KOVİD-19 ilk
önce Çin’de çıktı, ilk önce Çin engelledi. Şimdi Çin dünyaya aşı satıyor. “Yeni
dünya düzeni”, Baba Bush tarafından 11 Eylül 1990 tarihinde Körfez Savaşı
sırasında dillendirildi, Oğul Bush tarafından 11 Eylül 2001 tarihinde ise
işleme alındı.
Demokrasilerde politikaya yön
veren millet iradesi olsa da etkinliği en fazla olan oluşum ekonomidir. Bir
tercih millet iradesiyle tecelli ederken, ekonomi ile ayakta durur.
Ekonominin bel kemiği ise sanayi
ve ticarettir. Ticarileşmiş ürünlerin tüketiciyle buluşması, şirketlerin can
damarını oluşturur. Ürünlerin kalite ve güvenden ödün vermeden tüketiciyle
buluşmasında en önemli noktalardan biri de hiç şüphesiz ulaşımdır.
Doğru ürünün doğru tüketiciyle
buluşması günümüz küçülen dünyasında artık sorun olmaktan çıkmak üzeredir. Bir
ay gibi kısa sürede dünyanın her yerinden ürünlerin elinize ulaşması mümkündür.
Pazarda ayakta kalmanın yolu,
ürünün kalitesinin yanında tüketiciye daha kısa sürede ve emin bir şekilde
ulaştırılmasından geçmektedir. Ulaşım ürünün fiyatını da etkilediğinden, dünya
birkaç deniz ana ulaşım damarına ulaşmıştır. Bunlardan bazıları Süveyş Kanalı, Cebelitarık Boğazı, Hürmüz
Boğazı, Malakka Boğazı, İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı’dır.
Süveyş
Kanalı Kızıldeniz’i Akdeniz’e, Cebelitarık Boğazı Akdeniz’i Atlas Okyanusu’na, Hürmüz
Boğazı Basra Körfezi’ni Umman Körfezi’ne, Malakka Boğazı Hint Okyanusu’nu Büyük
Okyanus’a ve İstanbul/Çanakkale Boğazı Karadeniz’i Akdeniz’e bağlar.
Petrol,
Hürmüz Boğazı’ndan geçerek Hint Okyanusu’na, oradan da Süveyş Kanalı’nı geçerek
Akdeniz’e ulaşır. Tersi yönde ise petrol, Hint Okyanusu’ndan Malakka Boğazı ile
Büyük Okyanus’a ve Amerika kıtasına ulaşır.
Süveyş
Kanalı’nda karaya saplanan “The Ever Given” ticaret yük gemisinin ardından
hemen dünya ekonomisine olan etkileri hızla konuşuldu. Çünkü her yıl yaklaşık yirmi bin civarında
geminin geçtiği, Asya ve Avrupa arasında ticarî gemilerin en önemli
güzergâhlarından biri konumundaki bir geçiş yeridir bu kanal.
Mısır’ın Osmanlı idaresinde
olduğu dönemde Osmanlı Devleti’nin Mısır Valisi olan Said Paşa Payitaht’tan
onay haberi gelmeden Fransız bir şirketin kanal projesini onayladı. Projede
İngiltere yer almıyordu. Said Paşa kanal projesini tamamlayamadan âniden
ölüverdi. Fransız şirketi tarafından başlatılan Süveyş Kanalı, dönemin Mısır Valisi
İsmail Paşa zamanında 1869 yılında tamamlandı.
Süveyş Kanalı’nın açılışında yer
almadığı için şiddetle karşı çıkan ve bu uğurda canhıraş çalışan İngiltere,
1882’de Mısır’ı işgal ederek Süveyş Kanalı’nın kontrolünü ele geçirdi. Şimdilerde
Türkiye-Mısır ilişkilerinin ne derece önemli olduğuna buradan da bakılabilir.
Basra Körfezi’ne kıyısı olan ülkeler
Kuveyt, Irak, Suudi Arabistan, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)
ve İran’dır. Burada sıkıntılar hiç bitmez. Son yıllarda Türkiye-Katar ortaklığı
ABD’nin kursağında kaldı. ABD’nin canı yandı.
***
Orta Doğu’da kaosun mimarı Baba
Bush’tur. 11 Eylül 2001’de New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’ne (İkiz
Kuleler) saldırının ardından Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren ise Oğul Bush’tur.
“Yeni dünya düzeni” kavramı 11 Eylül 1990’da Baba Bush tarafından Körfez Savaşı
sırasında dillendirilmiştir.
ABD tarafından desteklenen Saddam
ile Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesiyle başlayan 1990’daki girişim, yine ABD
tarafından Saddam’ın 2006 yılında idam edilmesiyle noktalandı. ABD bölgede
kalıcı hâle geldi. Ardından Rusya da bölgeye intikal etti. Yeni hedef, Irak ve
Suriye’nin kuzeyinde Kürt görünümlü bir Yahudi devleti kurmaktı.
