Ateşkes

Ateşkes sürecinde Gazzelilerin asla Gazze’yi terk etmeyeceği vurgusu eşliğinde Gazze’nin yeniden inşâsı için acilen bir fon-kasa kurarak Arabistan, Katar ve Kuveyt gibi ülkeleri de bu fona katkı sunmaya çağırabiliriz. Bu uğurda İsrail’den savaş tazminatı talep edileceği de acilen ilân edilmeli.

FİLİSTİN Direniş Hareketi (HAMAS), Siyonist rejimle varılan anlaşma kapsamında 4 günlük geçici ateşkes ilân edileceğini ve bu sürede serbest bırakılacak 50 İsrailli esire karşılık Siyonist rejim zindanlarında esir tutulan 150 Filistinlinin serbest kalacağını duyurdu.

HAMAS’tan yapılan yazılı açıklamada, böylece Katar ve Mısır’ın arabuluculuğundaki uzun müzakere süreci sonunda İsrail ile geçici ateşkes anlaşmasına varıldığı belirtildi.

4 günlük ateşkes süresinde insanî yardım malzemesi ve yakıt taşıyan yüzlerce tırın Gazze Şeridi’ne gireceği, kuzey ve güneyi fark etmeksizin Gazze Şeridi’nin istisnasız her bölgesine yakıt ve yardım malzemesi taşınacağı ifade edildi.

Ayrıca ateşkes sürecinde Gazze Şeridi’nin güneyindeki hava trafiğinin tüm gün, kuzeyinde ise 10 ilâ 16:00 saatleri arasında günlük 6 saat durdurulacağı da belirtildi. Siyonist teröristlerin Gazze’de kimseyi alıkoymama ve kimseye saldırmama esasına bağlı kalacağı da kaydedildi.

Açıklamada, kuzeyden güneye Salahaddin Yolu boyunca insanların hareket özgürlüğünün güvenceye alınacağı ayrıca vurgulandı.

İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın elinde 239 İsrailli esir bulunuyor.

Bu veriler etrafında, ateşkese dair en nitelikli değerlendirmelerden biri olarak Ahmet Turgut’un şu tespitlerine burada yer vermek istiyorum:

“HAMAS, ‘Asla rehine pazarlığı yapmam’ diyen Netanyahu’ya geri adım attırdı. İsrail’in sadece sahada değil, masada da çark edebildiğini gösterdi. Geniş çaplı bir ittifakın İsrail’den daha büyük ödünler koparacağını gösterdi. Öncelikle çocuk takasını vurgulayarak Siyonistlerin yıllardır Filistinli çocukları esir tuttuğunu İsrail’in kendisine de onaylattı. Sadece Gazzeli değil, Batı Şerialı esirlerin de serbest bırakılmasını isteyerek tüm Filistinlilerin hakkını savunabilen tek parti olduğunu da gösterdi. Rehine Anlaşması yoluyla HAMAS’ın elde ettiği en önemli kazanımlardan biri de (Mahmud Abbas’ın aksine) ‘Başkenti Kudüs olan tam bağımsız Filistin Devleti’ hedefinden vazgeçilmeden de Siyonist işgal rejimiyle masaya oturulabileceğini göstermek oldu.”

Söz konusu ateşkesin konuşulduğu henüz ilk saatlerde Siyonist meclisinde de gerilim yaşandı. Zaten Netanyahu’nun azgınlığına karşı büyük bir tepki vardı ve ölen yakınları için seslerini yükselten parlamento üyeleri vardı. Bu ses daha büyük seviyeye çıktığı gibi Siyonist kabine de birbirine girdi.

Ahmet Turgut bu çok önemli tespitlerini şöyle sürdürüyor:

“‘Asla rehine pazarlığa girmem’ dediği hâlde buna mecbur kalan Netanyahu, kaybettiği demir yumruk imajını yeniden kazanmak uğruna daha acımasızca saldıracağa benziyor. Bu uğurda tanklardan ziyade uçak saldırılarına yoğunlaşacak. Geçici ateşkes bitince Siyonist rejim, Gazze’yi yaşanmaz bir yer kılmak için kalan son altyapı ve üstyapıları da yok etmek isteyecek. Kalıcı ateşkesin ancak Filistinliler Gazze’yi terk edince yapılacağı iddiasında diretecek.”

Peki, Siyonist terörün bu plânına karşı biz ne yapmalıyız?

Öneriyi yine Ahmet Turgut’tan alalım:

“Gazzelilerin asla Gazze’yi terk etmeyeceği vurgusu eşliğinde Gazze’nin yeniden inşâsı için acilen bir fon-kasa kurarak Arabistan, Katar ve Kuveyt gibi ülkeleri de bu fona katkı sunmaya çağırabiliriz. Bu uğurda İsrail’den savaş tazminatı talep edileceği de acilen ilân edilmeli.

Rehine takası bitince, İsrail’in daha da hadsiz şekilde Gazze’ye saldırmak istediği belli. Bunu durdurabilecek yegâne yol, somut adımlar atmak. Atacağımız adımların sırasını tek tek deklare ederek benzeri fiilî adımlar için Arap kamuoylarına da çağrıda bulunmamız gerekiyor.”

Meselâ bir gün Tiflis-Bakü-Ceyhan Boru Hattının Ceyhan-Tel Aviv kırımında iki yıllığına bakım çalışmaları başlatılabilir. Tıkanmış zahir…