Askerî disiplin, bir devletin güvenlik gücünün temel direğidir

Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarları açısından bakıldığında, askerî disiplinin ve Devlet otoritesinin korunması, her şeyden önceliklidir. Teğmenlerin Atatürk ilke ve inkılâplarına sahip çıkma niyeti ne kadar değerli olursa olsun, bu tür eylemler Devlet’in güvenlik, siyâsî istikrar ve uluslararası itibarını riske atmaktadır. Devlet’in güçlü kalabilmesi için ordu içinde mutlak disiplinin sağlanması ve tüm askerî personelin kanunî süreçlere sadık kalması gerekmektedir.

30 AĞUSTOS 2024 tarihinde Millî Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Sancak Devir Teslim ve Mezuniyet Töreni’ndeki yeminden sonra bir grup teğmenin illegal bir şekilde yaptıkları ikinci bir yeminle başladı her şey. Planlı bir şekilde davet edilen gazetecilerin de ateşi harlamalar neticesinde ortalık karıştı. Akabinde Millî Savunma Bakanlığı idarî ve disiplin soruşturmaları başlattı. Aylar süren bu soruşturmalar nihayet 31 Ocak günü tamamlandı ve sıralı 3 disiplin amirine ve 5 teğmene “Silahlı Kuvvetlerden Ayırma Cezası” verildi.

 

Millî Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklama şöyleydi: “Kara Harp Okulu Sancak Devir Teslim ve Mezuniyet töreni sonrasında kamuoyuna yansıyan görüntülerin ardından başlatılan idarî ve disiplin soruşturmaları kapsamında; Millî Savunma Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu tarafından sıralı 3 disiplin amirine, Kara Kuvvetleri Yüksek Disiplin Kurulu tarafından 5 teğmene Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ve Türk Silahlı Kuvvetleri Yüksek Disiplin Kuralları Yönetmeliği amir hükümleri ile diğer meşkûr mevzuat gereğince ‘Silahlı Kuvvetlerden Ayırma Cezası’ verilmiştir. Önceliği müesses disiplinin muhafazası ve idamesi olan Türk Silahlı Kuvvetlerimizde; disipline aykırı hiçbir eylem, olay ve duruma müsamaha gösterilmeyeceğinden en ufak bir şüphe duyulmamalıdır.”

 

10 soru ve cevapta kararın perde arkası

 

Kararla ilgili farklı -siyâsî- bakış açılarıyla yapılan yorumları bir tarafa bırakarak uzmanların teknik açıdan sordukları ve cevapladıkları 10 soru-cevapla yaşanılanları özetleyelim ve sonra da kendi yorumlarımızı paylaşalım:

 

“1. Teğmenler, yürürlükten kaldırılan yemin metnini törende okumakta neden bu kadar ısrarcı oldular? Komutanlarına yedi kez gitmelerindeki amaç neydi? 

 

Yönergeden bahse konu yemin metninin çıkarılması, idarenin takdirindedir. Öğrencilerin bu kararı sorgulamaları ve yönergeden çıkarılmasına rağmen resmî törende okumak istemeleri de bir disiplinsizlik. Mutlak itaati esas alan askerlik mesleğinde amirlerin aldığı kararları bir kez bile sorgulamak ciddi bir disiplinsizlik iken bunun yedi defa tekrarlanması kabul edilebilir bir durum değildir. Nitekim bu durumda yapılması gerekeni yapmayan ve gerekli tedbirleri almayan idareci subaylar için de Yüksek Disiplin Kurulu tarafından TSK’dan ayırma cezası verilmiştir. 

