
ANTALYA ne güzel şehir!
Milât’tan öncesine dayanan tarihi, üzerinde yaşayan çeşitli uygarlıkların
bıraktığı ve günümüze gelen önemli eserleri, denizi, denizle kol kola girmiş
karası, bitkileri ile Antalya, dünya çapında eşsiz bir şehir ve ülkemiz için
eşsiz bir sermaye!
Lâkin
yabancıların istifade ettiği ve talan ettiği şehir Antalya. Kendi kültürümüzün
yavaş yavaş yok edildiği şehir… Sadece yabancılar mı? Şâhit olduğum ve gözlerime
inanamadığım bir talan hikâyesini paylaşacağım.
Hem
üniversitede okuyan oğlumu ziyaret, hem güzel bir tatil yapmak gayesi ile
Antalya’ya gittim, pek çok yeri gezdik. 2016’da Cumhurbaşkanımız tarafından
açılan uluslararası fuar ve çok çeşitli kültürel etkinliğin yapıldığı Antalya
Expo yerleşkesini de gezmeye gittim, fakat gözlerime inanamadım. Oradaki
personele bir iki soru sordum, sordukça olay derinleşti. Bu, kelimenin tam
mânâsı ile talandı! Devlet adını kullanarak bazı kendini bilmez gözü
dönmüşlerin devlet malını nasıl da talan ettiğinin hikâyesi idi duyduklarım…
“Devlet
malı” demek, tüyü bitmemiş yetimin hakkı demek. Nisâ Sûresi 10’uncu âyette, “Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler,
şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar alevlenmiş ateşe
gireceklerdir” buyurulur. Kul hakkı, insanı dünyada da, âhirette de rezil eder.
Ne Hükûmet, ne de sıradan bir vatandaşın kabullenebileceği bir olaylar zincirine şâhit oldum. Bana bunları anlatan personeli ne önceden tanırım, ne de bilirim. Orada anlatılanlar ve akabinde bana gönderilen bilgileri olduğu gibi sizlerle paylaşıyorum.
Expo
2016 Antalya, bunun için mi yapıldı?
“23
Nisan 2016 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle kapılarını
ziyaretçilerine açan Türkiye’nin ilk dünya fuarı, ‘Expo 2016 Antalya’ başlığı
ve ‘Gelecek nesiller için yeşil bir dünya’ felsefesiyle kuruldu. Bu fuarın ana
teması, ‘Çiçek ve Çocuk’ olarak belirlenmişti. ‘Geleceği yeşertmek’ sloganıyla
tasarımı yapılan fuarın alt başlıklarında tarih, biyo-çeşitlilik,
sürdürülebilirlik ve yeşil şehirler konseptleri yer almakta idi. Bin 121
dekarlık alanı kaplamaktadır. 2016 yılında, dönemin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Sayın Faruk Çelik, ‘Expo 2016 Antalya’nın toplam mâliyeti, 1 milyar 720 milyon
liradır’ şeklinde bir açıklama yapmıştı.
Expo
Antalya’nın 30 Ekim 2016 tarihinde bittikten günümüze kadarki mevcût hâlini
inceleyecek olursak, bu içler acısı hâli kabullenmek çok zor geliyor bizlere. Peki,
Expo Antalya fuar alanı neden bu hâle geldi?
Devletin
kurumlarının içine kendi adamlarını yerleştirerek kendi düzenlerini kurma
çarkı, burada da aktif rol aldı. Kendi kadrolarını oluşturabilmek uğruna siyâsî
kimliklerin isimlerini ve mâkâmlarını kullanarak kendilerine yer açan birtakım
kişiler, 6 aylık Expo’da ana giriş kapısında çalışan personele damacanayla su
taşırken, Expo Antalya bittiğinde, kendi deyimleriyle ‘babalarının yardımıyla’
altı basamak yükselerek ‘alan koordinatörü’ koltuğuna oturdular.
Kendi yerini sağlama almak ve farklı sebeplerden işten çıkartılmış kişileri kadroya sokabilmek için Bakanlığın gönderdiği genel sekreterin kilitli odasını anahtar uydurup açarak, Devletin resmî evraklarını değiştirmek sûretiyle kendi arkadaşlarını işe yerleştirdiler. Devamında, Expo Botanik Bahçesi’nin peyzaj sorumlusu olarak bir su ürünleri mezunu getirildi. Evet, yanlış okumadınız, botanik bilimleri bitirmiş insanlar, ziraat mühendisleri, peyzaj mimarları işten çıkartıldı ve bahçe sorumlusu olarak bir su ürünleri mezunu atandı. Hem de güvenlik ve karşılama elemanı olarak çalışan ziraat mühendisleri dahi varken…
Ölüme terk edilmiş canlı bitkilerin bir kısmı kurtarılabildi. Ancak yine teknik servis yöneticisinin talimatıyla otomatik sulama sistemi olan mozaik bitki heykellerinin sulama mekanizması kapattırıldı. Bu yüzden bitkiler kurudu ve yeniden canlandırılması için devletten 12 milyon dolar talep edildi!
