
ÇEVREMİZDE bulunan bazı
insanların gelirlerinin çok üstünde harcamalar yaptıklarını ve borç yükü altına
girdiklerini görüyor veya duyuyoruz. Bu gibi hesapsız yapılan aşırı harcama
davranışının altında psikolojik sorunlar yatmakta olabilir. Bu kişiler, yapmış
oldukları aşırı harcamaların bir rahatsızlık sonucu olduğunu bilmiyor veya
yapmış oldukları davranışların normal olduğunu iddia ediyor olabilirler.
“Bipolar
bozukluk” olarak tanımlanan bu hastalığın mani döneminde, hastalar kendilerini
çok mutlu, enerjik, kıpır kıpır ve yerinde duramayan bir ruh hâlinde hissettikleri
için aşırı para harcama, cebindeki parasını dağıtma, bankadan krediler çekip
başkalarının ihtiyaçları için harcama, gayrimenkullerini satışa çıkarma gibi
davranışlar gösterebilirler. Sonuç olarak bu durumdan sadece kişinin kendisi
değil, aile ve çevresindeki insanlar da etkilenir. Aile içinde çatışma ve
anlaşmazlıklar yaşanır.
Mani
döneminde para harcama davranışı çok fazla artar; bazen öyle borçlar yaparlar
ki atak geçtikten sonra, “Ben ne yapmışım? Bu harcamaları ben mi yaptım?” diye
pişmanlık duyarlar.
Bipolar
bozukluk nedir?
Bipolar
bozukluk, diğer bir adıyla “manik depresif bozukluk”, kişinin ruh hâli,
enerjisi, konsantrasyonu ve günlük yapılan aktivitelerini yerine getirme
becerisini etkileyen psikolojik bir rahatsızlıktır.
Bipolar
bozukluk, kısaca “maniden depresyona kadar uzanan ruh hâlindeki aşırı
değişiklikler” olarak tanımlanır. Zaman zaman bu kişilerin ruh hâlinde iniş ve
çıkışlar olduğu gibi, bu kişilerin normal ruh hâlinde oldukları dönemler de
olabilir. Diğer bir adıyla “iki uçlu duygu durum bozukluğu” yani “çift ruh hâli
değişimi” de diyebiliriz buna.
Bipolar
bozukluk, süresi uzun ve karmaşık bir duygu durum hastalığıdır. Manik,
hipomanik ve depresif ataklar olarak ortaya çıkabilir. Hasta olmayan insanların
ruh hâllerinde (anî) iniş çıkışlar olmaz. Fakat bipolar bozukluk tanısı almış
hastaların ruh hâllerinde, gündelik hayatlarını etkileyecek şekilde iniş
çıkışlar olduğu gözlenebilir.
Bipolar
bozukluk neden kaynaklanır?
Kesin
nedeni bilinmemekle birlikte, ailede, birinci derecede yakın akrabalarda varsa
görülme oranı yüzde 25’tir. Genetik olması önemli olmakla birlikte tek sebep bu
değildir. Tek yumurta ikizlerinden birinde bipolar bozukluk varsa, diğer ikizde
bu hastalığın görülme olasılığı yüzde 45’e, hatta yüzde 60’a kadar yükselmektedir.
Yapılan araştırmalar, bu hastalığın beyindeki bazı biyokimyasal maddelerdeki
bir dengesizliğin sonucu olduğunu düşündürmektedir.
Bipolar
bozukluk, genellikle 15-24 yaş arasında görülür ve genellikle yaşam boyu sürer.
Her yaşta görülebilir (7’den 77’ye) ama en sık 20’li yaşların başında başlar.
Kadın ve erkek arasında görülme sıklığı açısından bir fark yoktur. Bu
hastalığın dönemlerine göz atacak olursak, bir tanesi taşkınlık (mani), diğeri
ise çökkünlük (depresyon) dönemleridir. Hastalığın birbirine zıt iki evresi
vardır.
Mani
veya taşkınlık dönemi, duygu durumun çok yükseldiği, hastanın aşırı coşkulu ve
mutlu olduğu dönemlerdir. Bu dönemde hastanın zihninde abartılı düşünceler âdeta
yarış içinde olur. Ayağı yere basmayan projeler, büyük fikirler, kendini aşırı
enerjik hissetme, uyku ihtiyacında azalma, bir iki saatlik uyku ile ayakta
kalabilme, hatta uykuya ihtiyacı olmadığını söyleme, sonunu düşünmeden önemli
kararlar alma eğilimi, çok fazla para harcama, süratli araba kullanma gibi
belirtileri örnek olarak verebiliriz.
