
EĞİTİM,
özellikle çocukların hayata daha güçlü hazırlanmaları yönünde gündemden düşmeyen
özelliğini koruyor. Eğitim-öğretim sistemlerinde uygulanan gelişimlerde bilindik
klasik yaklaşımların dışına çıkılmaya başlandı. Geniş aile yaşantısından uzak yetişen,
hayatı kitaptan öğrenen yeni anne ve babalarda hata yapmama, mükemmel olma gibi
kaygılarla mükemmel çocuk yetiştirme isteği ve tavırları günden güne
yaygınlaşıyor.
Aile bütünlüğünden
uzaklaşan, sosyal medya ve basının haberlerine bakarak hayatı o mecralardan
gördüğü ile değerlendiren genç anne ve babalar, aman hata yapmayalım!
Hepsi de çocuklarının
kendine güvenli, başarılı, sağlıklı, kendi ayaklarının üzerinde duran bireyler
olmasını amaçlarken, tüm iyi niyetli çabalarına rağmen zaman zaman hayâl
kırıklığı yaşayabiliyor ve nerede yanlış yaptıklarını sorgularken
bulabiliyorlar kendilerini. Bazen de sorgulamak dahi akıllara gelmiyor.
Şu gerçek bilinmeli ki, herkes tarafından
kabul edilen mükemmel anne ve babalık yoktur. Her anne baba, kendi çocuğu için
ideal anne baba olma gayretini göstermelidir. İdeal veya mükemmel ebeveynlik,
doğrudan kitaptan veya akademik çalışmalardan öğrenilmez.
Kitaplar ve makaleler öğrenme
kanallarımızı açmada, farklı bakış açıları kazanmamızda ufuklar açarlar. Tavır,
davranış ve hareketlerimizdeki kontrolsüz olabilecek durumların önüne geçmede,
pedagojik bilgi ve yaklaşımları öğrenmemizde, daha önce yaşanmış olan
tecrübelerin aktarılmasında, çocuğun hangi yaşta nasıl bir gelişim ve değişim
evresi geçirdiğini öğrenerek doğru davranmamız ve benzeri durumlarda rehberlik
ederek çocuklarımızı hayata en iyi şekilde hazırlamamız yönünde katkı sunarlar.
Bizler de öğrenmek, daha çok
bilmek, öğrendikçe bilgimizin azlığını görmek, tecrübe etmek, kullanmak,
yazmak, paylaşmak yolunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yeni nesillerin en iyi
şekilde hayata hazırlanmaları yönünde katkı sunmak için daha çok öğrenmeye,
araştırmaya, aktarmaya, yazmaya devam ediyoruz. Geleceğin nitelikli anne ve
babalarına rehberlik etmek amacıyla eğitim yazıları paylaşıyoruz. Geçen
sayımızda “Çocuklarımıza Başarının
Kapılarını Açmak” alt başlığı ile yayınlanan yazımda
bahsettiğimiz temel öneri ve tavsiyelere devam ediyoruz.
Önerilere devam ediyoruz
Yanlışlarını yüzüne vurmak
yerine yanlışlardan ve hatalardan ders çıkarmalarını sağlayın. Hayata ve
olaylara pozitif bakmak, mutluluğun en önemli faktörlerindendir. Bizler hayata
ve olaylara pozitif düşüncelerle bakar ve yaşarsak, onlar da karamsar bakış
açılarından kurtulacak ve daha mutlu olacaklardır.
Eğer çocuğumuzu
eleştireceksek, onun olumlu bir yönünü gözeterek yapmalıyız bunu. Okul idaresi
ve öğretmenleri ile sık sık görüşerek başarı ve devam durumlarını yakından
izlemeliyiz. Çocuğumuzun iyi notlar almasının yanında zayıf almasının da normal
olduğunu kabul etmeliyiz. Başarılı olabilmesi için ona destek olmalıyız. Çocuğumuz,
bizlere ergenlik psikolojisinden kaynaklanan sebeplerden dolayı olumsuz tavır
ve davranışlar gösterebilir, olumsuz davranışları karşısında esnek olmalıyız.
