Arşiv

Kültür Ajanda, yazarına, daha doğrusu ailesine sahip çıkan bir kurumdur. Amaç sadece yazılı bir eser meydana getirmek değil, bugünü yarına en doğru ve en güzel şekilde taşımak, topluma saygı ve sevgi içerisinde bilgi ve birikimlerini aktarmaktır. Bunu yaparken tüm ekip, bir aile özverisi içinde hareket eder.

DÜNDEN yarına bir kültür köprüsü, bir kültür arşivi… Arşivin adı, “Kültür Ajanda”...

Yayın ekibinden yazım ekibine, kapağından kâğıt kalitesine dergicilikte hassas bir çizgi çizen Kültür Ajanda Ailesi içinde yer almak bana kendimi özel hissettiriyor.

Yayın hayatına başladığı günden beri hedefinde ve hayâlinde tek bir şey vardı; vatanına, kültürüne, özüne sahip çıkmak, gündemin ve tarihin nabzını değerli kalemler ve farklı bakış açıları ile geleceğe taşımak.

Kültür Ajanda her zaman bir dergiden çok fazlasıydı. Yazarı olarak içinde yer aldığım ve her ay sabırsızlıkla elime geçmesini beklediğim bir kitap ve bu kitap, kütüphanemin en özel kısmını oluşturuyor. Gelecek zamanlara bir kültür arşivi olan dergi, aynı zamanda bir azim hikâyesi. Her ay bir kültür hazinesi oluşturup yayına hazırlamak, basımını ve sonrasında dağıtımını sağlamak o kadar kolay olmasa gerek. Sabırla, kimi zaman fedakârlıkla o ay için belirlenmiş konu hakkında yazı yazılıp iletilmeye çalışılır. Sonrasında işler biraz daha zorlaşır. Yazıların editörlük çalışmaları, dergi yapısına göre yerleştirilmesi, yazılara uygun resimlerin seçimi, matbaaya hazırlanması kısa bir zaman aralığı içinde yetiştirilmeye çalışılır.

Dağıtım işlerinin ardından diğer ayın dergi çalışmaları başlar. Vatana hizmet her türlü meşguliyet ve yorgunluğun üstünde olduğu için burada çekilen çile yoktur, duyulan gurur vardır.

Bu açılardan bu ayın konusu olarak Kültür Ajanda’nın seçilmesine çok sevindim. Gerek Kültür Ajanda Ailesinin, gerekse de okurun dergi konusunda farkındalığı artacak ve ben de diğer yazarlar sayesinde dergimi farklı açılardan tanımış olacağım.

İnsan bazen yüzünü kendine çevirmeli. Eser önemlidir tabiî ama eseri ortaya çıkaran emeğin de arada konuşulması gerek. Soframıza gelen ve yarım saatte tükettiğimiz o meyvenin ve sebzenin ardında günlere, hatta aylara bölünen bir emek olduğunu, hiçbir şeyin o kadar kolay meydana gelmediğini düşünmeli insan.

“Emek” dört harfli bir kelime ama içinde nice insanın teri, toprağın zahmeti, gidilen yol ve ödenen bedeller vardır. İnsana yakışan, emeğe saygı göstermek, onu fark etmek ve şükrünü yaşamaktır. Emek vermek herkese yakışır; insan olmanın sorumluluğu olarak insan, önce kendine emek vermelidir. İnsana, kültüre ve vatanına saygı duyan, gelişmesine katkıda bulunmak isteyen Kültür Ajanda da yoğun ve özverili bir emeğin ürünüdür.

Derginin hazırlanma kısmı hakkında fazla bilgim ve katkım yok, bu konularda bilgi sahibi büyüklerim daha detaylı bilgi vereceklerdir. Ben ayda bir yazı yazmaktan sorumluyum ama ayda bir yazılan yazı da size o kadar basit görünmesin sakın. Üzerine ciddî bir sorumluluk almış olan Kültür Ajanda’nın çizgisine, üslûbuna ve kalitesine yakışır, okura lâyık, gelecek nesillere arşiv niteliği taşıyacak bir yazı oluşturmak özel bir sorumluluk getiriyor. Bazen donanımız yetmiyor ve hatalarıyla, kusurlarıyla bir yazı iletiyorum ama şükür ki bizi her hâlimizle bağrına basan ve eksiklerimizi kapatıp hatalarımızı düzelten, yolumuza devam etmemiz için bize destek olan bir ekip var.

Kültür Ajanda yazarı olmanın sorumluluğunun ağır yönleri olduğu kadar faydalı yanları da var. Kültür Ajanda’da yazmak benim yazı hayatımdaki gelişme dönemimdir. Beni aralarına aldıklarında yazılarım çok da ayaklarının üstünde durabilecek tarzda değillerdi. Ayrıca değineceğim ama yazarına sahip çıkan bir ailede olmak, insanın kalbine ve kalemine gerçekten iyi geliyor. Yazdıkça kendime geldim, yazdıkça yazdım, yazdıkça ve yayınlanmaya devam ettikçe moral ve motivasyonum arttı ve kendime güvenim toparlandı.