Bipolar
bozukluğun mani dönemi belirtileri şunlardır: Sürekli heyecanlı hissetmek, aşırı
derecede enerjik hissetmek, iyimserlik, az uyumak, düşünce değişimindeki hız, hızlı
konuşmak, cinsel istekte artış, dikkat dağınıklığı, iştah problemi, alkol ve
uyuşturucu kullanmak…
Bipolar
bozukluğun depresyon dönemi belirtileriyse şunlardır: Enerji düşüklüğü, ümitsizlik
hissi, unutkanlık, iştah problemleri, hiçbir şeyden zevk alamamak, yorgunluk, aileden
ve yakın çevreden uzaklaşmak, kendini değersiz hissetmek, içe kapanıklık…
Mani
döneminde bazı hastalar müthiş fikirlerinin olduğunu, harikulâde işler
yapacaklarını söyleyerek tedavi olmayı reddedebilirler. Dürtüsel hareket
ettikleri için alacakları yanlış kararlar veya uygunsuz iş anlaşmaları, hasta
ve ailesini sıkıntıya sokmaktadır. Depresyon döneminde ise mani döneminin tam zıddı
bir ruh hâli gözlemlenir. Bu dönemde üzüntü, ağlama, değersizlik, suçluluk gibi
problemler ortaya çıkabilir. Buna ek olarak, intihar girişiminde bulunabilirler.
Ailenin
de bu hastalık hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Hastaya nasıl davranmaları
gerektiği ve yaşanması muhtemel durumlar karşısında nasıl tedbirler alınması
gerektiğini öğrenerek, hem kendileri bilinçlenmiş olacak, hem de hastanın
davranışlarının bir hastalık sonucu olduğunu kabul edip bilinçli şekilde
yaklaşmış olacaklardır. Bu hastalık hakkında evde aile, okulda öğretmen, iş
yerinde işveren bilgi sahibi değilse, hastanın hayatı daha da zorlaşıyor.
Hasta, kendisinden beklenti içinde olan insanların beklentisini yerine
getiremez ve böylece sırtındaki yük ağırlaşır, bu yükün altında ezilir. Yaşamış
olduğu başarısızlıkların hastalığından dolayı olduğunu anlattığı zaman ise
öğretmeni veya işvereni kendisine inanmayabilir. Bu durumda hasta kendisini işe
yaramaz, hiçbir şeyi beceremeyen biri olarak görüp içine kapanır.
Bu
hastalığa sahip olmak veya bu hastalığı yaşıyor olmak, kimsenin hatası ya da
suçu değildir. Kendinizi ya da bir başkasını suçlamayın! “Böyle bir hastalık
var ve bununla yaşamaya alışmalıyım” diyerek, kabullenip bilinçli hareket
edildiği sürece üstesinden gelinemeyecek sorun yoktur. Burada hastanın ailesine
de sorumluluk düşüyor. Onu anlamaya çalışmak, destek olmak, sevildiğini
hissettirmek çok önemli! Çünkü bu hastalar çok kırılgan oluyor, çevrelerindeki
insanların kendilerini anlamadıklarını, kendilerinden beklenti içinde
olduklarını, örneğin “Bir an önce okulunu bitirip iş bul, bir işe girip düzenli
çalış” gibi istek ve beklentileri olduğunu söylüyorlar. Atak dönemlerinde bu
beklentiler kişiyi çok zorluyor.
Bipolar
bozuklukta tedavi yöntemleri
Bipolar
bozukluk tedavisi, kişinin yaşına ve durumuna bakılarak farklı tedavi plânıyla
uygulanmaktadır. Bu plân psikiyatrist eşliğinde yapılmalıdır.
Bu
hastalığın tedavisinde asıl önemli olan, koruyucu tedavidir. Çünkü ataklar
geçicidir ama tekrarlama riski her zaman vardır. Ataklar başlamadan
belirtilerin tanınması ve zaman kaybetmeden doktor ile iletişime geçilmesi,
koruyucu tedavide esastır.
Bipolar
bozukluğun manik, ağır depresif, intihar riski ve ciddî saldırganlık eğilimi
olan dönemlerinde mutlaka hastanın hastaneye yatırılarak tedavi olması gerekir.
Hasta ve çevresi açısından bu durum önem taşımaktadır.
Tedavideki
temel amaç, kişinin duygu durumunu stabil hâle getirebilmek, duygu durumunu
dengeleyebilmektir. Yani mani ve depresyon ataklarını engelleyebilmektir. Veya
bir şekilde atak gerçekleşmişse o atağı tedavi etmektir.
Takip
ve tedavi sürecinde ailenin rolü büyüktür. Ailenin hastalık hakkında bilgi
sahibi olması, hastaya gereken sosyal desteği sağlayabilmesi çok önemlidir.
Atak ortaya çıkmadan bazı belirtiler görülür, örneğin uyku bozuklukları başlar;
böyle durumlara karşı ailenin uyanık olması, hastanın doktorunu hasta hakkında
bilgilendirmesi, hastaya erken müdahale edilip erken şekilde tedavi edilmesi açısından
önemlidir.
Ve
sevgi, en güçlü ilâçtır!
Sağlıklı,
mutlu ve huzurlu günler dilerim…