Özal’a haber vermeyen ABD Kuveyt’e
girmiş, Türkiye’ye F-16 satarken kendisi savaşta F-15 kullanmıştır. F-16 tek
motorlu, F-15 çift motorlu ve harekât kabiliyeti daha yüksek bir uçaktır.
Benzer şekilde Suriye ve Irak kuzeyinde binlerce tır silah yığan ABD, 50 bin
terör örgütü mensubunu eğiterek Türkiye’nin güneyinde terör/Yahudi devleti
kurma hedeflerini gütmeye devam ediyor.
İçeride Türkiye’ye “Mısır ile
aranızı düzeltin” diye ses çıkaranlar, Mısır ile yakınlaşmayı şimdi de
eleştirmeye başladılar. Bu yetmiyormuş gibi, Libya’da Batı’nın kursağında kalan
ve darbeyi engelleyen Türkiye’ye en büyük eleştiri de içeriden gelmektedir.
***
Asya ve Avrupa arasında ticarî
gemilerin en önemli güzergâhlarından biri olan Süveyş Kanalı, ticaret ulaşımını
yeniden dünya gündeminin ilk sırasına oturttu. Türkiye’den Çin’e ilk ihracat
treni yola çıkarak 2 kıta, 2 deniz ve 5 ülke geçip Pekin’e ulaştı. Londra’dan
Pekin’e kesintisiz demiryolunun stratejik kavşağında ise 1071’den beri bu
toprakları yurt edinen Türkiye bulunuyor.
Londra-Pekin deniz taşımacılık
süresi denizde 45 günken, kara ile arası 7 bin kilometre kısalarak 15 güne
indi. Türkiye iki defa Demir İpekyolu’nu kullanarak test etti ve güven verdi.
Ne tuhaf ki, İngiltere tam olarak Demir İpekyolu öncesinde Avrupa Birliği’nden
ayrıldı. Hızlı trenler ile yakın gelecekte Londra-Pekin arası 48 saat olacak.
Demir İpekyolu, Asya ve Avrupa
kıtalarına İstanbul’daki üçüncü köprüden geçiyor. Şimdilerde bir daha boğaz
altından demiryolu inşâ ediliyor. Gezi’de işte bunun için üçüncü köprüye karşı
çıktılar. Marmaray’a bunun için karşı çıktılar.
Asya ile Avrupa yük
taşımacılığının yeni omurgası/rotası Türkiye’den geçen Demir İpekyolu’dur. Süveyş
Kanalı’nın tıkanmasıyla yeniden ilk sıralara oturan Türkiye, aslında olayın da
merkezinde yer alan birinci aktör konumundadır. Tam bu aşamada emekli amirallerin
çıkışı, Kanal İstanbul projesinin durdurulması ve geçen Demir İpekyolu’nun
güzergâhının değiştirilmesini amaçlamıştır.
Montrö ve Kanal İstanbul ile
aslında Türkiye hedef alınarak 15 Temmuz’daki 1071 öncesine döndürme yönündeki işgal
girişimi emeklilerin çıkışıyla yeniden gündeme getirilmiştir. ABD, sırf Avrupa,
Türkiye ve Asya denklemini bozmak için Ukrayna olayını gündeme taşıdı. 1990’lı
yıllarda Baba Bush, Orta Doğu üzerinden nasıl coğrafyayı kan gölüne çevirmiş
ise, şimdilerde Joe Biden de Karadeniz ve Ukrayna üzerinden aynı oyunu oynuyor.
Dün Süveyş Kanalı’nda karşımıza
çıkan İngiltere Demir İpekyolu’nda aktör olmak isterken, bugün de Fransa
Karabağ’da karşımıza Ermenistan kılığında çıktı. Neyse ki Azerbaycan-Türkiye
kardeş birlikteliği, Fransa ve Ermenistan’ı Karabağ’da yerle yeksan etti. 1
Nisan 2021 tarihi ile Türkiye-Azerbaycan arasında sadece kimlikle seyahat
başladı.
Emekli amirallerin bildirisinin
bu seyahat başlamadan 3 gün sonra ve NATO’nun kuruluş günü olan 4 Nisan’da
olması, üstelik 104 amiralden 53’üncü sıranın (Rize plâka) iki defa yazılması
asla tesadüf değildir.
***
Karadeniz’de Ukrayna ve NATO
üzerinden büyük oyun başladı. Hedefte ise Türkiye var. Çin dünyaya Covid-19
aşısı satarak güven kazandı ve Demir İpekyolu perçinlendi.
Türkiye üzerine oynana oyunlar
her dem devam edecektir. Tâ ki büyük aktör olana kadar…
Bu işin bir de İran ayağı var…