Olumlu ve sevgiyle yaklaşırsak, onları daha çabuk kazanabiliriz.
Soru sordukları ya da bir
şey danıştıkları zaman, çok acil işlerimiz dahi olsa mutlaka açıklama
yapmalıyız. Ev ortamında veya başkalarının yanında onlara söz hakkı vererek
görüş, düşünce, eleştiri ve önerilerini almalıyız. Evde yaşına uygun
sorumluluklar vererek ona büyüdüğünü ve kendi başına bir şeyler yapabileceğini
hissettirmeliyiz. Arkadaşlarının ve başkalarının yanında aşağılayıcı, onurunu
incitecek söz, davranış ve hareketlerden kaçınmalıyız.
“Yap” ve “Yapma” türünden
emir mahiyetindeki telkin cümlelerini sık sık kullanmaktan kaçınmalıyız. “Ben
her şeyi senin içi yapıyorum”, “Sen olmasaydın şu anda şunu
yapıyordum/yapmıştım” gibi cümleleri mümkünse hiç kullanmamalıyız (nefret
doğurabilir). İllâki bir şekilde söylenmesi gerekiyorsa, direkt olarak değil,
ima yollu söylenmesi daha uygun olacaktır.
Kişisel becerilerini
geliştirebilmeleri yönünde onları teşvik etmeli, takıldıkları noktalarda destek
olmalıyız. Özgüven, kişilik gelişiminde en önemli faktördür; özgüvenlerini
geliştirecek faaliyetlere, seminerlere, kurslara katılmalarını desteklemeli ve
teşvik etmeliyiz.
Hedef belirlemelerini
sağlayın, hedefleri için okumanın önemini vurgulayın ve bu yönde teşvik edin.
Çocuğunuzun sınırlarını iyi gözlemlemeye gayret edin. Kapasitelerinin üzerinde
ve aşırı yük yüklemeyin. Çocuğunuzun yanında mevcut eğitimi sürekli
eleştirmeyin. Çocuklarımız, bizlerin fazla önemsemediği hususlardan dolayı bazı
sorunlar yaşayabilirler; çocuğumuzun hareket, tavır ve davranışlarında küçük de
olsa farklılıklar gözlemlediğimizde ilgilendiğimizi aşırı belli etmeden, olumlu
yaklaşımlarla sorunu öğrenme ve çözümünü bulma yoluna gitmeliyiz.
Çocuğunuzun okul dışındaki
arkadaşlarını kontrol edin; gençler, arkadaşlarının etkisi altında daha rahat
kalmaktadırlar. Uyku, yemek, ders çalışma ve diğer uğraşılara ayırdıkları
zamana dikkat edin ve zamanı verimli kullanması yönünde yardımcı olun. Eğer
çocuklarımızı yaşadıkları sorunlarıyla baş başa bırakır ve ilgimizi sunamazsak,
asla geri dönemeyeceğimiz hataların kapısını açmış oluruz. Çocuk ebeveyniyle ve
çevresiyle iletişim kuramayacağını anlayınca, alkol ve uyuşturucu gibi
bağımlılık yapan zararlı alışkanlıklara yönelebilir.
Çocuklarımızın istediğimiz
başarıyı göstermesi, bizim onlara hazırladığımız ortama bağlıdır. Onların ders
çalıştığı zamanlarda yüksek sesle televizyon izleyerek, radyo dinleyerek veya
konuşarak ilgilerini dağıtmış oluruz. Daha önemlisi, onlara huzurlu, mutlu bir
aile ortamı hazırlamalıyız.
Evdeki huzur, başarının en
önemli etkenidir. “Başarısızlık diye bir şey yoktur, sadece sonuçları vardır; her
sonuç yeni bir şans ve başlangıçtır” gerçeğine inanalım ve gençlerimizi bu
bilinçle yetiştirelim.
Çocuklarımızla birlikte
sağlıklı ve mutlu ortamlarda aydınlık yarınlara doğru el ele...