yazıları alıyoruz ki Azerbaycan’ın Ermenistan tarafından işgal ettiği Karabağ topraklarındaki ilerleyişine dair çok da yazmak istemedim.

Ancak bir detayı anlatmak adına bu yazıyı kaleme alıyorum…

Orta Doğu ve Balkanlarda işlettiği savaş ve anlaşma stratejisini Kafkas İslâm Ordusu’nun, Asya Taburu’nun can verdiği topraklarda, Kafkalarda da işleten İngiliz politiğini anlamanın öyküsü, başlangıca taşıdığımız türküyle saklı…

Kafkas ağzında bugün de kullanılan “bala” kelimesinin “oğul yavru” anlamına geldiğini bilmeyen yoktur.

Kırmızı gül, sevdâdan ileri gelmez bu türküye göre Kafkaslarda, o bir işârettir. Revan bölgesinde küffara karşı savaşan yavruların işâreti…

Revan neresi mi?

Evet, bugün Ermenistan’ın başkenti olan “Erivan”!

Bu bölgede işleyen İngiliz politiği, Kudüs, Hicâz, Selânik ve kısmen Kıbrıs’ta da sürer ve Kıbrıs’ta bizzat gerçekleştirdiği işgali, bütün dünyanın resmen tanımasını sağlar İngiltere.

Filistin topraklarını Siyonist terör çetelerine bırakarak yüz yıllık fitne mayınlarını bölgeye döşeyen İngiliz politiği, kuzeni olduğu Romanoflar eliyle de Kafkaslarda bugünkü Ermenistan bölgesine etnik terör çetelerinden bir yığma kadro yerleştirdi.

İşgalin politiği, Birleşmiş Milletler (veya Milletler Cemiyeti) eliyle resmiyet kazandı fakat meşruiyet kazanmadı.

Bu çerçeveden bakınca, bugün Filistin topraklarında Filistinlileri baskısı altına almaya çalışan Siyonist çetelerin oluşturduğu “devlet” olarak tanısak ve adına “İsrail” desek de sözde güvenlik güçlerinin her bir mensubu, aslında birer terörist çete unsurunun mensubudur.

Bu yüzden “İsrail Ordusu” veya “İsrail Polisi” şeklinde tanımlanabilecek herhangi bir unsur yoktur.

Böyle bir tanıma girişmek, belki gönülde ve zihinde bir meşruiyet kazandırmamaya çalışılmasa da sözde bir resmiyeti tanımak anlamına gelir. Bu noktada bu söylemden uzak durmak son derece önemli benim için!

Ermenistan, Karabağ’ı işgal etmiş ve meselenin çözüme kavuşmasını engellemek için sözde bir özerk devleti bu bölgede inşâ etmiştir. Maalesef uluslararası anlaşmaların tarafı olarak kabul etmek zorunda kaldığımız Ermenistan’ı bir devlet olarak görsek de Karabağ’daki yapı kesinlikle ve kesinlikle tanınmamıştır.

Bu sadece Azerbaycan ve Türkiye için değil, Birleşmiş Milletler için de böyledir.

Azerbaycan’ın çarpıştığı bir ordu yoktur bu yüzden. Uluslararası hukukta yeri olan bir dayanağı yoktur bu yapının. Bu yapı, tıpkı İsrail’in kuruluşunda etkin olan terör çeteleri gibi, Hınçak-Sütyun unsuru, terör örgütü gibi organize dahi olamadığı için suikast çetesi kıvamında, evet, ASALA kılığında kalabilen bir kaçak güreşçiden ibârettir.

27 Eylül tarihinden bu yana gerçekleştirilen her ateşkes anlaşması Ermenistan ile yapıldı. Anlaşma yapılır yapılmaz Azerbaycan’dan gelen haberler, ateşkeslerin her seferinde çok kısa sürede bozulduğuna yönelik…

Ve uluslararası hiçbir tepki yok bu duruma.

Çünkü uluslararası anlamda Ermenistan, ateşkesi bozmadığını ileri sürebiliyor. Minareyi çalmış da kılıfını hazırlamış zira.

Bu yüzden Ermenistan ordusu ateşkesi ihlâl etmiyor. Ateşini durdurmayan unsurlar; Hınçak-Sütyun’dan kalma, ASALA’dan doğma ahmak ve alçak çeteler!

PKK’nın ve YPG’nin Azerbaycan askerî üniforması giyerek güya Azerbaycan kuvvetlerini şaşırtmaya çalıştığı harp meydanının aynısını, Birinci Dünya Savaşı sırasında savaş sonrasının bütün konseptini hazırlayanlar kurgulamış.

Ellerinde bu yüzden hep somut deliller var…

“Neden Türkiye’nin jetleri orada?” diyebiliyor, “Türkiye’den milis girişi yaşandı” derken zaten Azerbaycan’da eğitim ve güvenlik görevi nedeniyle bulunan askerlerimizi işâret edebiliyorlar.

Desteksiz iddialar bunlar elbette. Ancak bizim gösterdiğimiz gerçekleri görmezden gelirken arkasına sığındakları plân da bu!

Sözde yalan söylemiyorlar…

Ancak Karabağ’da yatsı ezanını da okuyacak kahramanlar!