
BİR el değdi omzuna, bir ses fısıldandı kulağına herhâlde.
Yoksa bir partinin, hem de Meclis’te grubu olan bir partinin genel başkanı, bir
belediye başkanını niye “lider” diye sıfatlandırsın, yere göğe sığdıramasın,
dünyanın seyrini değiştiren, çağ açıp çağ kapatan bir Osmanlı Sultanı ile aynı
kefeye koyma gafletinde bulunsun ki? Birini birine benzetecekseniz, birazcık daha
dikkatli olmalısınız Meral Hanım!
Gerçi Meral Akşener geçmiş benzetmelerinde de çok
başarılı sayılmazdı. Erdoğan’ı Netanyahu’ya benzetmesinin üzerinden henüz
birkaç ay geçmişken, kalktı bir de İmamoğlu’nu Fatih Sultan Mehmed’le
kıyasladı. Biri siyâsî ahlâktan yoksun bir gaftı, diğeri ise ortaokul
öğrencisinin bilgileriyle bile örtüşmeyecek tarihî bir hatâ.
Aslına bakarsanız her ikisi de hatâdan ziyâde “yalan”
olarak adlandırılabilir. Zira ne Erdoğan Netanyahu gibi bir katil, ne de
İmamoğlu bir fethin mimarıdır.
İllâ benzetecekseniz, M. Kemal’e benzetseydiniz bari.
Ama o zaman hem Kemalistlerden, hem MHP’den tepki alacaktınız tabiî. Hiç
değilse “Tek tarafı kızdırayım, kalan sağlar zaten bizimdir” dediniz herhâlde.
Hâlbuki bu anlamsız konuşmanın yapıldığı yer 30
Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarıydı. FETÖ’nün paralel devlet yapılanması
kültürünü iyice özümsemiş olanlar, 29 Mayıs Fetih Törenlerinde olduğu gibi yine
paralel bir tören düzenlemişlerdi. Yani tam da M. Kemal’le birlikte anılmaya
müsaitti ortam. Sadece vals gösterisi bile bu kıyaslamaya yeterdi onlar için.
Hâttâ İmamoğlu, M. Kemal’in halkevlerini kurduğu, ezanı Türkçe okuttuğu
yaştaydı; Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta değil!
Alkollü masalarda, yat güvertelerinde verdikleri
pozlarla benzeşiyorlardı meselâ; ordusunun başında imamlık yapmasıyla değil!
Gemileri karadan yürüten Fatih’e, karada yürütemediği
otobüslerle mi benzeyecekti İmamoğlu? Ya da altı dil bilen Sultan’la, sokakta
gördüğü hurdacıya cevap veremediği İngilizcesiyle mi? İstanbul’un fethinde
kullandığı topların mühendisi olan Fatih’le, İstanbul seçimlerinde söylediği
yalanlarla mı yarışacaktı İmamoğlu? Yanlış oldu vesselâm…
İmamoğlu dururken, İstanbullunun Haçlılara benzetilmesi
de “Tekfur” lâkaplı bir başkanın müjdelenmiş fethin müjdelenmiş komutanına
benzetilmesi de yanlış oldu.
Biz, Abdülhamid Han ile Erdoğan’ı kıyaslarken, büyük
Sultan’ın hayâlleriyle, yaşadığı baskılarla, dünyaya kafa tutuşuyla
benzerlikler kuruyoruz; siz Fatih’in hangi vasfıyla İmamoğlu’nu
kıyaslayabildiniz Allâh aşkına?
Neyse ki, Akşener’in ağzından çıkan bu zırvaların
kendisine ait olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla onun akıl sağlığını değil,
yuları başkasının eline teslim etmesini sorguluyoruz. Tamam, birileri
İmamoğlu’nun daha rantabl bir aday olacağını düşünmüş olabilirler. İyi de, siyâsî
etik, partinizin -sözde- siyâsî ideolojileri, tabanınızın sizden beklentileri
nerede? Yalanın bin türlüsünü becerirken, yatırımın hiçbir türüyle alâkası
olmayan, milliyetçi muhafazakâr seçmenin göz nûru Fatih’in emâneti Ayasofya’nın
yeniden câmi olmasına bile karşı çıkan, sırf Ata’sının vasiyeti diye,
partisinin en başarılı olduğu konuya el atıp Fatih heykeli yapmaktan bahseden
birini bu kadar pohpohlamanın siyâseten bir intihar olduğunu düşünüyorum.
Millet İttifakı, 2023’ü kazansa da, kaybetse de İyi
Parti ve Meral Akşener, HDP’yi de legalleştirme çabalarından dolayı yok olmayı
hak etmiş olacaktır bence.
Kılıçdaroğlu’nun çabası boşuna mı?
Anketler “İmamoğlu” dedikçe Kılıçdaroğlu direniyor.
Güzel güzel mutfak videoları çekip kendini özellikle gençlere kabul ettirmeye
çalışıyor. Ancak öyle güçlü bir el var ki bir yerlerde, o kimi işâret ederse
onun üzerine kuruluyor oyun.
Geçenlerde, Kılıçdaroğlu’nun aday olması ihtimâlinin
yüksek olduğunu yazdığımda, Lokman Ayva Vekîlim, bunun mümkün olmadığını,
İmamoğlu’nun oyun kurucuların adayı olduğunu söylemişti. Tabiî kendisinin siyâset
ve devlet tecrübesine ulaşmamız mümkün olmadığı için bu kurguyu ihtimâl dışı
görüyor değilim. Akşener’in son çıkışı da buna işâret ediyor nitekim. Ancak her
şeye rağmen bir sürpriz bekliyor ve direnen Kılıçdaroğlu’nun adaylık ihtimâlini
bir tık önde görüyorum.