TÜRKİYE Cumhuriyet Merkez
Bankası (TCMB), geçtiğimiz Perşembe faiz lobisinin ciğerine bir mızrak daha
sapladı. Allah kuvvetini ve etkisini artırsın!
TCMB’den faiz
oranlarına ilişkin yapılan duyuruda, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu
başkanlığında toplanan Para Politikası Kurulu’nun, politika faizinin yüzde
13’ten yüzde 12’ye indirilmesine karar verdiği bildirildi.
Duyuruda,
jeopolitik risklerin dünya genelinde iktisadî faaliyet üzerindeki zayıflatıcı
etkisinin artarak sürdüğü belirtilerek, “Önümüzdeki döneme ilişkin küresel
büyüme tahminleri aşağı yönlü güncellenmeye devam etmekte ve resesyonun
kaçınılmaz bir risk faktörü olduğu değerlendirmeleri yaygınlaşmaktadır.
Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel
gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri
azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artış
eğilimi sürmektedir” ifadeleri kullanıldı.
Yüksek
küresel enflasyonun enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar
üzerindeki etkilerine atfen, “Gelişmiş ülke merkez bankaları, artan enerji
fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğu ile işgücü piyasalarındaki katılıklara bağlı
olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini
vurgulamaktadırlar. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadî görünüme bağlı olarak
gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerinde
ayrışma devam etmektedir. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik
merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve
araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir” şeklindeki beyan
oldukça dikkat çekiciydi.
Merkez
Bankası’nın duyurusundaki şu not ise çok özel:
“Küresel
büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde,
sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin
sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz
etmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 100 baz puan düşürülmesine
karar vermiş, mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin
yeterli olduğunu değerlendirmiştir. Fiyat istikrarının sürdürülebilir bir
şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve
güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi
gözden geçirme süreci devam etmektedir…”
Merkez
Bankası üzerinden yürütülen faize karşı millî mücadele, başlangıçta dolar
operasyonları ile karşılanıyordu. Türkiye’deki ekonomi ajanları aracılığıyla doların
30, hatta 50 lira seviyelerine geleceğini söyleyip durdular. Her faiz
indiriminin Türkiye’nin başına daha çok belâ açacağı yalanını yaydılar.
Bizse
kayıt dışı, hatta daha doğru ifadeyle karşılıksız yani resmî ama sahte para
basan ABD’nin bu dolar operasyonunda daha fazla devam edemeyeceğini
söylüyorduk. Çünkü ABD için karşılığı olmadan bastığı para dahi, hani “Astarı
yüzünden pahalı” derler ya, öyle masraflı.
Ve
dünya, doğrudan bir ayrışma yaşıyor. ABD, parasının yetmediği noktalara
silahlarını taşıyor.
Eski
İngiltere kraliçesinin cenaze töreninde ABD Başkanı Joe Biden, protokole göre
çok arka sıralara oturtulmuş da bu ABD için çok aşağılayıcıymış. ABD’nin 4
Temmuz 1776’da bağımsızlığını ilân edişinin üzerinden yaklaşık iki buçuk asır
geçti ama İngiltere, bir Kelt olup Windsorlara kafa tutanlardan olan diğer
hanedanların hizmetçisi olan Biden üzerinden, yeniden dizayn edilen dünya
sistematiğinde ABD’nin yerinin üçüncü bile değil, on dördüncü dünya ülkesi
olduğunu gösterdi. Cenaze merasimine katılmayan Türk liderinin ayağına ise
temsilcisini gönderdi.
Dünya,
ekonomi sistematiğini kapitalizm üzerinden yürütemeyeceğini anlıyor. Fakat
Türkiye’de “yeni ekonomi modelinin” adını koyacak bir akademik çalışma
yapılmıyor. Bunu da mı Erdoğan düşünsün, bunun altını da mı Erdoğan doldursun?
Türkiye
dâhil, dünyanın her yerinde berberlerden saç kesmeleri, terzilerden elbise
yapmaları, fırıncılardan ekmek üretmeleri, fabrikalardan eşya üretmeleri,
doktorlardan sağlıkla ilgilenmeleri, mühendislerden teknik işlerle
ilgilenmeleri, mimarlardan konut tasarlamaları beklenir ve onlar da bu
ihtiyaçlara karşılık verir. Akademidense çok şey bekleniyor ama bir cevap
çıkmıyor.
Müfredat
bekliyorsunuz, yok!
Bilim
bekliyorsunuz, yok!
Ar-ge
bekliyorsunuz, yok!
Makale
bekliyorsunuz, var da yok!
Model
bekliyorsunuz, yok oğlu yok!
Merkez
Bankası’nın yaptığı faiz indiriminin ne anlama geldiğini halkın anladığı dilden
anlatan bulunmayınca, Türkiye’nin düşmanları kendi dillerine göre kriptolayarak
o dillerine çevirdikleri anlamıyla halkın diline göre tercüme edip kıyameti
koparıyorlar.
Merkez
Bankası faiz indirimi yaparken özel bankalar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne
kafa tutuyorlar. Hem kamu bankalarından alınan paraları kendilerine çekiyor,
hem Hazine’nin uyguladığı programlardan kâr ediyorlar. Bizim ahlâksız paragözlerimiz
de Devlet’imizin düşmanlarının yanında saf tutuyorlar. Bir de kazandıklarını
“hak” görüyorlar.
Bu
“hak” konusu ne kadar adi, ne kadar aşağılık bir işmiş meğer!
Türkiye’nin,
halka faiz indiriminin ne anlama geldiğini anlatacak kamu spotlarına ihtiyacı
var, İletişim Başkanlığı’na duyurulur!
Fakat
İletişim Başkanlığı ve akademi dünyası yanında yer almasa da, Sayın Erdoğan
gibi, ancak Allah’ın hukukunu gözetenler kazanacaklar. Çünkü Allah, sadece
Kendisine inanıp güvenenlerle beraberdir. O, Kendisine güvenenleri kuvvetli
kılar. O, Kendisine inananların gören gözü, işiten kulağı, yürüyen ayağı
olacağının sözünü vermiştir. Ve O, vaadinden dönmez.