Asırların ötesinden Peygamber sevgisinin abidevî na’tı: Busîrî’nin Kaside-î Bürde’si

Kaside-i Bürde, İslâm coğrafyasında büyük bir üne sahiptir. Kaside-i Bürde’nin ortaya çıkışı bir menkıbeye dayandırılsa da son derece önemli bir etkiye sahiptir.

BAŞUCU kitabımız Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında, İslâm’ın temel ilkelerinin hayat tarzı olarak yaşanabilmesi için Hz. Peygamber’in (sav) sünneti belirleyicidir. Hz. Peygamber’e duyulan derin muhabbet, beraberinde bağlılık ve sevgi, İslâm medeniyetinin değişik dallarındaki tezahürlerinde de son derece önemli bir yer tutmaktadır.

Özellikle edebiyatta vücuda getirilen eserlerde en çok işlenen konuların başında Hz. Peygamber’e ait derin sevgi yer almaktadır. İslâmî edebiyatta Hz. Peygamber merkezli na’t, siyer, mu’cizâtü’n-Nebî, esmâ-ü Nesi, evsafü’n-Nebî, şemâil, hilye, mi’râciyye, hicretnâme ve faziletnâme türlerinin yanında “kasidelerin” ayrı bir yeri vardır.

Hz. Peygamber (sav) söz konusu olduğunda, iki kaside özellikle hatırlanmaktadır. Kâ’b b. Züheyr ve İmam Busîrî’nin kasideleri ayrı birer öneme ve değere sahiptir. Asırlar boyunca Müslümanların gönlünde yer tutan ve engin bir heyecan uyandıran her iki kasidenin de edebiyatta çok özel bir yeri bulunmaktadır.

İmam Busîrî kimdir?

Hassan İbn Sâbit ve Ka’b İbn Züheyr ile başlayıp İslâm dünyasında eser veren şairler, dehâ ve sanatlarının en olgun ürünlerini Hz. Peygamber için kaleme almışlardır. Bu kervanın en önde gelenlerinden biri de 13. yüzyılda Mısır’da yaşamış olan Muhammed el-Busîrî’dir.

1 Şevval 608’de (7 Mart 1212) Yukarı Mısır’daki Behnese’ye bağlı Behşim’de doğan Busîrî, Berberi asıllı olup Fas’taki Hammâd Kalesi’inde Habnûnoğulları diye tanınan bir ailedendir. Baba tarafından Busirli olduğu için “Busîrî”, annesi tarafından Delâslı olduğu için de “Delâsî” nispetiyle anılır.

Çocukluk yılları, ailesiyle birlikte yerleştiği Delâs’ta geçmiştir. Daha sonra Kahire’ye giderek burada İslâmî ilimlerin yanı sıra dil ve edebiyat tahsil etti. Düzenli bir tahsil hayatı olmadığı anlaşılan Busîrî, özellikle hadis ve siyer ilimleriyle daha çok meşgul olmuş ve ayrıca Yahudilik ve Hıristiyanlığa karşı yazmış olduğu reddiyelerden onun Tevrat ve İnciller hakkında geniş bir bilgi birikimine sahip olduğu görülmüştür. Bir müddet ayrılmış ise de daha sonra Kahire’ye dönmüş ve kendisine kâtiplik ve muhasiplik görevi verilmiş ise de bu görevde uzun müddet kalmamıştır.

Kısa boylu ve zayıf yapılı Busîrî’nin hayatı, hanımının hırçınlığı ile çocuklarının çokluğu ve geçim sıkıntısı yüzünden huzursuzluk içinde geçmiştir. Şair, Şâzelî tarikatının kurucusu Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî’ye müntesiptir. Mensubu olduğu tarikatın tesiriyle derin Peygamber sevgisini şiirlerinde ele almış ve maharetle işlemiştir.

Hayatının sonlarına doğru felç olan Busîrî, Hz. Peygamber için bir kaside yazar. Sonradan “Kaside-i Bürde” diye anılacak olan şiirini tamamladığı gece, rüyasında Hz. Peygamber’i görür. Hz. Peygamber kendisinden kasideyi okumasını ister, o da okur. Busîrî kasideyi okurken Hz. Peygamber iki yana sallanır. Kasideyi bitirdiğinde Hz. Peygamber (sav) elleriyle felçli organlarını okşar ve ridasını kendisine hediye eder. Uyanan Busîrî felçten kurtulduğunu görür. Heyecanla abdest alır ve sabah namazı için camiye doğru gider. Hava karanlıktır. Nakşî tarikatının ulularından Şeyh Ebu’l-Reca, karanlıkta Busîrî’ye seslenir: “Ya Busîrî!” “Efendim?” der Busîrî. “Peygamber Efendimiz için okuduğun kasideyi bir kez daha oku, ben de dinleyeyim” der Şeyh. Busîrî hayretler içindedir. Çünkü henüz tamamladığı kasideden kimseye söz etmemiştir. “Hangi kaside efendim?” der. Şeyh Ebu’l-Reca, “Biraz önce Hz. Peygamber (sav) huzurunda okuduğun kaside!” diye cevap verir. Bu konuşmanın duyulmasından itibaren kaside büyük bir ilgi görür.