 

2. Faaliyetin planlı olduğu nereden bellidir? 

 

Teğmenlerin, yürürlükten kaldırılan metnin törende okunması için amirlerine defalarca müracaat etmelerinden… Bir gece önce yemini okumalarına rağmen tören sonrası da okumak üzere aralarında yaptıkları mesajlaşmalardan… Disiplin soruşturmasında ‘Basının olduğu yerde yemini okumanın daha etkili olacağını düşündük’ şeklindeki ifadelerinden… Teğmen Ebru Eroğlu’nun anons sisteminden aileleri tören alanının dışına çıkarmak için anons yapmasının ardından ‘Malazgirt Taburu sahaya’ şeklinde yaptığı anonstan… Ve yine Teğmen Ebru Eroğlu’nun metni ezberden okumasından… 

 

3. Teğmenlerin ‘Metni törende okumak istedik, izin verilmeyince törenden sonra okuduk. Emir, törende okunmayacağı şeklinde olduğu için emre itaatsizlik yok’ şeklindeki savunmaları neden geçersiz? 

 

Tören, bir bütündür. Törenin resmî kısmı bitmiş olsa bile tören yönergesindeki yazılı hususların dışına çıkarak alternatif tören organize etmek, disipline aykırıdır. Teğmenlerin emirleri ‘tören içi’ veya ‘tören dışı’ şeklinde yorumlayarak hareket etmesi, emir komuta zincirini dolanmak anlamına gelir.

 

4. Söz konusu yemin, geçmiş yıllarda da değişik ortamlarda okunmuşken, okuyanlara neden hiçbir işlem yapılmadı? 

 

Çünkü buradaki sıkıntı, yeminin okunması değildir. Son olayda törenin olduğu alanda, basının bulunmasından da istifade ile mesaj verme amacıyla organize edilmiş alternatif bir yemin töreni var. Amirleri ve askerî hiyerarşiyi yok sayma ve idare ile inatlaşma var! 

 

5. Teğmenler, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganı attığı için mi cezalandırıldı? 

 

Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ortak değerler üzerinden ayrışma algısı yaratacak tavır ve davranışlar asla kabul edilemez. Teğmenler, kılıç çattığı ya da ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ dediği için değil, yürürlükten kaldırılan yemin metnini amirlerin ikazlarına rağmen kasıtlı, organize ve planlı bir disiplinsizlik yaparak okudukları için disipline sevk edildi. 

 

6. MSB’nin sorunun disiplinsizlik olduğunu söylemesine rağmen neden ısrarla teğmenlerin ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganından dolayı cezalandırıldıkları iddia ediliyor? Amaç ne? 

 

Daha ilk günden itibaren olayın iç yüzünün ortaya çıkmasını beklemeden peşinen teğmenlerin haklı olduğunu savunmaya çalışanlar, bazı teğmenlerin organize ve planlı şekilde disiplinsizlik yaptığını anlayınca bu kez ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ dedikleri için disipline sevk edildiklerini gündemde tutmaya çalışır hâle geldi. Yürütülen soruşturmada teğmenlere ‘Neden Mustafa Kemal’in Askerleriyiz dediniz?’ şeklinde bir soru sorulmamışken, bu olayın sadece bu slogandan ibaretmiş gibi yansıtılmaya çalışılması, milletimizin Atatürk’e olan sevgisini ve saygısını suiistimal etme gayretinden başka bir şey değil. İster kamuda isterse özel sektörde olsun, hiçbir yönetici 7 kez ikaz edilmesine rağmen kurallara uymayan bir personeline göz yummaz, yumamaz… 

 

7. Bu olay nasıl TSK’nın yıpratılmasına zemin hazırladı? 

 

Dünyada bir ilk olan 3 Harp Okulunu da aynı anda 3 kadın subayın birincilikle bitirmesinin haklı gururu milletçe yaşanacakken, bu durum bütün dünyada TSK’nın itibarını daha da artıracakken yapılan bu organize ve toplu disiplinsizlik ile TSK tartışılır hâle getirildi ve itibarı zedelendi. Söz konusu yeminin okunması, ‘TSK’da ayrılık var’ algısı yaratılmasına neden oldu, kamuoyunda TSK’nın içinde ayrışma olduğu şeklinde yorum ve tartışmalar yapıldı, milletin gözbebeği olan TSK, birkaç teğmenin disiplin dışı davranışları nedeniyle siyasî tartışmaların içine sokuldu. 

