Arasız firesiz 200 sayı!

Türkiye Yüzyılı’nın eşiğinde, Türkiye Yüzyılı’nın şafağında, Türkiye Yüzyılı’nın kanunlu ve kemanlı taksiminde kalemimizle, kâğıdımızla, fikrimizle, projemizle, ekibimizle, yazarlarımızla ama ille de okurlarımızla nice dalyalara erişmek dileğiyle…

“ASRIN Felâketi” diye tanımlanan Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat Depremlerinin henüz yaşandığı günlerde, bir yakınınızı aradığınızda hüzünle dolu şu cümleyle karşılaşmışsınızdır sürekli: “Memleket gibiyiz be!”

Ama zaten bu memleketin insanı yani bu memleketten başka memleketi olamayacak insan hep böyleydi. 20 yıldır, 40 yıldır, 70 yıldır, 100 yıldır… Bin yıldır… İnsan memleketini neden sever? Evet, belediye başkanı böyle soruyor ve şöyle cevaplıyordu: “Başka çaresi yoktur da ondan!”

Bizim başka çaremiz yok. Biz felâketlerde de, işgal girişimlerine karşı da, bu ülkenin iktisadına operasyon çekenlerin eylemlerinin üzerine de, salgınlarda da, seçimlerde de, referandumlarda da, millî maçların sonlarında da memleket gibiydik. Zira memleket bizdik. Belki de memleket bizim gibiydi, biz bilemedik.

2006 yılından bugüne yayın hayatını sürdürüyor Haber Ajanda. Siz de o günlerden bugünlere şahitlik ediyorsunuz bu serüvene. Bilmiyorum, düşündünüz mü, bu derginin ismi neden “Haber Ajanda”?

Ajanda, takvime göre plân ve programın uygulanmasına yardımcı olan bir defter. Size sizin programınızı haber veren bir defter. Bu anlamda “haber vermek” eyleminden yola çıkarak haber toplayan birim ve kuruluşlara da kendisinden ileri gelen isimler yükler.

Ajandanın takvimle akrabalığı vardır. Yabancılar takvime “calendar” diyorlar. Doğrusu takvim, çok da kalender bir arkadaş değil. Geçtikçe geçiyor. Ajanda ise geçmişi hatırlatıyor, geleceğe hazırlıyor.

Haber Ajanda, 16 yıllık yayıncılık macerasında hep geçmişi hatırlattı ve geleceğe hazırladı. Tıpkı memleket gibi kırılmalar yaşadı. Tıpkı memleket gibi aksiyonlar aldı. Tıpkı memleket gibi açılımlar yaptı. Tıpkı memleket gibi atılımlara girişti. Türkiye’nin vesayet anlayışlarına karşı mücadelesinde strateji ve taktik geliştirdi Haber Ajanda. Sonra iki ayrı paralel devlet yapılanmasının deşifre edilişine katkı sağladı. Sonra memleketin doğrudan hedef alındığı alçaklıkların ortasında varlığıyla belge oldu, bilgi oldu.

Haber Ajanda hep memleket gibiydi. Memleket de Haber Ajanda gibi… Atalet yüklü yüzlere, kibir dolu sözlere, Devlet’in ve milletin ensesine bakarken fıldır fıldır dönen gözlere şahit oldu. Ama hep yutkundu. Hani yazarlarımızdan merhum Abdurrahim Karakoç Ağabeyin “İsyanlı Sükût” adlı şiiri var ya, onda portre edilen adam gibi: Gitmişti makama arz-ı hâl için/ ‘Bey’ dedi, yutkundu, eğdi başını./ Bir azar yedi ki oldu o biçim,/ ‘Şey’ dedi, yutkundu, eğdi başını.// Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,/ Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı.// (…) Bir baktı konağa alttan yukarı,/ ‘Vay’ dedi, yutkundu, eğdi başını./ Yürüdü, kör topal çıktı şehirden./ Ağzına küfürler doldu zehirden./ Salladı dilini, vazgeçti birden;/ ‘Oyyy’ dedi, yutkundu, eğdi başını.” 

Devletin varlığı ve bekâsı, milletin birliği ve bütünlüğünden evvel dert tanımayan, Din-i Mübîn-i İslâm’ın sancağını elden bırakmaksızın her konuya hakkı ve sabrı tavsiye ederek bakan Haber Ajanda, fitneyi cinayetten vahşi gördüğü için sinesine bastırdı çoğu zaman o gördüklerini. Zira ülke sürekli bir gerilimin içindeydi ve milletimiz artık çok yorulmuştu. Ve nihayet, ne tevafuktur ki, bütün dünya için bir kader geçidi olan Türkiye’deki 2023 Seçiminin hemen ardından 200’üncü sayısına erişirken, yine memleketle aynı kaderde buluştu ve ferahladı. Evet, zira Haber Ajanda’nın memleketten ayrı işleyen bir ajandası olmadı.

Henüz hiçbir medya organında konuşulmamışken paralel yapılanmaları işaret ederek Devlet’in tekliğini haykıran, henüz hiçbir kanal yahut dergide işlenmemişken hükümet etme modelini tartışmaktan çekinmeyen, herkesin bir yakınlığı nedeniyle çekindiği sırada paralel bütün oluşumlardan berî kalıp tavrını net şekilde ortaya koyan bir Haber Ajanda’sı var Türkiye’nin. Ve hamd ü senalar eşliğinde demeliyiz ki, ikinci dalyasını yaptı.

Türkiye Yüzyılı’nın eşiğinde, Türkiye Yüzyılı’nın şafağında, Türkiye Yüzyılı’nın kanunlu ve kemanlı taksiminde kalemimizle, kâğıdımızla, fikrimizle, projemizle, ekibimizle, yazarlarımızla ama ille de okurlarımızla nice dalyalara erişmek dileğiyle…

Niyet ettik Hakk Teâlâ’nın rıza-i şerifi için yalnız hakkı ve sabrı tavsiyeye devam etmeye!