İmam Busîrî, seksen yaşlarında İskenderiye’de vefat etmiş ve (696/1296-97) orada defnedilmiştir.


Kaside-i Bürde

Kaside-i Bürde, İslâm coğrafyasında büyük bir üne sahiptir. Kaside-i Bürde’nin ortaya çıkışı bir menkıbeye dayandırılsa da son derece önemli bir etkiye sahiptir.

160 beyit ve 10 bölümden oluşan kaside, aruzun basit bahriyle yazılmış olup yapı ve üslûp bakımından son derece sağlam ve liriktir. Bu sebeple asırlardır İslâm coğrafyasının her bölgesinde büyük ilgi görmüş, dinî toplantılarda, merasimlerde okunagelmiştir. Pek çok tarikat mensubu kasideyi günlük virdleri arasında okumaktadır. İslâm dünyasında Kaside-i Bürde kadar meşhur olan, onun kadar çok okunan, ezberlenen, üzerinde şerh, haşiye, tahmis, tesdis, tesbi’, taştir, ve nazire yazılan bir başka kaside yoktur. Araştırmacıların tespitine göre kaside üzerinde 110’dan fazla şerh, 58 tahmis, 8 tesbi’, 18 taştir, 2 tezyil ve pek çok nazire yazılmıştır.

İslâm milletlerinin konuştuğu hemen hemen bütün dillere tercüme edildiği gibi Grekçe, Latince, İtalyanca, Fransızca, İngilizce, Almanca çevirileri de bulunmaktadır.

Denilebilir ki, Bûsîrî söz konusu kasidesinde Hz. Peygamber’i merkeze alarak coştukça coşmuş ve bir bakıma İslâm’ın destanını yazmıştır. (Mahmut Kaya, Kaside-i Bürde, Damla Yayınları, İstanbul, 2011.)

Kasidenin iki şerh ve tercümesinden söz etmek yerinde olur. Ankara’da valilik (1886-894) yapmış ve adını bir semte vermiş bulunan Abidin Paşa’nın (Preveze, 1843-İstanbul, 9 Mayıs 1906) yaptığı şerh Ömer Faruk Harman tarafından bugünkü yazıya aktarılmış ve yayınlanmıştır. (Gençlik Basımevi, İstanbul, 1977.)

Prof. Dr. Mahmut Kaya’nın şiir tercümesi, Fatih Müftülüğü Yayınları’ndan son derece titiz bir baskı ile yayınlanmıştır. (İstanbul, 2011.)

Kaside-i Bürde’nin en geniş tercüme şerhi, eski Çıldır Müftüsü Hasan Fehmi el-Erzurumî tarafından önce Arapça olarak yapılmış, yazarın kendi ifadesi ile hemşehrilerinin Arapça anlamadıkları görülünce Türkçeye çevrilmiştir. Hasan Fehmi el-Erzurumî’nin öteki şerh ve tercümelerden farklı yönü, Arapça sarf ve nahif kurallarını yer yer açıklamasıdır. Bu tür bir dilbilgisi açıklaması, kasideye anlam zenginliği katmaktadır. Hasan Fehmi el-Erzurumî’nin Kaside-i Bürde Şerhi, ilim dünyasından yeni nesillerin anlaması için yardım beklemektedir.


Kaside-i Bürde’den birkaç beyit

“Ey gönül, Selemli dostları anmaktan mı gözünden kanlı yaş akıtıyorsun?”

“Yoksa Kâzıma tarafından rüzgâr mı esti, zifiri karanlıkta İzam dağından şimşek mi çaktı?”

“Gözlerine n’oldu ki ‘Ağlama!’ desen yaş döker, kalbine n’oldu ki ‘Kendine gel!’ desen coşup kendinden geçer?”

“Hz. Peygamber iki dünyanın, insanların ve cinlerin, Arap ve Arap olmayan her iki kesimin de Efendisidir.”

“O öyle Sevgili bir Peygamberdir ki, (kıyamet günü) dehşetli korkulardan herhangi biri hücum ettiği zaman O’nun şefaati umulur.”

Günümüzde özellikle Hz. Peygamber (sav) ve sünnetine karşı cahilce saldırılara karşı Kaside-i Bürde, cevap niteliğinde ve ölümsüz bir eserdir.