Akşener teşkilatı kendine, partisini CHP’ye bağladı

“Ontolojik olarak HDP, CHP’ye yakındır” diyen, Kılıçdaroğlu’nu alenen eleştiren Yavuz Ağıralioğlu, İyi Parti’nin kurmayları arasında değil artık. Bu hamlenin, altılı masayı kurtarmaktan başka bir açıklaması olamaz. Kılıçdaroğlu mu Akşener’e baskı yapmış, Akşener mi korkudan inisiyatif almış, önemli değil. Önemli olan, bir milliyetçi daha İyi Parti’den tasfiye edilmiş oldu. Bu da milliyetçi tabandan oy almaya devam eden parti adına seçmenin sorgulaması gereken bir durum.

İYİ Parti’de, Ülkücü kanadı temsil eden isimlerin başında sayabileceğimiz üç kişi var. Bunlar; Musavvat Dervişoğlu, Koray Aydın ve Yavuz Ağıralioğlu. Parti politikaları ne kadar milliyetçi çizgiden uzak görünse de, MHP’den koparak kurulan İyi Parti’nin milliyetçi tabanı konsolide etmek adına barındırmak zorunda olduğu isimler üçü de.

Aydın’ın teşkilatçı geçmişi, Dervişoğlu’nun tabandan gelen desteği ve Ağıralioğlu’nun milliyetçiliğin üzerine koyduğu muhafazakâr kimliği, partinin bugünkü pozisyonunu kazanabilmesinde de önemli faktörler. MHP’den kopan seçmen, bu üç isim için İyi Parti’de belki de. Şimdi bu üç isimden ikisi topun ağzında.

Koray Aydın’ın kulağa daha hoş gelen bir göreve getirilmiş olması yanıltmasın kimseyi. Siyasî İşler Başkanı olarak partinin ikinci adamı pozisyonuna getirilmiş olsa da teşkilatların elinden alınmış olması kesinlikle tenzil-i rütbedir Aydın için.

Yavuz Ağıralioğlu ise MHP geçmişi olmadığı için biraz farklı değerlendirilebilir belki ama 14 senelik BBP serüveni onu da yeteri kadar Ülkücü sınıfa sokuyor bence. Hatta belki de İyi Parti’nin en iyi milliyetçisi kendisi. Zaman zaman Hükûmet’e ağır eleştirilerle yüklenmiş olsa da PKK ve HDP konusunda asla lâfını esirgememesi, Cumhur İttifakı kanadında da kendisine bir sempati beslenmesine sebep oluyor diye düşünüyorum.

Genellikle sözlerini eğip bükmeden, gerçekten düşündüğü gibi söyledi. BBP geçmişini ve rahmetli Muhsin Başkan’dan aldığı feyzi İyi Parti’ye taşımaya gayret etti. Üç günlük dünyada “yeteri kadar” fırıldaklık yapamadığı için de parti içindeki pozisyonunu kaybetti sonunda. Ben bu yazıyı kaleme aldığımda, Türk Dünyası ve Yurtdışı Türkler Başkanlığı görevinden alınmış olmasıyla ilgili bir açıklama yapmamıştı henüz. Zira o da olan biteni tam olarak çözememişti ve Akşener’den bir izahat bekliyordu.

Yavuz Bey, politik sebeplerle ve belki de öfke ile kalkıp zararla oturmamak adına suskunluğunu korurken, olay her yönüyle medya tarafından masaya yatırılıp teşhisler koyulmaya başlandı bile. Koray Aydın ise biraz ihmâl edildi bence…

Ortak kanaat o ki, Yavuz Ağıralioğlu 6’lı masayı devirmesin diye alındı partideki görevinden. Yeni seçim sisteminden faydalanma çabaları da bu görev değişikliğine bahane edilmiş gibi görünüyor. Peki, PKK ve HDP hakkındaki görüşlerine senelerdir hâkim olduğumuz Ağıralioğlu’nu topun ağzına koyan gelişme neydi dersiniz?

Eğer sebep, terör konusundaki hassasiyeti ve bu hassasiyetin gizli ortak HDP üzerindeki rahatsızlığı olsaydı, şimdiye kadar çoktan partiden bile atılırdı kendisi. Ancak o, milliyetçi tabanın sesi olarak kullanıldı hep; tâ ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır gezisi için söylediklerine kadar...

Kılıçdaroğlu, “Bu ülkeye demokrasi gelecekse yolu Diyarbakır’dan geçer” diye bir açıklama yapmıştı Ocak ayında plânlanan gezisinden önce. Ağıralioğlu bu ifadeye, “‘Demokrasi ülkeye Diyarbakır’dan gelecektir’ diyenlerin ve bize çözüm sürecini, devamında da 1212 şehidimiz ile acıyı yaşatanların yaptıkları ortadadır! Diyarbakır dâhil, memleketimizin 81 iline, 84 milyonun tamamına ve bütün ülkeye ne fayda ve hayır gelecekse yolu TBMM’den geçer” diyerek tepki göstermişti.

İttifakın büyük ortağının genel başkanına bir genel başkan yardımcısından verilen bu net cevap, o günlerde tartışılmış ve “İttifakta çatlak” yorumları yapılmıştı. Ancak İstanbul’daki kar beceriksizliği imdada yetişti de daha fazla konuşulamadan rafa kalktı. Sonuçta 35 gün gecikmeyle de olsa bu hiyerarşik ve stratejik suçun cezası kesilmiş gibi görünüyor. Bunu talep eden CHP Genel Başkanı mıydı, yoksa ittifakın dağılmasından korkan Akşener’in kendi tasarrufu muydu, bilinmez. Ancak şu bir gerçek ki, sırf Erdoğan’ı yenebilmek için, tüm benzemezliklerinin üzerini örtmeye çalışan partilerin bu tür çatlak seslere tahammül gösterememesi anlaşılabilir bir durumdur.

Konunun yeni Seçim Kanunu ile ilgili taraflarını, Koray Aydın’ın teşkilattan koparılma sebebini ve Yavuz Ağıralioğlu’nun takınacağı tavrı, İyi Parti’de patlayan bombanın tozu dumanı dağıldıktan ve belki de CHP’deki muhtemel görev değişikliklerini gördükten sonra tekrar değerlendiririz. Ancak mevcut durum, uzun süredir CHP ile ortaklığı sorgulayan milliyetçi kanadın en açık sözlü temsilcisinin etkisiz hâle getirilmiş olduğudur.

“Ontolojik olarak HDP, CHP’ye yakındır” diyen, Kılıçdaroğlu’nu alenen eleştiren Yavuz Ağıralioğlu, İyi Parti’nin kurmayları arasında değil artık. Bu hamlenin, altılı masayı kurtarmaktan başka bir açıklaması olamaz. Kılıçdaroğlu mu Akşener’e baskı yapmış, Akşener mi korkudan inisiyatif almış, önemli değil. Önemli olan, bir milliyetçi daha İyi Parti’den tasfiye edilmiş oldu. Bu da milliyetçi tabandan oy almaya devam eden parti adına seçmenin sorgulaması gereken bir durum.