Tedavisi olmayan birkaç hastalığım var, bunlardan biri olan Meniere hastalığı nedeniyle çok zor dönemler geçirdim. Gerek fiziksel, gerekse de psikolojik zor süreçlerden çıkmak kolay olmadı. Hastalığımın tam olarak ortadan kalkması mümkün değil ama etkileri ve verdiği hasar, maneviyat, kitap okuma, sanatsal faaliyetler ve çalışma hayatının katkısı ile azaldı. Bu çerçevede Kültür Ajanda Ailesine girmek de maneviyat ve moral olarak bana çok büyük güç verdi. Kültür Ajanda Ailem  beni bu süreçte yalnız bırakmadı. Sadece yazılarıma değil, bana da sahip çıktılar. Yazılarımı da, beni de kabul ettiler, bağırlarına bastılar, aradılar sordular. Editörüm sadece editörlük yapmakla kalmadı, dualarında da bizlere yer açtı. Dergimizin sahibi ile birlikte editörüm çok yoğun olmalarına karşın bizleri hiç ihmâl etmediler. Biz onların dertlerini bilemedik, onların yanında olamadık ama onlar hep bizim yanımızda oldular birlikte olduğumuz bu süreç içerisinde. Aile olmak böyle bir şeydi ve ne güzeldi. Sadece dergide değil, dualarda buluşmak işte böyle bir şeydi!

Dergimin bana yaşattığı diğer bir sevinç ve gurur ise bazı yazılarımın ardından gelen eleştiri ve yorumlar. Evet, eleştirilere de çok seviniyorum; çünkü yazım okunmuş, değerlendirilmiş ve görüş olarak dönüş yapılmakta. Daha ne ister insan?

Bazı yazılarım içinse takdir ve tebrikler geliyor ki bu tebrik sahibi insanlardan bazıları daha önce iletişim kurmadığım çok değerli kişiler olabiliyor. Verilen emeğin, yayınlanan yazının takdir görmesi, okuyanların bunu çevrelerine tavsiye ederek okur çevresinin genişlemesine sebep olması harika bir duygu. Az da olsa bazı okurlarımız ise yaşam yolculuklarında onlara farklı bir bakış açısı kazandırdığımız ve onlara ilham olduğumuz için ve aslında hissettikleri ama bir türlü tarif edemedikleri, dile getiremedikleri his ve düşüncelere tercüman olduğumuz için bize teşekkür ediyor ve “Ne olur, yazmaya devam edin!” diyorlar. Bu şekilde bir yandan Kültür Ajanda vizyonuna yakışır ilerleyiş sergilediğimiz için sevinirken, devam etmemiz için ihtiyacımız olan gerekli motivasyonu almış ve sorumluluğumuza daha da sahip çıkmış oluyoruz.


Kültür Ajanda bir ailedir!

Kültür Ajanda Ailesinin her bir ferdinin Kültür Ajanda ile tanışma hikâyesi farklı ve güzeldir, eminim. Ben de bu aile ile tanışmama vesile olan olaydan kısaca bahsetmek isterim…

Bir yazarlık atölyesinden arkadaşım Funda Gökçen, Kültür Ajanda’da her ay birbirinden değerli sanatçıyı ve bu sanatçılara ait güzel çalışmaları “Marifet Çeşmesi” bölümünde konuk ediyordu. 2016 yılı idi ve benim origami çalışmalarım üzerine sohbet ediyorduk. Funda Hanım origami konusunu dergideki köşesinde işleyebileceğini söylediğinde heyecanlanmıştım. Daha sonra bir tarihte anlaştık ve Funda Hanım ile eşini evimizde ağırladık. Güzel bir söyleşi oldu, fotoğraflar çekildi ve dergide bu güzel röportaj yayınlandı.

Çok mutlu olmuştum. Origami ile kendimce ilgileniyordum ama Funda Hanım ve Kültür Ajanda sayesinde sanatçılığa adım atmış oluyordum. Kültür Ajanda ile harika bir başlangıç yapmıştık. Derginin içeriği ve kalitesi beni etkilemişti ve aklıma düşenin uygulamaya düşüp düşmeyeceğini merak edip Funda Hanım’a konuyu açtım. “Deneme türünde yazdıklarımı dergiye göndersem yayınlarlar mı acaba?” diye sordum. Funda Hanım vesile oldu ve iletişim kurdum. Daha sonra ilk yazımı ilettim ve yazım kabul edildi.

