BİR konunun
matematiğinden kastım, o kavramın her türlü algıdan soyutlanmış hâli olmasıdır.
“2
kere 2” ifadesindeki iki adet “2” rakamının önünde ve arkasında hiçbir sıfat
yoktur. Falanın dayısı, filanın çocuğu, hâmil-i kart yakîni falan değildir.
Meselâ,
bir uçaktaki business yolcusuyla ekonomi yolcusunun koltuklarının genişliği eşit
değildir. Dolayısıyla 2 business yolcusunun koltuklarının genişlikleri ile 2
ekonomi yolcusunun koltuk genişliklerinin çarpımı, çarpanların hepsi ekonomi
veya hepsi business olanlarınkinden farklı olacaktır.
Bunun
gibi, kavramları matematiğe dökersek, hesap kitap daha ayağı yere basar şekilde
çıkacaktır.
Daha
net söylersek, “2x2” ister mütedeyyin olun ister ateist, ister Atatürkçü ister
Sultan Vahdeddinci, her zaman “4” eder.
Aynı
şey fizikte de geçerli. Deniz seviyesinde su 100 derecede kaynar. “Ey su, bak ben çok iyi Atatürkçüyüm, benim
hatırıma şu işi 70 derecede bitirelim” veya “Ben anti-Kemalistim, inadına 110 derecede kayna” deseniz de fizik
kuralı hiçbirinizi takmaz.
Peki,
Atatürkçüler ne yapmalı?
Atatürkçü
de olsanız başka bir şeyci de, gemileri Karadeniz’e yollayıp sismik araştırma
ve sondaj yapmadan doğalgazı bulamazsınız. SİHA’nla, polisinle, jandarmanla
teröristin tepesine binmezsen, istersen 4 bin 444 defa “Atatürk’ün hatırına teröristler def olsun” diye emir çek, yine
terörist, teröristliğini yapar.
Hele
bir de “Atatürk’ün partisiyim” deyip
belediye başkanını mânevî destek için Diyarbakır’da teröristleri desteğe gönderirsen,
teröristlik yapmakla kalmazlar, azdıkça azarlar!
Üniversite
sınavına girecek genç, sınav öncesinde dilerse her sabah büstün önünde saygı
duruşunda bulunsun, o derslere çalışmadıkça, Atatürk büstü gelip de onun yerine
soruları cevaplayamaz. Herkes gibi kollarını sıvayacak, dersini çalışacak, soru
bankalarını bitirecek ve başarıya ulaşacak. Yine alın teriyle çalışıp
okullarını bitirecek, aldığı iyi eğitimle emmiye, dayıya muhtaç olmadan,
bileğinin gücüyle geçimini sağlayacak. Artık bir makine mi icat eder, uygulama
mı yazar, proje mi hazırlar, ne yapacaksa yapar, başarısını perçinler...
Belediyelerin
de, kuruluşların da, bankaların da, bireylerin de, STK’ların da başka alternatifleri
yok! Olsaydı, inanın söylerdim.
Her
cümlenin başında, her açık oturumun reklâm arasının önünde ve arkasında
içinizden veya dışınızdan 40 kere “Atatürk” diyerek hiçbir şey yapamazsınız.
Ha
tabiî şunu yaparsanız, son derece takdire şâyân olur: Dünyanın en büyük
havaalanını “zafer anıtı” diker gibi inşâ eder ve açılışını herhangi bir
zamanda yapacağınıza Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümünde yapar, hiç olmazsa
Cumhuriyet’imiz anlam kazanmış olur düşüncesinde olursanız, böyle bir durumda
kimsenin söyleyecek lâfı olamaz.
Özellikle
günde 77 defa “Atatürk” ismini ağzından düşürmeyenlerin 2 kat mesuliyeti oluyor
yukarıdakilere ilâveten.
Bir
insan, sevdiğinin hatırına, “Onu sevenler
ne kadar kıymetli insanlarmış” dedirtmek için, çalışmasından giyim
kuşamına, toplumdaki tüm davranışlarına değin her şeyine dikkat etmelidir. Hani
komünizm-Rus ilişkisi konuşulurken, “Acaba
Ruslar mı komünizmi bu hâle getirdiler, yoksa komünizm mi Rusları bu hâle
getirdi?” derler ya, eğer Atatürkçüler de bu detaylara dikkat etmezlerse,
yarın bir gün böyle bir söz Atatürkçülere (Allah muhafaza) hakkında da söylenirse
ne olacak?
Atatürkçülük mü bu
insanları ve kurumları berbatlaştırdı, yoksa berbat tipler mi Atatürkçülüğü
berbat hâle getirdi?