AYDOĞMUŞ, Isparta iline bağlı Keçiborlu ilçesinin bir köyüdür. Aydoğmuş köyünün 2020 yılı kayıtlarına göre
nüfusu 566’dır. Isparta’ya 50, Keçiborlu’ya 8
kilometre uzaklıkta olup Keçiborlu ilçesinin kuzeybatısında yer alır. Köy,
Akdağ (Cebeli Sultan) dağının eteklerinde kurulmuştur.
Rivayete göre, bayram
günlerinin başlangıcını bildiren ay doğması yöre içerisinde ilk defa bu köyden
görüldüğü için köye “Aydoğmuş” ismi verilmiştir. Ancak aynı yörede Danişment,
Emirgazi, Yağıbasan gibi eski Türk beylerine ait yer adları bulunduğundan,
Aydoğmuş isminin de Türk beylerinden birine ait olduğu düşünülmektedir. 1478 ve
1568 Osmanlı tapu tahrir kayıtlarında köy, Saraycık veya Aydoğmuş köyü olarak
geçmektedir. Buna göre köyün yerleşim tarihi 500-550 yıl geçmişe kadar
gitmektedir.
Aydoğmuş köyü 1974 yılında belediyelik olmuştur. Aydoğmuş’un kasaba
statüsünün devam ettiği süreçte, Kurtuluş, Câmikebir ve Gültepe olmak üzere
Aydoğmuş üç mahalleye sahip olmuştur. Aydoğmuş’un nüfusunun iki binin altına
düşmesi üzerine 2013 yılında belediye kaldırılmış, sadece “köy” tüzel
kişiliğini temsilen muhtarlık kurulmuştur. Kasabanın geçimi günümüzde daha ziyâde
gülcülük, tarım ve hayvancılıktır. Halı dokumacılığı eskisi kadar çok değildir.
Aydoğmuş’un bağlı bulunduğu Keçiborlu ilçesindeki Kükürt Fabrikası’nın
kapanmasıyla kasabadan şehirlere büyük göçler olmuştur. Bu da köyün nüfusunu
olumsuz yönde etkilemiştir.
Tarihî geçmişi ile geleneksel bir Türk köyü olan Aydoğmuş, Türk örf
âdetlerine, kültürüne bağlı kalmış, Türk-İslâm kültürü paralelinde dinî
bayramlara ve Kur’ân-ı Kerim hatmine ilişkin dinî uygulamalar tatbik edilmiş ve
bunu günümüze kadar yaşatmıştır.
Günümüzde, Isparta’da Ramazan ayı ve Ramazan Bayramı âdetleri
çok fazla değişmemiştir. Ramazan ayına olan muhabbet
neticesinde Ramazan’ın karşılanması ve uğurlamasında birtakım ritüeller
gerçekleştirilmiş, camiler mahyalarla süslenmiş, minareler ışıklandırılmıştır.
Ramazanda erkekler belirli camilerde olan “hatimli
teravih” namazına giderek hatim indirirler. Ramazan ayı ilk teravih
namazından son teravih namazına kadar camilerde ilâhiler söylenerek Ramazan
övülür. Buna, “Ramazan okşamaları” denilir. Ramazan’ın on
beşine kadar “Hoş geldin/Merhaba...” şeklinde söylenen
ilâhilere “Ramazan karşılama ilâhîsi”, Ramazan’ın on beşinden
sonra “Elveda…” şeklinde söylenen ilâhilere de “Ramazan
uğurlama ilâhisi” denilmektedir. Bu ilâhiler teravih namazının dört veya
sekiz rekât duraklarında cemaatçe okunur ve Ramazan ayının güzellikleri ile
hikmetleri konu edilir (URL-1). Bu âdet,
Isparta’nın Eğirdir ilçesindeki Barla köyünde de Ramazan’ın ilk ve son
günlerinde müezzinlerin “Ramazan okşamaları ve uğurlamaları” icra etmeleri ile
devam etmiştir.
Ramazan ayı boyunca icra edilen uygulamalardan biri de hatmedilen Kur’ân-ı
Kerimler için okunan “hatim okşaması”dır. TDK Sözlüğü’nde “hoşnut etmek” mânâsına
da gelen “okşamak” kelimesi, halk arasında “sevincine ortak olmak” mânâsına da
gelmektedir.
Ramazan boyunca yapılan Ramazan okşamaları ve bayramın birinci günü icra
edilen hatim okşaması, on bir ayın sultanı Ramazan’a olan muhabbetin bir
tezahürüdür. Yalnızca Aydoğmuş köyünde okunduğu bilinen hatim okşamasının
varlığı çok eskilere dayanmaktadır. Edinilen bilgilere göre, en az yüz yılı
aşkın bir tarihe sahip olduğu söylenebilir. Bu bilgiye, 1909 yılında
Aydoğmuş’ta dünyaya gelen, ancak şu anda rahmetli olan Hafız Mustafa Hilmi
Turan tarafından evlâtlarına ve yakın çevresindekilere verilen bilgiler
neticesinde ulaşabilmektedir. Bu durumda hatim okşamasının 1900’lü yılların
başında köy ahalisi tarafından bilindiği ve söylenildiği bilinmektedir.
