YAPILAN işlerin,
faaliyetlerin, yatırımların ve kalkınmanın ancak anlamlı olması durumunda bir
ifadesi vardır. Yapılan yatırım ve işlerin toplumun geneline hitap etmesi bir
kabul olsa da anlamlı olmasının bir karşılığının olması gerekir. Yapılanların
anlam değerinin olması, işin gerçek karşılık ve etkinliğini gösterir.
Gözle
görülen maddî eşyaların ve niceliklerin ölçüm hassaslığı, kullanılan ölçü
aletinin kapasitesiyle sınırlıdır. Bir cihazın ölçüm hassasiyeti ne kadar
artarsa kıymeti ve fiyatı da o derece artar. Buradaki cihaz veya ölçüm aletinin
ölçüm hassasiyetinin ölçülen niceliğin hassasiyetinin detayı olarak görülmesi
yanlış olmaz.
Hukuk
delil arar; referans noktası ise anlamlı bir niceliktir. Bir eşya, cisim veya
niceliğin anlamlı olması için fark edilebilir ve değerlendirilebilir bir karşılığının
olması gerektir. Çevremizdeki eşya, cisim ve niceliklerin önceden belirlenmiş
bir standarda göre sayısal değerinin belirlenmesi işine “ölçüm” denir. Dünyanın
kabul ettiği ve önceden belirlenmiş bu standarda ise “birim” adı verilir. Uzunluk,
kütle ve zaman gibi kavramların ölçülmesi, bu niceliklerin birimi veya birimin
belli bir kesrini kaç kere içerdiğinin belirlenmesi içindir. Ölçme yaparken
üzerinde durulması gereken iki önemli kavram, “doğruluk ve
duyarlılık/hassasiyet”tir. Duyarlılık/hassasiyet
ölçümü, onu ifade eden rakam olup bir anlama karşılık gelir.
Bazen
“ışık hızının yeni değeri” gibi haberlere şahit oluruz. Bunun anlamı şudur: Ölçüm
yapan cihazın veya sistemin ışık hızını ölçerken ortaya koyduğu hassasiyet… Yani
ışık hızını ifade eden rakamdaki artış (değişiklik)…
Genel
olarak doğruluk, bir niceliğin gerçek değere olan yakınlığının bir
göstergesidir. Hassasiyet ise aynı niceliğin ölçülmesinden elde edilen iki
farklı değerin birbirine olan yakınlığının bir göstergesidir. Bu ölçmeler
sonucunda elde edilen sayısal değerler, ölçme hataları ile birlikte verildikçe
anlam kazanırlar. Bir niceliğin gerçek değeri ile ölçülen değeri arasındaki
farka “hata payı” denir.
Bir
niceliği ölçerken kullanılan sayı hassasiyeti gösterirken, kullanılan rakamlara
ise “anlamlı rakamlar” denir. Her ölçümde en son sayı hata payı içeren “şüpheli
sayı” olarak görülürken, ölçümü ifade den bütün sayılar anlamı ifade eder. Bir
uzunlukta hata payı veya şüpheli kısım, ölçüm yapan aletin/cihazın en küçük
ölçü biriminin yarısı kadardır. Yani milimetre hassasiyetinde ölçüm yapılan bir
uzunluğun hatası, milimetrenin yarısından az ya da fazla olabilir. Kütle,
zaman, ışık şiddeti ve diğer bütün ölçümler böyle düşünülebilir.
Kelime
olarak “anlam”, bir sözden, ifadeden, davranış veya olgudan anlaşılan şey, düşünce
veya nesneleri ifade eder. Bir
düşüncenin, bir tasarımın, bir yatırımın ve bir kalkınma hamlesinin anlatmak
istedikleri de “anlam” olarak ifade edilir.
Mânâ,
konunun içeriğine karşılık gelecek şekilde anlam olarak görülebilir. “Mânâ”,
maksat ve medlûl olarak bilinen ve anlatılmak istenen şeye karşılık gelip, “lafzın
zihinde yansıyan tasavvuru” şeklinde de düşünülebilir.
