Ankara’nın seli

Hâlbuki Beypazarı’nı hiç sel vurmamıştı, nereden çıkmıştı bu böyle? Yoksa onun için de “Beypazarı’nı yöneten Türkiye’yi yönetir; Beypazarı’nı kazanan Türkiye’yi kazanır” mıydı? Onun yerinde kim olursa olsun, bu sel karşısında aynı şeyi mi yaşardı? Selin vurduğu yerleri imara açan kendisi değildi ya, acep bu konu için kendisi neye merhem olmuştu?

DOĞAL afet, adı üzerinde, doğaldır.

Deprem, yangın, fırtına, çığ, volkan patlaması, heyelan ve sel gibi birçok durum doğal afetten sayılır.

Doğal afetin şiddeti karşısında yapılacak bir şey yoktur. Gerçekleştiği anda gösterilecek tek tepki, dinmesini beklemektir.

İçlerinden sadece yangın, bitişi beklenmeyecek bir durum sayılabilir. Ancak onun dahi bitişi diğer doğal etkenlere dayalıdır. Örneğin rüzgâr ve yangının başladığı alanın genişliği, yangının devam etmesinde veya dindirilmesinde önemli faktörlerdir.

Her doğal afet için tedbir alınabilir. Alınmalıdır. Ancak sel konusunda küresel bir yanlışlar silsilesi söz konusu.

Hava tahminlerine göre tedbir alabilir, kar ve yağmur konusunda gerekli önlemleri yerine getirebilirsiniz. Yahut tam tersini yapar, bir önlem almazsınız. Nitekim İstanbul’un iki gün kara teslim olduğu süreçte Büyükşehir Belediyesi’nin hiçbir aksiyon geliştirmemesi, eski Başkanlardan merhum Kadir Topbaş’ınsa bir kriz masası oluşturarak İstanbul’a teyakkuza geçirmesi iki güzel örnektir bu konuya.

Depreme, yangına, volkana, heyelana özel tedbirler vardır ve genellikle hem kurumsal anlamda şehir müesseseleri ve şirketler, hem de ferdî plânda insanlar bu tip doğal afetlere karşı tedbirli davranırlar. Ancak her nedense sel, tedbirin düşünülmediği enteresan bir afettir.

Bütün kutsal kitaplarda, Mısır’dan Babil’e bütün tarihî anlatılarda yer alan Büyük Tufan sel ile gerçekleşmiş olmasına rağmen, nedense bu afet hafife alınır.

Dilimizde “Sudan ucuz” diye bir deyim var. Herhangi bir şeyin alım gücü açısından büyük bir bedeli gerektirmediğini anlatmak açısından kullanılır bu deyim. Çünkü bu deyime göre su, bedavadır.

Belediyeler, fatura ettikleri su hizmeti hakkında su için ücret almazlar; su faturası, suyun taşınması ve servis edilmesi, bunun yanında atık suyun geri alınarak müsait alanlara kanalize edilmesini ücrete bağlarlar.

Belediyeler yaptıkları kanalizasyon çalışmaları, geri dönüşüm tesisleri, mazgallar ve diğer altyapı hizmetleriyle “su” teması üzerinden çok iş yaparlar. Hatta başlığı “temiz su” olan vaatlerde bulunur belediye başkan adayları. Ancak belediye başkanı olduktan sonraki ilk icraat, su yolu olan alanları imara açmak olur. Bunu gerçekleştirirken gösterdikleri gerekçe, imara açılan alanda arazisi bulunanların mağduriyetinin giderilmesidir.

Ve devran döner, zaman akar, sel gelir.

Seli gören, “Nerede bu devlet?” alışkınlığıyla “mağduriyetini” seslendirir.

Ankara’yı da sel vurdu. Türkiye’nin başkentini…

Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, elinde çayıyla, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ıslak pantolonunun altına çektiği yağmur botlarına karşı poz verdi.

Hâlbuki Beypazarı’nı hiç sel vurmamıştı, nereden çıkmıştı bu böyle? Yoksa onun için de “Beypazarı’nı yöneten Türkiye’yi yönetir; Beypazarı’nı kazanan Türkiye’yi kazanır” mıydı? Onun yerinde kim olursa olsun, bu sel karşısında aynı şeyi mi yaşardı? Selin vurduğu yerleri imara açan kendisi değildi ya, acep bu konu için kendisi neye merhem olmuştu?

Türkiye’nin başkenti yahu!

Üst geçitlerin üzerlerine “Kanserojen su borularını değiştiriyoruz” yazmak kolay. Ancak bu nasıl bir iftira?! Toprağın altında bulunan ve suya muhatap olan her şey deforme olmaya mahkûmken, 30 yıllık ortalama ömre sahip altyapı borularıyla insanlara zehir taşınmış gibi bir algı oluşturmak insanlık dışı!

Peki, bu iftira dışında ne yaptın? “Otobüs aldık, asfalt döşedik” diyenin bir kasaba belediyesinden farkı yoktur. Burası Türkiye’nin başkenti!

İmara açılmış olan su yollarına bir tedbir alındı mı? Mazgallar temizlendi mi, genişletildi mi, yenileri eklendi mi?

Yapmazsanız, rakibi olmaya çalıştığınız mevcut Cumhurbaşkanı’nın bir bakanı gelir, elinizdeki çayı içirmez! Siyaset bu kadar basit, yönetmek bu kolay bir iş değil.