ÇOCUKLUĞUMUN bir kısmı Keçiören’de geçti. İlkokula Keçiören’de başladım.
Çocukluğumda Ankara matah bir şehir değildi. Kirli havasından, bulanık suyundan, toplanmayan çöplerinden, bozuk yollarından nasıl bir hizmet yoksulluğu çektiği bilinirdi.
Ne caddesi cadde, ne sokağı sokak, ne kültürü kültür, ne varlığı varlıktı.
Ankara, bir CHP muhafazakârlığı yaşıyordu. Donuk, gri, soğuk, sevimsiz. Bu yüzden Türkiye’nin yüzde 75’inin denizi yokken en çok Ankara’nın denizi yoktu. Ankara’nın idaresini isteyenler bu yüzden en afakî vaat olarak Ankara’ya deniz getirmeyi gösteriyordu.
Keçiören de bu Ankara’nın en bahtsız ilçelerinden biriydi. Soğuk, kasvetli, merkez ilçe olmasına rağmen ulaşımı zor…
Babam, o yıllarda Milliyetçi Çalışma Partisi’nin Keçiören İlçe Teşkilatındaydı. Bir veli toplantısını hatırlıyorum işte bu kadrajda.
Hayatımdaki ilk veli toplantısına gelen babam, okulda kurulu Rötaryen masasını görünce çıkışmıştı öğretmenlere.
Tabiî çocuk hâlimle konunun ne olduğunu bilmeden, babamın öğretmenlerimle tartıştığını düşünmüştüm.
Ankara’nın merkezinde fakat taşra kalan Keçiören’de yardım faaliyeti yapmaya gelmişlerdi Rötaryenler. Hem de bir veli toplantısının yapıldığı gün…
Babam daha sonra anlattı, MÇP Keçiören Teşkilatına bu durumu haber edince, içlerinde bugün AK Parti Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ve mevcut Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok’un da bulunduğu teşkilat, bir çalışma yaparak adeta belediye gibi çalışmış ve Keçiören’deki el uzatılması gereken aileleri bularak geleceğin adımlarını ilk o vakit atmış.
Ben ikinci sınıfa geçtiğimde, Keçiören’den Yenimahalle’ye taşındık. Üç yıl sonra yerel seçimler oldu. Ankara’da Melih Gökçek, Keçiören’de Turgut Altınok dönemi başladı. Yenimahalle rahmetli Abdurrahman Oğultürk vardı, devam ediyordu.
Yenimahalle’de değişen bir şey yoktu, ancak yıllar sonra Keçiören’de oturduğumuz mahalleye gittiğimizde tanıyamamıştım. Keçiören bambaşka bir yer olmuştu.
Hatta Keçiören’de hizmet, Melih Gökçek ile Turgut Altınok arasında bir yarışa dönüşmüştü. Yani Keçiören, Büyükşehir Belediyesi ile yarışıyordu.
Sokak düzeni, mahalle düzeni, huzur ve temizlik derken, pazardaki disiplinden esnaftaki ahlâka büyük bir değişim yaşadı Keçiören. Keçiören bu kadar ilerlemişti ama Ankara’nın diğer merkez ilçelerinde böyle bir ilerleme yoktu.
Turgut Altınok, artık her Ankaralının “Buraya da gelse, burayı da adam etse!” dediği bir isim olmuştu.
Yıllar geçti, Ankaralının istediği şeye kavuşmasına bir adım kaldı. Ortaya koyduğu vaadi kendisini bağlayacak, yapamadığında hicap duyacak biri var Ankara için.
Geçtiğimiz yıl katıldığım bir televizyon programında, Melih Gökçek’in yıllarca çalışıp giderdiği Ankara çayının kokusu hakkında konuşarak dedim ki, “Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin idare binasına beş yüz metre mesafede Ankara kubur kokuyor ama bu kokudan habersiz bir yönetim var”.
Sosyal medyada ne hakaretler etmişler. Hizmet vardı, koku yoktu. Koku varsa, hizmet olmamış demektir. Bu, Ankara’da beş yıldır hiçbir hizmetin gerçekleşmediğinin en özel işaretlerindendir.
Aynı konuşmada demiştim ki, “Mevcut Başkan Ankaralılara teşekkür etsin, zira İstanbullular gibi Ankaralılar da otobüs, metro itmediler”. Bu sözüme de pek çok hakaret etmişlerdi.
Bu yazıyı yazarken kendi kendime yemin ettim, sadece Turgut Altınok hakkında yazacak ve mevcut yönetime eleştiri boyutuna girmeyecektim. Ancak dayanamadım.
Birileri hâlâ Ülkücülüğünden dem vuruyor hâlihazırdakinin. Yenimahalle ve Polatlı’daki açık ittifakı görüyor gözlerim, bir de Keçiören Belediyesi’nin karşısındaki Büyük Şelâle’nin üzerine asılı üç hilâli.
Geçtiğimiz dönem AK Parti, bu dönem de kısmen tekrarladığı bir hata yaparak dışarıdan bir ismi aday göstermişti Ankara’da. Bu kez Ankara’nın has evlâdı, hizmetiyle tüm Türkiye’ye bir ilçe belediye başkanı olmasına rağmen örnek olup nam salmış bir ismini aday gösterdi. Daha ne olsun?!
Turgut Altınok, Keçiören’de bir dönem hasbelkader belediye başkanlığı yapmadı.
Turgut Altınok, teşkilatıyla kazandığı belediye yönetimini eline alınca o teşkilatın liderine başkaldırıp lider adayı olmaya kalkışmadı.
Turgut Altınok, partisinden kovulmadı.
Turgut Altınok, başka bir partiye geçmek ihtiyacı hâsıl olup da ihanet etmedi, geçince de o partinin liderine kumpas kurmadı.
Turgut Altınok, hak etmediğini düşündüğü bir makama göz dikmedi.
Turgut Altınok bugün sonuna kadar Ankara’ya lâyıktır. Allah bahtını açık etsin!