Artık bir dergide yazar olmuştum. Kültür Ajanda beni ailesine kabul etmişti. Yaklaşık dört senedir bu güzel aile içinde yazı hayatıma ve yazarlık hayatıma devam ediyorum. Arkamda, dünümde bıraktığım en güzel izlerden birisi oldu Kültür Ajanda yolculuğum. Geleceğe köprü bu güzel dergi içinde yer almak, bu gemide bir yolcu olmak çok özel bir his. Bazen bu sorumluluk ağır geliyor ve “Kaçsam bu gemiden, kaybolsam aniden” diyorum, sonuçta birçok rahatsızlığım var ve ayrılmak için yeterli bahanem de mevcut. Hem diğer yazarlar kadar katkım da yok. Lâkin bu ayrılış en kolay yol olacaktır. Kaçmak kolaydır; kalmak, mücadele etmek ve her ne olursa olsun yoluna devam etmek zordur. Şimdi soru şu: Kendime kolay yolu mu, zor yolu mu, kaçmayı mı, mücadeleyi mi, kendimde kaybolmayı mı, yoksa hizmet etme fırsatını mı yakıştırıyorum?

Muhakkak ki dergi ailesinin her birinin kendi hayat yolculuğu içerisinde çeşitli sıkıntıları olmakta. Hastalıklar, yakınların vefatı, maddî sıkıntılar ve bilinen bilinmeyen içsel veya ailevî nedenler gibi birçok zorlukla karşılaşılsa da vazife şuuru ve aile olmanın sorumluluğu, yokuşları tırmanmak için güç veriyor. “Bu da geçer Ya Hû!” deyip yolumuza devam ediyoruz inşallah.

Kültür Ajanda, yazarına, daha doğrusu ailesine sahip çıkan bir kurumdur. Amaç sadece yazılı bir eser meydana getirmek değil, bugünü yarına en doğru ve en güzel şekilde taşımak, topluma saygı ve sevgi içerisinde bilgi ve birikimlerini aktarmaktır. Bunu yaparken tüm ekip, bir aile özverisi içinde hareket eder. Aile sadece derginin içinde değil, aile olmanın gereği olarak mutluluğu, fikri ve hüznü paylaşmak adına kimi zaman bir mekânda, kimi zaman sosyal mecrada bir araya gelir. Bu çok özel bir şeydir ve önce görev, sonra sevgi paylaşımı yapılır.

Kültür Ajanda Ailesi her şart ve ortamda üstüne düşeni yapmaya hazırdır ve yazılarıyla da yapmaktadır. Dergimin hedefi tüm insanımıza ulaşmanın yanında vatana hizmette ön saflarda yer almaktır. Üzüldüğümüz konu, dış güçlere destek veren içerideki hainlerin varlığıdır. Biz her halükârda bize yeteriz ve tüm dünya ile de baş edebiliriz. Yeter ki bizi içimizden çürütmesinler.

Bir yandan dijital çağın esareti, diğer yandan toplumun rehaveti ve yeterli donanıma sahip olmadan büyüyerek bir yerlere gelen nesiller bir ülkenin geleceği için endişe veren durumlardır ve Kültür Ajanda, bu noktada küçüğünden büyüğüne toplumun nabzını tutarak kültürümüzün, özümüzün, şuurumuzun canlı kalmasına vesile olacak çalışmalar ile sahada görevinin başındadır. Mücadelesini topluma yansıtırken gelecek nesillere uzanan bir kültür köprüsü ve bir kültür arşivi olmanın sorumluluğu ve gururu ile yoluna azimle devam etmektedir.

Azim, sebat, gayret bizden, destek ise önce Rabbimden, sonra siz sevgili okurlardandır. Siz okurlarımızdan dileğimiz, okuduklarınızı paylaşmanız, dergimizi tavsiye etmeniz ve millî şuuru bizimle beraber canlı tutmaya ve güçlendirmeye çalışmanızdır. Okurun varlığı her şeydir, iyi ki varsınız!

Son olarak, dergimizin imtiyaz sahibinden başlayarak tüm ekibe ve tüm yazarlara teşekkür etmek istiyorum bu güzel oluşumu milletimize kazandırdığınız ve devam etmesi için üstün bir gayret sergiledikleri için.

En büyük hayâllerimden biri, yazarı olduğum kitabıma kavuşmak ve ona sıkı sıkı sarılmaktı. Bu hayâlime elbet bir gün kavuşacağım, ama hani derler ya, “Rabbinden ne istediğine dikkat et”. Şimdi kütüphaneme bakıyorum da, kapağında birçok harika isimle birlikte ismimin yer aldığı bir dergi var. Bu dergilerin her biri, hayâlimin gerçekleşen bir yüzü. Onlara baktıkça içimde çiçekler açıyor, kalbimde bir çocuk neşe ile koşturuyor.

Kültür Ajanda Ailesine, bana yaşattığı bu sevinç ve gurur için ne kadar teşekkür etsem azdır.

Rabbim gayretlerinizi mükâfatlandırsın inşallah!

İyi ki varsın Kültür Ajanda!