Asemptomatik vakalar üzerinde apolitik bir bakana politik baskılar

Sadece işini yapmaya çalışan bir bakanı siyâsetin içine çekmeye çalışanlar, kendisini cevap vermek zorunda bıraktıkları için kısmen mutlu olmuşlardır belki ama ben Bakan Koca’nın bu tuzağa düşeceğine şimdilik ihtimâl vermiyorum.

CUMHURBAŞKANLIĞI Hükûmet Sistemi’ndeki kabîne teşkilinin parlamenter sisteme göre belki de en önemli farkı, bakanlıkların ehil ellere verilme oranının yükselmesidir.

Bugünkü 66’ncı Hükûmet, neredeyse bir teknokratlar hükûmeti olarak karşımıza çıkmıştır ve siyâsî geçmişi olmayan uzman kadroların sayısı göze çarpmaktadır.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy gibi isimler, alanlarındaki uzmanlıkları, siyâsetin önünde olan isimlerdir. Onlar gibi, siyâset dışı yöneticilik tecrübeleriyle bakanlık üstlenmiş olanların en önemli meziyetleri de popülist ve politik kadrolar yerine liyâkat sahibi personelle çalışma alışkanlıklarıdır.

“Uzman” bakanlar, bir siyâsetçi gibi kadrolaşmayı tercih etmedikleri gibi, bir siyâsetçi gibi konuşmayı da bilmezler. Bu, gelişmiş demokrasilerde bir meziyet olarak öne çıkıyor olsa da Türkiye’nin çok alışık olmadığı bir durumdur. Daha çok kişiden fikir alır, karar verirken daha çok araştırır, hatâ yapmaktan korkar, ancak yaptıkları hatâyı düzeltmekten de gocunmazlar. Genellikle çok fazla üzerlerine gidilmezse, aslı astarı olmayan suçlamalara bile cevap vermekte pek acele etmezler.

Adını yukarıda zikretmediğim, ancak son dokuz ayın en popüler bakanı olarak adını herkesin ezbere söyleyebildiği Fahrettin Koca da böyle bir Sağlık Bakanı. Kovid-19 süreci, Koca’yı daha çok tanımamıza sebep oldu. Oturduğu koltuğun hakkını veren, gecesi gündüzü birbirine karışmış, bilgilendirme konusunda sınır tanımayan bir Sağlık Bakanı…

Bilim Kurulu kararlarını siyâsetin önünde tutan, pandemi sürecinde Hükûmet tarafından yönetilen değil, Hükûmet’e yön veren bir politika izledi Sayın Koca.

Bütün dünyada bilinmezlerle dolu bir dönem geçiren Kovid-19, teşhis, tedavi, önlem ve istatistiklerde de sıkça değişen geçerlilikler koydu önümüze. Tıp literatüründe olup da bilmeden kullandığımız terimler gibi, literatüre yeni giren kavramları da dilimize dolamamıza sebep oldu. Tıbbın çâresiz kaldığı ve ortak noktalarda buluşamadığı bu dönem, özellikle Türkiye’de yeni bir uzmanlık alanı oluşmasına sebep oldu.

Herkesin ekonomi uzmanı, futbol teknik direktörü, askerî analist, hattâ hükûmet başkanı olduğu sokak kültürümüze bir de “tıbbî istatistik uzmanlığı” bölümü ekledik. Tâ ki Fahrettin Koca’nın 30 Eylül’deki basın açıklamalarına kadar…

Sağlık Bakanı, bugüne kadar gerek sosyal medya üzerinden, gerekse basının karşısında bazen ciddî, bazen esprili cümlelerle vatandaşın tedbirlere uymasını sağlama gayreti içinde oldu. Genellikle çok teknik detaylara girmeden aydınlatıcı bilgilerle pandemi sürecinde toplumun merakını giderecek sayılar paylaştı. Şahsî güvenilirliğinin Hükûmet’e olan güveni arttırmaya başladığı dönemden itibaren ise muhalefetin çeşitli kollardan saldırdığı bir siyâsî figür hâline getirilmeye çalışıldı.

Türk Tabipler Birliği’nin de desteğini alan muhalefetin, Bakanlık verileriyle ilgili yaptığı spekülasyonlara genellikle kulaklarını tıkadı. İşini doğru yapmanın, salgının önünü kesmenin gayreti ile siyâsetçilerin görevi olan muhalefetle uğraşma kulvarına hiç girmedi. Ancak insanoğlunun da bir sabrı var tabiî ki…

Ve sonunda, kendisini aylardır suçlayanlara, bugüne kadar alışık olmadığımız sert bir ses tonu ve yüzüne yansıyan sıkkınlığı ile cevap verdi Çarşamba günü!

Toplumun bir kesiminde anlaşılamamanın ya da yanlış anlaşılmanın verdiği rahatsızlık vardı belki de bu tavrının arkasında. Ama tüm kırgınlığına rağmen, kalitesini bozmadan ve ders verir bir edâyla cevap verdi muhalif kanadın iddialarına…

Bu dersten biz de üzerimize düşeni aldık. Ekranlardan dilimize dolanan “vaka sayısı” terimini 29 Temmuz’dan beri yanlış kullandığımızı, aslının “hasta sayısı” olması gerektiğini meselâ…

Sadece işini yapmaya çalışan bir bakanı siyâsetin içine çekmeye çalışanlar, kendisini cevap vermek zorunda bıraktıkları için kısmen mutlu olmuşlardır belki ama ben Bakan Koca’nın bu tuzağa düşeceğine şimdilik ihtimâl vermiyorum.