“Hatim okşaması” olarak isimlendirilen bu eser, her Ramazan arefe günü ve
bayramının birinci gününde sabah namazından önce köy cemaati tarafından
okunarak bir ritüel hâline gelmiştir. Elbette bu ritüel rastgele
yapılmamaktadır. Sadece Ramazan ayına mahsus olan bu âdet, yine bu mübârek ayda
okunan Kur’ân-ı Kerim hatmi sonrasında icra edilir. Kur’ân-ı Kerim hatmi
Ramazan ayı boyunca sabah namazı öncesi, ikindi namazı sonrası ve yatsı namazı
öncesi erkeklerden oluşan bir cemaat hâlinde ve cumhur bir şekilde icra edilir.
Özellikle Kur’ân-ı Kerim’in son cüzü, Ramazan Bayramı sabah namazı öncesine
bırakılır. Hatim okşaması, bayram namazı öncesi Kur’ân-ı Kerim hatminin sonuna
gelindiğinde Asr Sûresi’nin bitiminde okunmaya başlanır ve Asr Sûresi’nin
devamındaki her sûrenin ardından cemaat hâlinde okunur. Kur’ân-ı Kerim
tamamlandığında hatim okşaması üç defa tekrarlanır.
Ayrıca her sûre bitiminde müezzinin “Allah-u Ekber” demesiyle “hatim
okşaması” icrası başlamış olur. Hatim okşamasının yalnızca Aydoğmuş köyünde
okunduğu tahmin edilmektedir ve güftesi şöyledir: “Lâ ilâhe illallahü Vallahü Ekber/ Allahüekber ve Lillahil-Hamd.”
Hatim okşaması,
Klasik Türk mûsikîmizin bir kolu olan Türk din mûsikîsi çatısı altında ve câmi
mûsikîsi formlarına ait genel özellikleri taşımaktadır. Câmi mûsikîsi, câmi
içerisinde icra edilen, ibadet öncesi, ibadet sırası ve bazen de
ibadet sonrasında ortaya çıkan ses mûsikîsinden ibarettir. İmam, müezzin, bazen
de cemaatin iştirakiyle icra edilir eserler. Câmi mûsikîsinde enstrüman kullanılmaz, esas olan ses mûsikîsidir. Okunan
eserlerin birçoğunun güftesi
Arapçadır. Câmi mûsikîsinin en önemli özelliklerinden biri de serbest yani
doğaçlama, irticalî okunmasıdır. Bazen solo, bazen de cumhur hâlde
okunmaktadır. Belirtilen tüm özellikler ele alındığında, gerek icra yeri, gerek
icra şekli ve diğer tüm özellikler bakımından “hatim okşaması”nın tamamen câmi
mûsikîsi özelliği taşıdığı görülmektedir.
Okunan hatim okşaması bestesinin[i] tümüne bakıldığında, eserin Hüseynî mâkâmı olduğu görülmektedir. Hüseynî mâkâmının durak perdesi Dügâh (lâ) olup seyri inici-çıkıcıdır. Mâkâmın dizisi ise yerinde Hüseynî beşlisine Hüseynî perdesinde Uşşak dörtlüsünün eklenmesiyle meydana gelmiştir. Mâkâmın güçlüsü ise Hüseynî beşlisi ve Uşşak dörtlüsünün ek yerindeki Hüseynî perdesidir. Mâkâmın yeden sesi ise rast (sol) perdesidir. Perdelerin Türk mûsikîsindeki isimleri Dügâh, Segâh, Çargâh, Nevâ, Hüseynî, Eviç veya Acem, Gerdâniye, Muhayyer’dir. Okuyuşa Hüseynî mâkâmın güçlü perdesi olan ve aynı zamanda mâkâmın da ismi olan Hüseynî (mi) perdesinden başlanır. Daha sonra karar perdesi olan Dügâh (lâ) sesinde karar verilir. Ayrıca solo bir şekilde değil, cumhur tarafından okunmaktadır. Eserin icrası usûlsüz yani serbest bir şekilde gerçekleştirilir.
Sonuç olarak, Anadolu topraklarında “Hatim Okşaması” gibi repertuar ve arşiv kayıtlarına geçmeyi bekleyen nice kültürel hazinemiz mevcuttur. Böylesi hazineleri ortaya çıkarmaya çalışmak, onların aslını korumak ve bu eserleri yüzyıllarca yaşatmak hepimizin boynunun borcudur.
------------------------------
Kaynakça: (URL-1) https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/isparta/kulturatlasi/bayram-gelenekleri---ramazan-bayrami
Kaynak kişiler: Mustafa Hilmi Turan (1909-1991; Keçiborlu Aydoğmuş’ta doğdu, ilkokul
mezunu, hafız), Arife Turan (1948, Keçiborlu Aydoğmuş’ta doğdu, ilkokul
mezunu), Refik Turan (1956, Keçiborlu Aydoğmuş’ta doğdu, doktora mezunu).
Duygu
Turan, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi, İslâmî İlimler Fakültesi Türk Din
Mûsikîsi Ana Bilim Dalı, Öğretim Görevlisi, duygu.turan@gop.edu.tr
[i] https://www.youtube.com/watch?v=0-ixEKaxTk8