Ankara’dan aplam geldi

Erdoğan da Belediye Başkanı iken mağdur olmuştu. Sonrasını biliyorsunuz. Ben de şimdi aynı yola girdim. Umarım mağduriyetim bu kadarla sınırlı kalır. Zannetmiyorum ama olur da beni de Erdoğan gibi içeri alırlarsa sıkıntı büyük olur. Ben bir yerde, hele kapalı bir yerde fazla duramam. Kurdeşen dökerim. Bana bu kadar mağduriyet yeter.

ANKARA’dan aplam geldi. Hem de koşa koşa geldi. Koptu da geldi.

Makam odamda bir bayram havası… Çak yapmalar, kucaklaşmalar…

Kemal abim beni pek çok severmiş.

Gerçi o gelemedi. Kendisi hesap uzmanı ama o gün böyle bir şamata olacağını hesap edememiş. Alamanya’ya gitmiş.

Lâkin Kemal abim sever böyle şamataları. Hatta beni sevdiğinden daha çok sever.

Şamatayı, curcunayı duyunca tarifeli seferle gittiği Alamanyalardan paraya kıydı, özel jetle döndü. Hakkını teslim edeyim.

Milleti Saraçhane’ye topladığımı duyunca biraz içerlemiş. Neyse, gelince bir pasta yaptırır, gönlünü alırım.

Ne de olsa Yedili Masa’nın en çalışkan neferiyim. O yokken bile harıl harıl çalışıyorum.

Hatta o yokken daha iyi çalışıyorum. O yokken çalışmamdan biraz rahatsız gerçi ama ne yapabilirim, çalışmadan duramıyorum.

Allah’tan Meral aplam var. İnsanın bu kadar gayretini takdir edecek birilerinin olması önemli sonuçta.

Bizim işlerde motivasyon önemli. Self-motivasyon da bir yere kadar.

Bunca iş güç arasında hâliyle yoruluyor insan. Arada bir Bodrum, Palandöken, Balıkçı Kahraman yapmak istiyor.

Arada bir ülke turu yapıp yolda kalan, yanan, şahlanan, dumanı tüten, isterse giden otobüsleri, metroları insanlarımıza anlatmak lâzım.

Bunca işinin arasında bunları da Kemal abiden beklemek doğru olmaz.

“Hem İstanbul’da kaç metro şaftı kapatıldı, kaç proje durduruldu, kaç projeye çöküldü?” diye soracak olsalar bilemez, rezil olur.

Bunları benim anlatmam lâzım.

Hatta bu üstün belediyecilik hizmetlerimi sadece vatandaşımıza değil, büyükelçilere ve yolda gördüğüm turistlere de anlatmam lâzım. Bu da işimin bir parçası. Namımız yürüsün.

Sular seller gibi İngilizcem var hem. Misâl, İngiltere Büyükelçisine yaptığım “Okey, ay em okey” lâtifem sosyal medyada viral oldu. Yirmi milyondan fazla tık aldı.

Yolda çevirdiğim turiste “Yu now hu is ay em?” sorum var ki görülmeye değerdi. Turist nasıl kaçacağını bilemedi. Arkasından “Ay em İstanbul majör” diye bağırdım o kaçarken.

Sonuçta su akar iz bırakır, turist döviz bırakır. Kaçarken düşüreceği dövizler ekonomimize can suyu olur. İşte tüm bunları ince ince düşünüyorum.

İnce ince düşündüğüm başka mevzular da var ama konuyu Kemal abime açamıyorum.

Allah’tan Meral aplam kalbimi biliyor. Yüzümde “Rabbi yesir” filan görüyor. Aynaya bakınca ben göremiyorum gerçi ama bazı insanlar içgörü sahibidir.

Kemal abim bu aralar sık sık yurtdışına gidiyor. Sanırım mil toplayıp uçuş kartını elit sınıfına yükseltecekmiş.

Amerika, İngiltere, Almanya derken beni epeyce ihmâl etti. Ama ben ihmâl edilmeye gelemem. Benim görevimin başında kalmamı istiyor mütemadiyen bir de.

Lâkin ben -nasıl söyleyeyim- biraz maymun iştahlıyım. Bir yerde fazla duramam. Tez sıkılırım.

Misâl, geçen gün Yedili Masa liderlerini de Saraçhane’ye davet ettim. Gerçi birisi gelmedi ama ruhen zaten aramızdaydı. Konuşmalarda onun da kulağını çınlattık.

O konuşmalarda bile canım sıkıldı. Bir o çıkıyor kürsüye, bir diğeri.

Konuş, konuş, bitiremediler. Ben de yanlarında dikeldim durdum.

Malûm, bu aralar biraz mağdurum. Bana mağduriyet de çok yakışıyor.

Sonuçta Erdoğan da Belediye Başkanı iken mağdur olmuştu. Sonrasını biliyorsunuz.

Ben de şimdi aynı yola girdim. Umarım mağduriyetim bu kadarla sınırlı kalır. Zannetmiyorum ama olur da beni de Erdoğan gibi içeri alırlarsa sıkıntı büyük olur.

Ben bir yerde, hele kapalı bir yerde fazla duramam. Kurdeşen dökerim.

Bana bu kadar mağduriyet yeter.

Ah temiz kalpli karıcığım benim! Biraz safça mıdır nedir?

Biz Meral apla ile bu “mağduriyeti” kutlarken Dilekciğimi görmeliydiniz. Üzüntüden ağlayacaktı neredeyse. Hatta sanırım ağladı da.

O an Meral aplayla çok mutlu olduğumuz için gözüm bir şey görmedi.

Bundan sonra kim tutar beni?

Hele ki bana benzemeye çalışan Erdoğan mı? Güldürmeyin şimdi beni.

Kalınız sağlıcakla efendim. Her şey çok güzel olacak.

Meral apla öyle dedi.