 

8. TSK neden bu tür eylemlere izin veremez? 

 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin temeli disiplindir ve TSK’nın birinci görevi, disiplini tesis ve idame etmektir. Söz konusu eylem, amirlerin izni olmadan grup hâlinde organize edilmiş, basının bulunduğu ortamda yapılarak eylemin bilinmesi istenmiş ve emir-komuta zinciri devre dışı bırakılmış. Teğmenlerin amirlerinin ve üstlerinin net uyarılarına rağmen bu davranışta ısrar etmeleri askerî kurallara ve düzenlemelere açıkça meydan okumak anlamına gelmektedir. Bu, hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu tür disiplinsizlik ve eylemlere göz yumulması veya caydırıcı tedbirler alınmaması durumunda diğer personelin de benzer şekilde emirleri sorgulamasına yol açabilir. Hiyerarşiye saygısızlık yayılır ve astların üstlere karşı saygı, güven ve hürmet hisleri azalır. Dolayısıyla kurumsal düzen bozulur. 

 

9. Tamam, bir disiplinsizlik olayı var. Ama bunun cezası TSK’dan ayırma mı olmalı? 

 

Buradaki olay, metnin içeriğinden ve atılan sloganlardan bağımsız olarak usulle ilgili. ‘Sen kaldırsan da ben bu metni senin uyarılarına ve izin vermemene rağmen alternatif bir organizasyonla okurum’ tavrıdır. İdarenin otoritesini sorgulama, askerî hiyerarşiyi yok sayma eylemini toplu şekilde yapmaktır. Disiplinsizlik emsal teşkil edebilir ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin birlik ve beraberliğine zarar vererek gruplaşmalara neden olabilir. Dolayısıyla kurumsal düzenin korunması için caydırıcı cezaların verilmesi gerekmekte. Öte yandan, disiplin soruşturması ve Yüksek Disiplin Kurulu sürecinde söz konusu teğmenlerin tavır ve açıklamaları da manidardır. ‘Bilerek yaptık’ minvalindeki eylemleri ile uyumlu söylemler bunu gösteriyor. Hiçbirinde ‘Hata yaptık, yanlış anlaşıldık, pişmanlık duyuyoruz, böyle olacağını tahmin edemedik…’ gibi bir tavır da görülmüyor. 

 

10. Yapılan anketlerde halkın büyük çoğunluğu teğmenlerin cezalandırılmasını doğru bulmuyor. Bu doğru mu? 

 

Söz konusu anketleri yapanlar, teğmenlerin ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ dedikleri için ihraç edildiklerini söyleyerek bu anketleri gerçekleştiriyor. Ancak Atatürk söz konusu edilmeden teğmenler ve onları motive edenler acaba savunma yapabilirler mi?  Disiplinsizliklerine mantıklı bir açıklama getirebilirler mi? Halkımız meseleye duygusal bakmakta, teğmenlerin disiplinsizliğini örtmeye çalışanlar da bu duygusallığı kullanmakta. Devlet, sadece ve sadece kanunlara, nizamlara ve emirlere göre karar verir.”



 

Askerî disiplinin ve Devlet otoritesinin korunması, her şeyden önceliklidir

 

Biz, yaşanılan olaya, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çıkarları açısından bakıyoruz. Özetlersek…

 

1. Devletin temel gücü: Askerî disiplin ve hiyerarşi…

 

Askerî disiplin, bir devletin güvenlik gücünün temel direğidir. Türkiye gibi jeopolitik açıdan kritik bir konumda olan bir ülke için, ordunun sağlam bir emir-komuta zinciri içinde çalışması, hayatî öneme sahiptir.

 

Disiplinin sarsılması: Eğer askerî personel, amirlerinin emirlerini sorgulamaya başlar ve kendi ideallerine göre hareket ederse, bu durum tüm askerî düzenin bozulmasına ve güvenlik zafiyetlerine yol açar. Türkiye, tarihî olarak “darbe” girişimleriyle sarsılmış bir ülkedir ve bu tür disiplin dışı hareketler, hem ordunun hem de Devlet’in güvenilirliğine zarar verir.