Teknik
servis konusu ise hâlen taşeron şirketlere veriliyor. Bunun sebebi, gider
göstermek üzere faturalandırabilmek. Konuyla ilgili personel de taşeron
üzerinden çalıştırılıyor. Böylece işten çıkartılmaları çok daha kolay! Teknik
servis başına getirilen yönetici ise, Expo döneminde alanda taşeron
şirketlerden iş bitimi teslimatlarını onaylayıp teslim alan kişi…
Bir
de şu bilgi önemli: Teknik servis yöneticisi, Expo Yağmur Ormanları Serası’nın
kapılarına kilit yapıp kirletmiş. Bundan aylar sonra alanı gezmeye gelen daire başkanının
bu durum ilgisini çekmiş. Kilitli kapının anahtarı bulunamadığı için, kilidi
kırmak sûretiyle içeri girilmiş. Ölüme terk edilmiş canlı bitkilerin bir kısmı
kurtarılabildi. Ancak yine teknik servis yöneticisinin talimatıyla otomatik
sulama sistemi olan mozaik bitki heykellerinin sulama mekanizması kapattırıldı.
Bu yüzden bitkiler kurudu ve yeniden canlandırılması için devletten 12 milyon
dolar talep edildi!
Expo
öncesi, marketler zincirinde stant görevlisi olarak çalışan ve burada ise
yönetici yapılan bu kişi, şimdi Antalya’nın en gözde semtlerinde ev ve lüks
araba alıp satan bir iş adamı(!)…
Bir başka skandalsa şöyle: Yine teknik yöneticimizin talimatıyla Expo Değirmeni’nin etrafındaki aydınlatma ışıkları sökülüp yolun kenarına koyuldu. Expo’da ulaşım sorumlusu olarak çalışan yönetici, bu sökülen aydınlatma sistemlerini ve daha birçok farklı malzemeyi aracına koyarak yaşadığı siteye götürdü. Kaldığı sitede üç daire sahibi olan ulaşım sorumlumuz, getirilen malzemelere karşı olan komşularını polisi arayarak şikâyet etti. Polis, yaptığı incelemede tespit edebildiği kadarıyla Expo’dan çıkartılmış bu malzemeleri tekrar Expo’ya üç traktöre yükleyerek geri götürdü. Peki, bu kadar malzeme dışarı nasıl çıkartılmıştı?
Skandalların fuar
alanı veya ‘skandallar fuarı’
Kongre
Merkezi’nde yapılan TKDK toplantısı sonrasında gelen katılımcılara dağıtılmak
üzere kilitli odada muhafaza edilen ve dağıtılması gereken malzeme, bir gece
önce kilitli kapıya anahtar uydurularak açılıp yağmalandı. Yağmayı yapan ekip,
güvenlik yöneticisine sus payı verdi ama mevzu kapatılamayacak bir hâl alınca, ‘Tek
sorumlu güvenlik yöneticisidir’ denilerek görevine son verildi. Yerine ise ortaokul
mezunu, hayatında ilk defa güvenlik biriminde çalışan biri yönetici yapıldı. Yağmayı
yapan diğer kişilerse vardiya âmirleri oldular. Böylece alana yöneticiler kendi
özel araçlarıyla ve aranmadan giriş-çıkış yapmaya başladılar. Yeni güvenlik
yöneticisi, kamera odasına kendi eşini yerleştirdi. Böylece kamera odasındaki
diğer personal Expo yerleşkesinden çıkartılan malzemelerin görüntüsünü alamadı.
Bilgi işlem kısmına da yine kendi adamlarını yerleştirmişlerdi. Kameralardaki
görüntüleri silmesi ya da dışarı malzeme çıkartılacağı zaman 846 kameradan
oluşan sistemden gerekli kameraları kapatarak geçiş koridoru oluşturdular.
Expo’da
çalışmadığı hâlde çalışıyor görünüp hâlen maaş alarak kadroya geçenler, normal
personelden bir buçuk kat maaş bağlanan kişiler, hak etmediği hâlde ve yöneticilerle
gönül ilişkisi olduğu için kadroda kalan ve hattâ sadece 45 başarı puanıyla
yönetici olan kızlar; CHP’li belediye başkanlarına ücretsiz yer tahsis edilip
düğünlerinin bu alanlarda yapılması, alkollü Expo Kulesi partileri ve partilerde
alkolün etkisiyle çıkan yaralamalı kavga ve de uyuşturucu komasına giren kızların
ailelerinin susturulması hâdiseleriyle patlak veren birçok skandal…
Alanda meydana gelen birçok olay hasıraltı edilmekte. Çünkü birtakım olaylara karışan personeli kendi işlerinde kullanmaları münasebetiyle bu personele her türlü ayrıcalık sağlanıyor. İş-Kur’un gönderdiği, bahçe kısmı veya peyzajda çalışan genç kızlara bahçe personelinden birilerinin cinsel saldırılarının üzerleri ise kapatıldı. Tecavüzcü personel, saldırdığı kızın ailesini tehdit etti ve bu sebeple kızın ailesi, kızlarını da alarak başka bir şehre gitmek zorunda kaldı.
