Anne-baba tavrı çocuğun kişiliğini biçimlendiriyor

Her şeyin aşırısının zarar olduğu gibi çocuk büyütürken yapılan davranışlarda da aşırıya kaçmak, “Mükemmel anne baba olalım” derken abartılı davranmak ebeveyni bir çıkmaza sokacaktır. Mükemmel anne babalık diye bir şey yoktur. Hatalar olacak elbette. Ancak çocuğunuza sevginizi gösterirken boğmayın, kurallarınızı ise abartmayın.

İNSAN yaşamında, doğumla başlayan ve hayatın sonuna kadar etkisini sürdüren ailenin olumlu veya olumsuz tutumları kişinin ruhsal gelişimini ve davranışlarını biçimlendirip yönlendirir.

Onun için anne ve babaların çocuğa karşı tutumları, “davranışları” ve kullandıkları disiplin yöntemleri çok önemlidir. Anne ve babanın kendi aralarındaki iletişimlerinin sağlıklı veya sağlıksızlığı çocuğa yansımakta, kişilik gelişimini etkilemektedir.

Eğitim aldığım bir hocam, “Mutlu evlilik için sağlıklı iki insana ihtiyaç var” demişti. Sağlıklı, mutlu, vatanına milletine faydalı bir birey yetiştirmek için de öncelikle çocuğun doğru ellerde yetişmesi gerekir.

Anne ve baba tutumu hakkında

Çocuğu yetiştirirken anne babanın sergilediği davranışların ve yöntemlerin tümüdür “anne baba tutumu”. Bu tutumların hepsi çocuğun psikolojisi ve kişiliği açısından gelişimi için oldukça önemlidir. Çünkü çocuğun benliği gelişirken aile ile kurduğu ilişki de şimdiki ve ileriki yaşamını etkiliyor. Bu gelişimin sağlıklı bir biçimde olabilmesi için ailelerin tutumunu belirleyen iki önemli unsur vardır: Birincisi koşulsuz sevgi, kabul, ilgi, destek ve yakınlık; ikincisi ise ailenin çocuk için belirlediği sınırlar.

Anne ve babaların çocuk büyütürken sergiledikleri tutumlara sırası ile göz atalım.

Demokratik anne baba tutumu

Demokratik tutumu benimseyen anne ve babaların çocukları ile olan ilişkilerinde sevgi, saygı, güven ve şeffaflık hâkimdir. Çocuğun temel ihtiyacı olan beslenme ve barınma gibi ihtiyaçların karşılanmasının yanında ona gerçek “koşulsuz” sevgi verirler. Çocuklara aile içinde eşit şartlar tanınır. Aile içinde sınırlar ve kurallar hep birlikte belirlenir.

“Sınırlar” denince, çoğu kişinin aklına uzaklaşma, mesafe koyma gibi anlamlar gelebilir. Ancak sağlıklı ailelerin en önemli ortak özelliklerinden biri hem aile üyeleri, hem de diğer kişiler arasında doğru sınırlardır. Sınırlar kendimizi güvende hissetmemizi sağlar. Konulan kuralların mantıklı açıklaması yapılır. Çocuğa yol gösterilir, alacağı kararlar konusunda seçenekler sunulur, problemlere anne baba ile birlikte çözüm arayan çocuğun zamanla becerisi gelişirken, seçimlerinin sonucunu kabullenir. Çocuk nerede neyi yapacağını veya yapmayacağını bilir. Anne ve babanın tutarlı ve kararlı tutumu, çocuğun kendisine ve çevresindekilere güven duygusunu geliştirir. Aile çocuğa karşı davranışlarında çocuğun yaşını ve gelişimini göz önünde bulundurmalıdır. Başarısızlıklar vurgulanmak yerine başarılar ödüllendirilebilir. Davranışına övgü yapılır.

Demokratik tutumu benimseyen bir aile içinde yetişen çocuk rahat, bağımsız, kendini ifade edebilen, temel güven duyguları gelişmiş, fikirlerini serbestçe söyleyebilen, girişimci, sınırlarını bilen, sorumluluk alabilen, üreten, kendisine ve çevresine karşı saygılı birey olarak yetişir. Kabul gören çocuk genellikle sosyalleşmiş, iş birliğine hazır, arkadaş canlısı, duygusal ve sosyal açıdan dengeli ve mutlu bireydir. Burada aile, aslında çocuğun “duygusal zekâsına” yatırım yapmış oluyor. Duygusal zekâsı gelişmiş çocuk, mutlu ve başarılı çocuktur.

Aşırı hoşgörülü anne baba tutumu

Ailenin hâkimi çocuktur burada. Aşırı hoşgörülü anne ve baba, çocuğun hiçbir davranışına sınırlama getirmeyen, hatalı davranışlarını bile büyük bir hoşgörü ile karşılayan tavırla çocuğa sınırsız hak ve özgürlük tanımaktadır. Bu davranış sonucunda çocuk, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilmez. Anne ve baba çocuğun her istediğini yapmak için büyük çaba harcar. Aile, çocuk merkezlidir burada. Çocuk anne ile babayı yönetir. Çocuğun her isteği adeta bir emir gibi yerine getirilir. Bu tutum orta yaş üzerinde çocuk sahibi olmuş kişilerde daha çok görülür.

