Anketçi geldi hanım! Beş dakikada yapılır, hemen teslim edilir

Elbette bizlere yansıyanlardan daha gerçekçi anketler geliyor partilerin eline ama kamuoyuna yansıtılan anketler seçmeni yönlendirme gayretiyle hazırlandığı için inandırıcılığını her geçen gün yitiriyor. Bence, siz siz olun, orada burada yayınlanan anketlere bakarak ne iktidarı havalara uçurun, ne de muhalefeti iktidara taşıyın!

HERKES bir anket peşinde. İktidar da, muhalefet de anketler üzerinden nabız yoklamaları yapıyor. Yıl 2020, seçim 2023’te…

Seçime daha üç yıl varken bu anket sevdâsı da neyin nesi? Yeni partilere vekil transferleri, iktidardan koparacakları buçuklu oy oranları tartışıladursun, iktidarın Covid-19’a verdiği doğru tepkinin getirdiği oylar, yenilerin toplamını çoktan katladı bile.

En doğru sonuç veren anket seçimlerdir aslında. Yine de seçmenin eğilimini önceden bilmek ve ona göre yol almak, gerekirse yol değiştirmek için siyasetin olmazsa olmazıdır anketler. Ama…

Yeni ve teknolojik imkânlar kullanılarak yapılan anketler, bazen çok doğru sonuçlara ulaşılmasını sağlasa da, bazen de sonuçlarda büyük sapmalara sebep oluyor. Bu sadece siyâsî anketler için geçerli değil tabiî. Tüketici hareketlerini, tercihlerini, beklentilerini belirlemeye yönelik olanlar da artık hayatımızın bir parçası.

Ancak anket dediğimiz araştırma modeli o kadar spekülâsyona açık bir sistem ki istediğiniz sonucu çıkarmanız neredeyse mümkün. Hattâ bazen tüketiciyi de, seçmeni de sorduğunuz sorularla yönlendirip tercihini değiştirme şansınız olabilir. Hele ki son yıllarda telefon ve elektronik ortamlarda yapılanlar iyice işin cılkını çıkarmış durumda.

Sosyal medyada “klavye delikanlısı” dediğimiz tipler, bu teknolojik anketlerde de delikanlılıklarını gösteriyorlar diye düşünüyorum. Zira anketlere ve anketleri yapan şirketlere güvenilirlik oranı hayli düşük.

Karşısına gelen soruyu anlamadan ya da anlasa da sonuca etki etmeyeceği düşüncesi ile gerçek düşüncesini yansıtmayan cevaplar veren çok kişi olduğu kanısındayım. Hâlbuki şu anda yapılan siyâsî anketlerin büyük çoğunluğunda katılım sayısı ancak binlerle ifade edildiği için, gerçeği yansıtmayan cevaplar da oranları değiştirme çoğunluğuna sahip olabiliyor bazen.

Tabiî bu, anket sonuçlarını gerçekten uzaklaştıran en masum aktivitelerden biri. Asıl büyük sorun, her kurumun ya da siyâsî partinin kendine yakın anket şirketleriyle çalışıyor olmasında. Bu bazen şirketin anketi yaptırana yaranma çabasıyla da birleşince, aynı konuda anlamsız farklı sonuçlar çıkmasına sebep oluyor.

Profilimi okumuş olanlar bilirler; yaptığım işlerden biri de taksicilik. Gerek şoför, gerekse işletmeci olarak senelerim geçti direksiyonda. O koltukta otururken toplumun nabzını tutmak çok daha kolay oluyor sanki. En azından kendi adres çevrenizde kimin ne görüşte olduğu ile ilgili epeyce fikir sahibi oluyorsunuz…

Bir de çevre dışı yolcular var tabiî. Bazen de onlardan öğrendikleriniz, duyduklarınıza ve okuduklarınıza daha farklı bir açıdan bakmanıza sebep olabiliyor.

Bir “anket” hatırası

Yıl 2014, yerel seçim öncesi…

Karşıyaka’dan iki yolcu aldım arabama; Karşıyaka Belediyesi’nden çıkmış, düzgün giyimli iki bey… Önce Çiğli’ye gittik, oradan bir beyi daha alıp Konak’a devam ettik. Yolda aralarında geçen konuşmalardan (kişisel sırlar içermediği için genel çerçeveyi burada paylaşmakta beis görmüyorum) bir anket şirketinin yöneticileri olduklarını anladım.

Karşıyaka’dan binen ilk iki bey çok rahattı. Ancak Çiğli’den aldığımız beyin sıkıntısı büyüktü. CHP’nin yaptırdığı anketin sonucu hiç de müşterisinin istediği gibi çıkmamıştı zira. Üç kişiden en üst konumda olduğunu konuşmalarından anladığım bey, aynen şunları söyledi: “Biz soruları yanlış seçmişiz. Tamam, Karşıyaka zaten belli, ankete bile gerek yok ama Çiğli için daha doğru sorular bulup istediğimiz cevapları almalıyız. Biz oranları kalemle değiştiremeyiz ama sorduğumuz sorularla değiştirebiliriz.”

