Anadolu irfanının Tevhid mücadelesi ve şeytanların tahrif hareketleri

Risalelerin tercümeleri üzerinden yapılacak bir tahrifat, Anadolu irfanının ve kelâm ilminin en güzel örneklerinden olan ve tamamen Kur’ân’a dayanıp Peygamberimizin Sünnetine uygun olarak zamanın şartları göz önünde bulundurularak yazılmış bir tefsiri hedef almaktadır.

DÜNYANIN ifsad komitesi ve tahrif zümresi, insan fıtratını bozmayı kendisine ana hedef olarak seçmiştir.

Bozulan insan fıtratı, fıtratın tezahürlerinden olan vicdanî ve kalbî iman sevkinin aksine, şeytana kul ve köle olur. Beşer tarihi işte bu iki kesimin mücadelesinden ibarettir!

Yani bir yanda Rahmanî hattaki Nebîler ve onları takip eden sıddıklar, şehidler, salihler varken; diğer tarafta ise şeytanî nemrudlar, firavunlar, şeddadlar, Ebu Cehiller...

Günümüzde bu şeytanî tahrif harekâtı, insan fıtratını hedef alarak sentetik, cinsiyetsiz, devletsiz ve de milletsiz insan, ailesiz toplumu amaçlamakta, nihayet insaniyetin ölümünü ilân etmeyi arzulamaktadır. Bu harekâtla, tanrılaştırdıkları insan aklıyla ortaya çıkardıkları yapay zekâ esaslı sentetik insana yeryüzünü teslim ederek modern firavun sisteminin tesisine gayret etmektedirler.

Yeryüzünde Hanifliği tasfiye etmek isteyen güçlerin en stratejik hedeflerinden biri de Türkiye’dir.

Çünkü Türkiye, Hanifliğin yani Nemrut’a ve sabiîliğe karşı Tek ve Ahad olan Allah’a râbıtalı irfanın merkezidir.

İslâm dünyasını teslim almak isteyenler, Kur’ân’a Kur’ân, Resûlullah’a ise Resûlullah üzerinden operasyon kurdukları paralel kanallarla saldırmak için tıpkı Tevrat ve İncil bahsindeki gibi muharref bir kulvar inşâ etmenin peşindeler. Ancak bu hamleleri her seferinde boşa düşüyor.

Bahsettiğimiz bu tahrif harekâtının ileri karakollarından biri de FETÖ’dür.

FETÖ, doğrudan Kur’ân’ı ve Sünnet-i Seniyyeyi tahrif plânı dâhilinde şeriatsız, kanunsuz, kuralsız bir din inşâ ederek, o dini meşrulaştırma çabası içerisine girmiştir!

Binaenaleyh, FETÖ doğrudan inancımıza, irfanımıza, medeniyetimize yönelik bir saldırıdır.

Ve FETÖ, bir tahrif hareketi olarak bu operasyona şirkin karşısında Tevhid mücadelesinin asrımızdaki mücahitlerinden allâme Bediüzzaman Said-i Nursî’nin Risalelerini tahrif ederek işe başlamıştır.

Bu durum iyi anlaşılmalıdır; zira Said-i Nursî, iman ve insan müdafaasının mücadelesini vermiştir. Risale-i Nurları tahrif eden bu yapının kurduğu yayınevlerinin elinden Risale-i Nurlar kurtarılmıştır.

Ancak FETÖ, sızdığı diğer Risale-i Nur çizgisindeki birkaç gruba da sirâye etmiş ve bu tahrif harekâtını bu bir kısım grubun yayınlarına da yansıtmıştır.

Risale-i Nur’u bunlardan kurtarmak şarttır!

Çünkü Risalelerin tercümeleri üzerinden yapılacak bir tahrifat, Anadolu irfanının ve kelâm ilminin en güzel örneklerinden olan ve tamamen Kur’ân’a dayanıp Peygamberimizin Sünnetine uygun olarak zamanın şartları göz önünde bulundurularak yazılmış bir tefsiri hedef almaktadır.

Özellikle Hıristiyanik referanslar üzerinden yapılan yorumlarla âyet ve hadîslerin özlerinden koparılması ve Pavlusçu anlayışla tercüme edilmiş bir Risale-i Nur, en başta Said-i Nursî’ye zulümdür.

Çağrımız; vatanına, milletine, bayrağına, devletine sadakatten asla ödün vermeyen Said-i Nursî’nin has talebelerinedir: Risale-i Nurların bütün tercümeleri gözden geçirilmeli ve orijinalleri ile eşzamanlı, saf hâliyle yayınlanmalıdır!