Aşırı hoşgörülü ailede yetişen çocuğun kural tanımayan, bencil, sabırsız, her istediğinin anında gerçekleşmesine alışan, doyumsuz kişilik yapısına sahip olduğu görülmektedir. Dürtülerini denetleme yeteneği gelişemez. Doyumsuzlukları ileride zararlı alışkanlıklar edinmesine neden olabilir. Aile içinde kuralsız yetişen bu çocukların ilerideki yaşamlarında, özellikle okul hayatlarında kurallarla karşılaşınca okula ve arkadaş çevresine uyum sağlamakta zorlandıkları gözlemlenmiştir.

Sosyal ortama girdiğinde ve her istediğinin olmadığını gördüğünde hayâl kırıklığına uğrayacak, şaşıracak ve bunun sonucunda sinirlenecektir.

Aşırı koruyucu anne baba tutumu

Aşırı koruyucu ve müdahaleci tutumu benimseyen ebeveyn, çocuğuna sürekli müdahale eder. “Sen yapamazsın, sen beceremezsin” gibi cümlelerle çocuğun her adımına bir müdahale vardır. Onun yapabileceği basit işleri bile anne ve baba yapar. Çocuğun her zaman kontrol altında tutulduğu, her an zarar gelebileceği endişesiyle aşırı ilgi ve alâka gösterilen aile tutumudur. Bu düşüncede olan anne ve baba, çocuğu sokağa oyun oynamak için bile bırakmaz.

Bir yolculuk esnasında karşılaştığım öğretmen bir anne, üniversitede öğrenim gören oğlunun yanına ziyaret için geldiğini söyleyerek oğlunun okul haricinde hiç dışarı çıkmadığından şikâyet ediyor, bir taraftan da gururlanarak, “Ben onu büyütürken sokağa bile bırakmadım, hep evin içinde büyüdü, hiç arkadaşı olmadı” diyordu. Ama sonuçtan da şikâyetçi ve hatasının farkında bile değil. Bu şekilde büyüyen çocuk, sürekli korunmaya muhtaçmış gibi düşünür ve davranır. Savunmasız ve korkak olur. Çocuklarını kendine bağımlı olarak yetiştiren anne babalar, çocuk kendi tercihini yapmak istediğinde (örneğin meslek, okul, evlilik gibi) “Biz senin için şöyle şöyle fedakârlıkta bulunduk” diyerek çocuğun bireyselleşmesinin önüne geçip çocuğu sadece suçlu hissettirirler.

Aşırı koruma ve müdahale etme davranışı bebeklikten ileri yaşlara kadar devam edebilir. Bu şekilde yetiştirilen çocuklar devamlı olarak bir yetişkinin koruma ve kollamasına ihtiyaç duyan, özgüveni düşük, sorumluluk almaktan çekinen, girişimci olamayan bir yapı sergilerler.

Aşırı baskıcı-otoriter anne baba tutumu

Otoriter anne baba tutumunda çocuğa aşırı baskı ve disiplin uygulanır. Çocuğun kişilik yapısı, ilgi ve ihtiyaçları dikkate alınmadan uyulması zor kurallar konur ve çocuktan bu kurallara uyması beklenir.

Baskıcı ve otoriter anne baba tutumu ile büyütülen çocukların kişilik özelliklerine bakıldığı zaman özgüveni zayıf, ürkek, çekingen, her işte dikkatli olmasına rağmen yine de kendinden emin olamayan bireyler oldukları görülmektedir. Aynı zamanda başkalarının etkisi altında çabuk kalabilir ve kendi isteklerini dile getiremezler. Bunun yanı sıra kendilerinden daha zayıf kişilere karşı saldırgan davranışlar gösterebilirler.

Tutarsız anne baba tutumu

Aşırı hoşgörülü olmak ile otoriter ve disiplinli tutum arasında gidip gelen aile tutumudur. Bu tip ailelerde genellikle kurallar yoktur. Sorunlara anlık çözümler sunarlar ama elle tutulur bir sonuç yoktur. Şimdi “Tamam” dedikleri bir şeye yarım saat sonra fikir değiştirebilirler. Bu da çocukta kafa karışıklığına sebebiyet verir. Anne babanın birbirlerini çocuğun önünde eleştirmeleri, küçük düşürmeleri, biri çocuğu azarlarken diğerinin hemen müdahale ederek çocuğu korumaya çalışması, çocuğa zarar verici davranışlar arasındadır. Böyle bir durum çocuğun neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ayırt edememesine, şımarık davranmasına, kural tanımazlık ve anne babaya saygı duymama gibi sorunların oluşmasına yol açar.

Sonuç

Anne baba olmak, hayatımızın en önemli ve zor sınavlarından biri olsa gerek. Her şeyin aşırısının zarar olduğu gibi çocuk büyütürken yapılan davranışlarda da aşırıya kaçmak, “Mükemmel anne baba olalım” derken abartılı davranmak ebeveyni bir çıkmaza sokacaktır.  Mükemmel anne babalık diye bir şey yoktur. Hatalar olacak elbette. Ancak çocuğunuza sevginizi gösterirken boğmayın, kurallarınızı ise abartmayın.

Çocuğunuzun sizden istediği şey pahalı hediyeler değil, onunla birlikte geçireceğiniz vakit, yaşına uygun oyunlar oynamanızdır. Bir şey anlattığında yargılamadan dinlemek ve uygulanması kolay isteklerine cevap vermekse ayrıca mühimdir.

Sağlıcakla kalın…