İSTANBUL Havalimanı için
henüz inşaat aşamasına geçildiği süreçte, Bekir Bica isimli bir sosyal medya
kullanıcısı, Atatürk Havalimanı’nın yerine ABD’deki Central Park’a benzer bir
park yapılmasını tavsiye etmiş, toplumun büyük bir kısmı bu öneriyi büyük bir
içtenlikle kabul etmişti.
Bu
öneri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından öyle ileri şekilde kabul
görmüştü ki, Kılıçdaroğlu, bu öneriden habersizmişçesine, Atatürk
Havalimanı’nda bir park yapmak üzere proje hazırladıklarını, iktidarınsa
telefonlarını dinleyerek bu projeyi kendilerinden çaldığını ifade etmeyi
marifet saymıştı.
Her
cenahtan hürmet gören Bica’nın tavsiyesi, 2022 yılı itibariyle uygulamaya
konulacak. Ancak 2013 yılında birkaç ağacın sözde kesilmesini bahane ederek
Türkiye’yi IMF’ye borcunu bitirdiği ay doğrudan 1,4 milyar dolar zarara uğratan
ve de sözde Atatürk Havalimanı’nın yerine devasa bir park yapmayı genel
başkanından cumhurbaşkanı ve belediye başkan adaylarına kadar her birimine
söyletenler, Atatürk Havalimanı’nın yıkılmasını vatana ihanetle denk
tutuyorlar.
Dertleri,
“Atatürk” isminin kaldırılması imiş…
Bu
sebeple, Atatürk Havalimanı’nı sözde yıktırmamak üzere havalimanına yürüdüler
de…
Onlar
yürüyüp havalimanında gösteri yapadursunlar, hatta o alanın yıkılmasını vatana
ihanet saysınlar, o görüntüleri acıyarak izlediğim sırada aklıma 15 Temmuz
gecesi geldi.
15
Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmaris’ten kodu
değiştirilmiş Cumhurbaşkanlığı uçağı ile İstanbul’a, Atatürk Havalimanı’na
gelmeye karar vermişti. FETÖ’nün emir eri köpekleri, Erdoğan’ın içinde
bulunduğu uçağı bulup gökyüzünde vurmak üzere sorti atıp duruyorlardı.
Allah, Peygamber-i Zîşan’ın (sav) hicret için evinden çıkışı sırasında müşriklerin gözlerini perdelediği gibi o köpeklerin de gözlerini perdeledi. Zira oyun, artık Allah’ın oyunuydu.
Erdoğan
uçakla geledursun, onun Atatürk Havalimanı’na geleceğini haber alan Metin
Külünk ve Mehmet Metiner, yanlarındaki civanmertlerle kilometrelerce yol
yürüyerek Atatürk Havalimanı’na ulaştılar ve beklemeye koyuldular.
Atatürk
Havalimanı, işte öyle değil, böyle yıktırılmazdı!
Sözde
havalimanının yıkılmasını vatana ihanet sayanların bir tanesi dahi o gün orada
değildi.
Ha
bir saniye! Biri oradaydı, değil mi?
Hani
şu önce “Darbe olursa ilk ben tankın üzerine çıkarım” deyip, 15 Temmuz gecesi
indiği İstanbul’da tankların arasından sıvışıp, daha sonra da “Tank yoktu ki
üzerine çıkayım” diyen CHP genel müdürü… Evet, o gece o da Atatürk
Havalimanı’ndaydı.
Ancak
onun bulunduğu saatlerde havalimanı, köpekler tarafından işgal edilmişti. O
işgalden havalimanını kurtaranlarsa, Erdoğan’ı karşılamak üzere Atatürk
Havalimanı’na kilometrelerce yol yürüyerek ulaşan civanmertlerdi.
Önce
havalimanını işgalden kurtardılar. Sonra Başkomutan Erdoğan’ı karşıladılar.
Hatta Erdoğan, onların kendisini karşıladığı an hızlı davranmaları için
uyararak, köpeklerin uçağı ve havalimanını bombayalabileceklerini söyledi.
Evet,
bugün sözde “Atatürk” ismi için havalimanını yıktırmak istemeyenlerin
yancıları, 15 Temmuz gecesi o Atatürk Havalimanı’nı bombalayarak yıkmayı
plânlamışlardı.
Şimdi…
O
havalimanı Allah’ın izniyle dünyanın en büyük medeniyet bahçelerinden biri
olacak ve Türkiye’nin millî iradesinin gür sesi bahar gibi rüzgâr olup
savrulacak dünyaya. Ve bunu, 15 Temmuz gecesi tankların arasından sıvışan hiç
kimse engelleyemeyecek!
İsim
meselesine gelince…
Tavsiyem
şudur: Ne başka bir isim, ne de “Atatürk”… Park bir millet bahçesi olacak
madem, ismi “Türk Medeniyet Bahçesi” olsun, kim itiraz ediyor, kim gocunuyor,
görelim. Bilmem anlatabildim mi?