Günümüzde
yapılan işlerden Kovid-19, işsizlik ve kalkınma hamlelerinin bir anlam ifade
etmesinin ölçüsü, toplumun genelini ilgilendirecek şekilde ortaya konulan
verilerdir. Öncelikle bir ülkenin toplamda ekonomik açıdan zengin olması,
halkının refah düzeyinin yüksek ve ülkenin de sürdürülebilir olduğunu ifade
etmez. Anlamlı rakamlar, dikkat edilmesi gereken durumu ifade ederler. “1”
sayının sonsuz yanında değeri (kıymeti) yoktur. 1 sayısı 100’e bölündüğünde
ortaya çıkan sayı yüzde 1’dir (yüzde 1 veya 0,01). Ancak “1” sayısını sonsuza
bölersek, ortaya “0” (sıfır) çıkar. Diğer bir ifadeyle, sonsuz sayısına 1
eklemek bir ifade etmez. Bunun anlamı şudur: Çok büyük sayıya ölçme birimi
dışında sayı eklemek ya da çıkarmak, anlamlı değildir. 1 ton buğdaya 3-4 tane
buğday eklemek ya da çıkarmak, kantarda bir etki göstermez. ABD’de Kovid-19
ölümleri çocuklar için anlamlı rakamlar sınırına ulaştığında, ciddî bilimsel
dergilerin sert eleştiri ve yayınlar yapmaya başlaması bu nedenledir. ABD ve
Kore gibi ülkelerin arka mahallelerinde yoksul ve insanlıktan mahrum şekilde
yaşayan çok sayıda insan, dünyaya gösterilmemektedir. Ekonomi belli çevrelerin
elinde olup iktisat yönetimine onlar karar vermektedir. ABD’de hem hayat
şartları çok zor, hem de okuma oranı çok düşüktür. Ancak ortada bir ABD rüyası,
bir de Kore hayâli dolanıyor!
ABD’de
bir akademisyen, Türkiye’deki akademisyenden tam 5 kat daha fazla maaş alırken,
ABD’deki arka sokaklarda açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan insan sayısı 45
milyon civarında. Türkiye’de ise bu rakam sadece binler basamağında… Gelin
görün ki, ekonomik olarak ABD, dünyanın en güçlü ülkesi. Gelir dağılımında ise
en kötü ülkelerden. ABD, 1970’lerde başladığı ekonomik daralma sürecine
2000’lerde hızlı bir giriş yaptı. Bu durum devam edecek.
Enflasyon,
işsizlik ve ekonomik refah, toplu kalkınma ve anlamlı rakamlarla ilgilidir.
Göstermelik hiçbir ilerleme anlamlı hâle gelemez. ABD, bu durumun en acı
örneğidir!
ABD
için çöküş, kaçınılmaz bir hâl almıştır.
İşsizlik,
toplumun genelini ilgilendiren bir durumdur. Toplumda zengin ve fakir arasında
uçurum oluşursa, işsizlik hiçbir zaman bitmez. Genel olarak anlamlı rakamlar
sınırındaki işsizlik yüzde 5 ve altındaki rakamlardır. Yüzde 12 gibi bir
işsizlikse sıkıntılı bir durumdur. Toplumun zengin-fakir arasında uçurumlar
olduğunun bir göstergesidir bu. Bunun nedeni, aynı zamanı harcayarak elde
edilen ekonomik getirinin çok farklı olmasıdır.
Anlamlı
rakam ve yatırımın olduğu yer, son sanayi devrimidir. Burada dijital dünya ve
nanoteknoloji yer almaktadır. Bir ülkenin dördüncü sanayi devrimini
başarmasının tek yolu, dijital dünya ve nanoteknolojide anlamlı rakamlarla
ilerleyecek şekilde bir yatırım yapmasıdır. Aksi durumda başarı elde edilmez.
Dördüncü
sanayi hamlesinin Türkiye açısından anlamlı rakamları, dünyada ilk 10 sıra
içerisine girmekle mümkündür. İHA ve SİHA gibi insansız araçlarda ilk 5 ülke
arasına girilmesi, dijital teknolojinin bir ayağında gereklerin yerine
getirildiğini gösteriyor. Benzer şekilde, yazılım, çip ve nanoteknoloji
alanında da ilk 10 ülke arasına girilirse dördüncü sanayi devriminden ümitli olmak
gerekir. Bu minvâlde ülkenin refah seviyesinin, işsizliğin ve kalkınmanın
sağlanması için katma değeri yüksek dijital teknoloji yatırımları devam ederken
yazılım, çip ve nanoteknoloji gibi alanlarda üretim zorunludur.