İş-Kur’un gönderdiği, bahçe kısmı veya peyzajda çalışan genç kızlara bahçe personelinden birilerinin cinsel saldırılarının üzerleri ise kapatıldı.
Çaldıkları
pahaca kıymetli bitkileri alan dışında, Tehneli Köprüsü’nün altında başka peyzaj
şirketlerinin çalışanlarına teslim ediyorlardı. Bu durumu kamera odasında
çalışan personelimiz yakalayınca, olayın örtbas edileceğini düşünerek müdahale
etmesi için polis çağırdı. Ancak yine bu mevzu da diğerleri gibi kapatıldı ve
üzerine de kamera odası çalışanları değiştirildi, kendi adamları yerleştirildi.
İçlerinde bilgisayar kullanmasını bilmeyen personel var. Polise olayı ihbar
eden personelse tıpkı diğer (bunlara biat etmeyen) personele yapıldığı gibi
sürekli mobbinge uğradı. Bu durum hâlen devam ediyor.
Kâğıt üzerinde satın alınmış ama depolarda olmayan 600 milyon liralık kayıp ampulse cabası… Alandaki her lâmbaya bir yedek (Philips marka) ampul alınmışsa da, fatura olarak var olan mevcût, depoda ise bulunmamaktadır. İş bitimlerinde taşeron şirketlere ödenmiş milyonlarca liralık şişirme iş bitimi sonrası ilâve faturalar da ayrı birer skandal!
Değerinin
onlarca katıyla şişirilmiş bina mâliyeti değerleri
Kısaca
araştırılacak olursa, değerinin onlarca misliyle faturalandırılarak yapılmış
binalar, bahçeler, altyapı çalışmaları, ofis malzemeleri gibi, satın alınan her
kalem ürün, misliyle belgeye dökülmüş. Örneğin bir plâstik tükenmez kaleme 65
liralık fatura kesilmiş. Alanda kullanılan ring araçları, Çin’de satış fiyatı 6
bin 400 dolarken (kaldı ki toplu alımlarda indirim yapılacağı ibâresine rağmen)
tanesi 55 bin dolardan fatura ettirilmiş. Yerli firmalardan ikinci el ambulans
elektrikli araçlar alınmış ama sıfır araç faturası kesilmiş.
Antalya’daki
‘Ant Cam’ adlı şirket, Expo Kulesi, Kuzey Ana Giriş Kapısı, Batı Giriş Kapısı ve
Expo Serası’na 48 milyon liralık teklifte bulunmuş ama sadece kuleye kesilen
fatura 97 milyon Türk lirası! Kule inşaatı sırasında yapılan hatâdan ötürü 50
metrede 35 santimetrelik eğilme de cabası! Yani 114 metrelik Expo Kulesi’nde 85
santimetrelik eğilme var.
Yöneticilerin
kullanması için alınan, 2016 yılının en üst model dizüstü 220 bilgisayardansa
sadece 37 tanesi mevcût! Yine en üst model 100’ün üzerinde cep telefonu yok! Alandan
çıkartılan ofis mobilyaları, buzdolapları, su sebilleri, su ısıtıcıları ve televizyonlar
gibi yağmalanan çok sayıda malzeme var. Kongre Merkezi’nde Sayın Cumhurbaşkanımızın
kullanımı için de hazırlanan ve 355 bin liraya mâl olan ofisteki 58 bin lira
değerindeki devâsa halı dahi yağmalandı.
Expo’da
devletimizin ve milletimizin emeğinin, hakkının birileri tarafından nasıl
yağmalandığı daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır…”
Son
söz
Elçiye zevâl olmaz, bana gönderilen yazıda bu satırlara yer verilmişti ama anlatılanlar daha da vahimdi. Olayda geçen isimleri bilmem, tanımam; lâkin gözümle o alanın talan edilmiş hâlini gördüm. Kim yaptı, niçin yaptı, bilemem. Devlet malı yiyen, ancak ateş yemiştir!
Sevgili
Peygamberimiz (sallâllâhu aleyhi ve sellem), vefâtlarından önce mü’minlere son
defa hitap etmiş ve sözü kul hakkına getirerek, “Ey insanlar! Kimin üzerine geçmiş bir hak varsa, onu hemen ödesin, ‘Dünyada
rezil rüsvâ olurum’ diye düşünmesin! İyi biliniz ki, dünya rüsvâlığı âhirettekinin
yanında pek hafiftir” buyurmuştu (İbn-i Esîr, el-Kâmil, II, 319; İbn-i
Sa’d, II, 255).