 

Kurumsal Güvenilirlik: TSK’nın güvenilirliği ve itibarı, disiplinin korunmasına bağlıdır. Askerî bir tören sırasında alternatif bir yemin metninin okunması, Devlet’in askerî gücünün kamuoyu önünde sorgulanmasına sebep olur. Bu durum, Devlet’in hem iç hem de dış politikadaki pozisyonunu zayıflatır.

 

2. Siyâsî istikrar ve Devlet otoritesinin korunması…

 

Teğmenlerin eylemi, doğrudan veya dolaylı olarak mevcut hükûmetin ve Devlet otoritesinin sorgulanmasına yol açmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarları, siyâsî istikrarın korunmasında yatar.

 

Hükûmetin itibarının zedelenmesi: Olayın basına yansıma şekli, hükûmetin ordu üzerindeki kontrolünü kaybettiği algısını yaratabilir. Bu algı, yalnızca iç politikada değil, uluslararası ilişkilerde de Türkiye’nin itibarını zedeleyebilir.

 

Toplumsal kutup ve ayrışma riski: Teğmenlerin eylemi, Türkiye’de zaten var olan toplumsal ve ideolojik kutuplaşmayı derinleştirme potansiyeline sahiptir. Bu durum, kamuoyunda “Ordu hükümete karşı mı?” gibi soruların ortaya çıkmasına sebep olarak Devlet otoritesine zarar verir.

 

3. Atatürk ilkeleri ve Devlet’in laik kimliği, bir çelişki mi?

 

Elbette, Atatürk ilkeleri ve laiklik, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel yapı taşlarıdır. Ancak, bu ilkelerin korunması için askerî disiplinin ihlal edilmesi, Devlet’in çıkarlarına hizmet etmekten çok zarar verebilir.

 

Atatürkçülüğün doğru yorumlanması: Atatürk, sadece bir lider değil, aynı zamanda disiplinli bir askerdi. O, modern Türkiye’yi kurarken orduyu siyasetten uzak tutmayı ve askerî disiplinin korunmasını esas almıştır. Teğmenlerin bu eylemi, Atatürk’ün ideallerini savunma amacı taşısa bile, kullanılan yöntem, onun askerî disiplin anlayışıyla çelişir.

 

Kurucu değerlere sahip çıkmanın yolu: Atatürk’ün mirasına sahip çıkmanın yolu, askerî disiplini ve Devlet otoritesini zayıflatmak değil, kanunî ve demokratik süreçler içinde bu değerleri savunmaktır.

 

4. Uluslararası güvenlik ve diplomatik imaj…

 

Türkiye, NATO üyesi ve bölgesel bir güç olarak uluslararası alanda güçlü bir orduya sahip olduğunu göstermek zorundadır.

 

Uluslararası algı: TSK içinde disiplinsizlik ve itaatsizlik görüntüleri, Türkiye’nin uluslararası güvenilirliğini zedeler. Askerî törenler gibi sembolik etkinliklerde yaşanan bu tür olaylar, Türkiye’nin NATO ve diğer müttefikleri nezdinde güvenilir bir ortak olarak görülmesini zorlaştırabilir.

 

Dış müdahale ve zayıflama riski: Ordu içinde ideolojik çatışmaların dışarıdan müdahalelere açık hâle gelmesi, Türkiye’nin dış politika hedeflerini zora sokar. Bu tür iç karışıklıklar, Türkiye’yi dış tehditlere karşı daha savunmasız hâle getirebilir.

 

Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarları açısından bakıldığında, askerî disiplinin ve Devlet otoritesinin korunması, her şeyden önceliklidir. Teğmenlerin Atatürk ilke ve inkılâplarına sahip çıkma niyeti ne kadar değerli olursa olsun, bu tür eylemler Devlet’in güvenlik, siyâsî istikrar ve uluslararası itibarını riske atmaktadır. Devlet’in güçlü kalabilmesi için ordu içinde mutlak disiplinin sağlanması ve tüm askerî personelin kanunî süreçlere sadık kalması gerekmektedir.