Yol uzun, trafik yoğun, yolcular soru sormayı seven kişiler olunca, lâf dönüp bana da geldi.

Eh, ben de konu siyaset olunca susmayı bilemediğimden, daldım tabiî lâfa!

Kendi tercihimden ve sebeplerinden bahsettikten sonra kafa takılan en net soruyu sordum kendilerine: “Peki, müşteriyi 10 puan fazla çıkarmak neye yarar ki? Sonuçta seçmen oyunu sandıkta verecek ve siz mahcup olacaksınız.”

“Yok ağabey, olay o kadar basit değil. Birincisi, müşteri yaklaşık oyunu bilir ama daha fazlasını görmek ister. Bu psikolojik bir rahatlık verir. Bu genellikle kampanyayı daha şevkle yürütmesine sebep olur.

İkincisi, kararsız seçmenin çok küçük oranda da olsa anketlerden etkilendiği bir gerçek.

Üçüncüsü de zayıf taraf, ‘Zaten kaybetmişiz’ diyerek sandığa gitmez ya da tam tersi ‘Epey yaklaşmışız, patlatalım sandıkları’ diyerek koşar oy vermeye.”

Bana yetmedi tabiî bu cevap, yol az kaldı ama bir soru daha sordum konuşmayı seven anketçileri bulunca: “Peki, madem istediğiniz sonuçları vereceksiniz, neden anket yapıyorsunuz? Alın telefon rehberini elinize, isim adres yazıp kendiniz doldurun anketleri. Hem de personel gideriniz azalmış olur.”

Verdiği cevap, benim bugünkü yazımın da zeminiyle örtüşen bir meslek ayıbıydı aslında: “Ağabey, aslında artık anketlerin çoğu telefonla yapılıyor. Sahada birebir yapılanlarda da, telefonla yapılanlarda da bu dediğiniz oluyor tabiî. Netîcede anket başına ücret ödüyoruz. Yolda ya da telefonda yeterli kişiden cevap alabilmek çok zor. ‘İki dakikanızı alabilir miyim?’ dediğinde adam yürüyüp gidiyor ya da telefonu kapatıyor. Anketör ne yapsın, dolduruyor kafasına göre…”

Evet, bu cevapla bir anda meslekî bir ayıbı deşifre ettiğini fark etmiş olmalı ki ses tonu değişti ve çark etti, “Tabiî bu çok küçük oranda canım, sonucu etkilemez” deyip eski Efes Otel’in önünde indiler.

Son seçimlere bakınca…

Dedik ya, şu sıralar yine anketler konuşuluyor. DEVA Partisi ne kadar oyu hangi partinin seçmeninden alacakmış da… Gelecek Partisi kiminle ittifak yaparsa oyu ne olurmuş da… İyi Parti HDP’den kurtulursa MHP’yi geçermiş ama CHP Erdoğan’ı devirmek için büyük küçük hepsine muhtaçmış da… İlk turu üçe bölerlerse İyi Parti belirleyici olurmuş da…

Dönüp bakın bakalım 2018 Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine! O koca koca anket şirketlerinin hiçbiri sonucu bilemedi.

PİAR, seçimden sadece bir hafta önce Cumhur İttifakı’nı 10 puan eksik, Millet İttifakı’nı 8 puan fazla gösterdi. Aynı şirket seçimden bir ay önce Millet’i 1 puan önde gösteriyordu. İttifaklar bazında Cumhur’u yüzde 50’nin üzerinde gösteren bir tek büyük şirket varken, parti bazında MHP’yi yüzde 6-7 bandında göstermişti neredeyse hepsi.

Amaç, seçmenin tercihlerini icraatla değil, anketle değiştirmekti ama tutmadı, biliyorsunuz. Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ni düzmece anketlerle ikinci tura taşıma çabaları boşa çıktı. Kimin yüzü kızardı sizce? Hiçbirinin…

Zira yapan da, yaptıran da anket sonucunun aslında hiçbir anlama gelmediğini biliyor artık.

Vatandaş, çok küçük farklarda değişik tercihlere yönelebilir ama arada mesele 5 puan olsa, bunu değişemeyeceğini de bilir. Anket şirketleri de şimdilik, muhalefeti iktidara ortak gösterecek sonuçlar açıklayıp vatandaşın zekâsıyla daha fazla dalga geçemediği için sonuca etki edemiyor.

Sonuç olarak, elbette bizlere yansıyanlardan daha gerçekçi anketler geliyor partilerin eline ama kamuoyuna yansıtılan anketler seçmeni yönlendirme gayretiyle hazırlandığı için inandırıcılığını her geçen gün yitiriyor. Bence, siz siz olun, orada burada yayınlanan anketlere bakarak ne iktidarı havalara uçurun, ne de muhalefeti iktidara taşıyın!