ATATÜRK Havaalanı’na sahip
çıkıyorlarmış. Topladıkları iki yüz Spartalı ile havaalanına doğru yürüyüş
gerçekleştirmişler.
Her
bir laik bin kaplan gücünde olduğu için Halt TV sayıyı 200 bin olarak anons
etmiş.
Başlarında
da Başkomutan Canan var. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye sloganlar
atarak yürüyorlar.
Başkomutan
Canan hem bu slogandan huylanıyor, hem de Atatürk isminden. Lakin “vazife aşkı”
ile yüreğine taş basmış, Atatürk Havaalanı’na ve Atatürk ismine sahip çıkmak
için yürüyorlar.
Bu
hisse yabancı değil Canancığım. Yıllarca dinsiz yaşadıktan ve dörtte bir
hınzırı yedi dakikada hüplettikten sonra mezar başlarında yahut iftar
sofralarında el açıp dua edebiliyor kendisi.
Takiye
paçalarından akıyor ama bereket, çizme giymiş, paçalarını içine sokmuş.
Diğer
taraftan İstanbul şeyisi ünlüyor. Neden kendisine bir şey sorulmamış. Cenapları
16 milyonun seçtiği belediye başkanıymış.
Gerçi
seçimde aldığı oy sıklıkla zikrettiği bu rakamın ancak dörtte biri kadar lâkin böylesi
ego kadı kızında da olur.
Sanırsınız
kendisi Dolmabahçe’deki yüz küsur asırlık çınarı keserken, dokuz yüz küsur atı
katlederken referandum yaptı.
Daha
belediye otobüslerini yürütemeyen Ekremciğim, böyle zamanlarda hatırlıyor
belediye başkanı olduğunu. Tabiî büyükelçilerle görüşmek, kayak tatiline
gitmek, kendisini Bodrum’a atmak gibi daha önemli işleri yoksa elbette…
İstanbul
şeyisi olmak için kanal kanal dolaşırken Atatürk Havaalanı’nı yeşil alana
çevireceğinden bahsediyordu kendileri.
Genel
müdürü de benzer soruya, “Erdoğan’ın yeşili hatırlamasına sevindim.
Telefonlarımızı dinledikleri için bizim projemizi çaldılar. Orayı biz yeşil alan
yapacağız seçimden sonra. Plânlarımız bile hazır” diye cevap veriyordu bir
başka programda.
Şimdi
Atatürk Havaalanı’nı Millet Bahçesi’ne çevirecekleri ihanetle suçlar oldular.
Aynı
dili sınır ötesi tezkeresi için yapılan oylamadan da hatırlıyoruz. “Sınır
ötesi harekât için ‘Evet’ oyu kullanmak Cumhuriyet’e ihanettir” demişti genel
müdür. Elbette oylamada da “Hayır” oyu kullanmışlardı blok hâlinde.
Duran
Kalkan’ın, Murat Karayılan’ın takdirlerine mazhar olmuşlardı böylelikle. Ne
büyük şeref(!)…
İsmi
lâzım değil, CHP’li vekil tivit atmış “Gelişmiş ülkeler havaalanı yapar,
havaalanı yıkanlar ise geri kalır” diye.
Bunu
da Türkiye’nin neredeyse her şehrine havaalanı yapan Erdoğan’a söylüyor
üstelik. Ve üstelik İstanbul Havaalanı yapılmasına da ölümüne karşı çıkanlardandı
kendisi. Şaka gibi vallahi!
Gerçi
bunlar, Erdoğan ne yapsa karşı çıkmayı ibadet sayan bir kitle.
Üçüncü
köprüye de karşılardı, Osman Gazi Köprüsü’ne de, Çanakkale Köprüsü’ne de, nükleer
santrale, otoyollara, hastanelere, üniversitelere de…
Hatta
Tuncay Özkan, “Avrasya Tüneli’ni -ölümünden yıllar sonra- Ecevit
yaptı” diyene kadar mezkûr tünele de karşılardı. O günden bugüne tünel su
sızdırmıyor meselâ. Ve artık trenlerin acil frenleri birileri tarafından
çekilmiyor.
“Atatürk”
ismine sahip çıkan CHP, geçtiğimiz hafta sonu -yine Erdoğan’ın yaptığı- Maltepe
Miting Alanı’nda bir miting gerçekleştirdi.
Geliniz
görünüz ki, sahneye bir Atatürk resmi koymayı unutmuş laik ve Atatürkçü
kardeşlerimiz. Belki de Canancığım rahatsız olmasın istemişlerdir, bilemem.
“Milletin
Sesi” dedikleri mitingde “Her yer Kandil, her yer direniş” sloganları
atılıyordu. Artık hangi milletse bu millet? Millet bu, ittifak bu! Hayırlı
olsun.
Velhasıl,
Atatürk Havaalanı bir Millet Bahçesi olunca Sözcü gazetelerini alıp herkesten
önce işte bu millet ve özellikle o iki yüz Spartalı gelecek faydalanmak için.
Erdoğan’ın
diktirdiği çınar ağacının altında, Erdoğan’ın yaptırdığı kamelyada otururken, Erdoğan’ın
yeni projelerine karşı üretilen yalanları, Yılmaz Özdil’in, Uğur Dündar’ın
Erdoğan hakkındaki tezviratlarını okuyup içten içe Erdoğan’a küfredecekler.
Kafa
bu, yapacak bir şey yok.
Erdoğan
bugün “Oyum Millet İttifakı’na” dese, inadına Cumhur İttifakı’na oy
verecek binlerce kişi çıkar. Yemin ederim ama ispat edemem.
Kalınız
sağlıcakla...