Akdeniz ve Libya stratejisinin yeni adı: Türkiye karşıtlığı

Fransa her çaldığı kapıdan boş dönmüş görünüyor. Gerek uyguladığı politikalar, gerekse Afrika’daki kanlı geçmişi nedeniyle müttefik bulmakta zorlanan Fransa’nın geriye tek bir umudu kalıyor, o da Türkiye karşıtlığı!

LİBYA’DAKİ meşru hükûmeti devirmek için uzun zamandır saldırılar düzenleyen darbeci Hafter’e açıktan destek veren tek Avrupa ülkesi olan Fransa, son zamanlarda meşru hükûmetin Hafter karşısında ilerleyişinden fenâ hâlde rahatsızlık duyuyor. 

Eski sömürgelerine açılan kapı olması nedeniyle Libya’ya özel önem atfeden Fransa, ülkemizin meşru hükûmete desteğini kırarsa Libya’da istediği sonucu elde edebileceğini düşünüyor ve bunun için ayak oyunlarına başvurmaktan geri durmuyor.

Fransa, Türkiye’yi NATO nezdinde yalnız bırakmak için ülkemizin Libya’daki savaşı körüklediğini iddia ederek girişimlerde bulundu. Bu amaçla ilk önce Akdeniz’de kendi gemilerine düşmanca davranıldığını iddia ederek NATO ölçeğinde ülkemizi zor duruma düşürmeye çalıştı. Ülkemiz Fransa’nın iddialarını reddetti. Olaya ilişkin NATO raporları da Türkiye’nin tezlerini destekledi.

Böylece istediği desteği bulamayan Fransa, daha sonra bu duruma tepki olarak Deniz Gardiyanı Tatbikatı’ndan çekildiğini duyurdu ve ardından Avrupa kamuoyunun desteğini almak için birkaç kez nabız yokladı. Buna rağmen Almanya, İngiltere ve İtalya ile Kuzey Afrika’daki çıkarları uyuşmadığı için Avrupa kamuoyundan da istediği desteği bulamadı.

ABD’nin Libya’da sessiz kalması, hattâ Türkiye’nin tezlerine daha yakın durması nedeniyle ABD kartını da kullanamayan Fransa, Rusya ile zoraki ve adı konulmamış bir ittifaka mecbur kaldı.

Fransa şimdilik Rusya ile aynı safta yer alsa da Rusya ile ileride çıkar çatışması yaşayacağını biliyor. Ayrıca Rusya ve ülkemiz arasında son yıllarda özellikle Suriye üzerinde oluşan mutabakat nedeniyle Rusya’ya bel bağlamayı uygun bulmuyor. Bu nedenle yönünü bölgesel ittifaklara yönelten Fransa, bu konuda da istediğini alamayacağa benziyor. Çünkü Afrika’da sicili çok bozuk ve geçmişi katliamlarla dolu olan Fransa’ya hiçbir ülke güvenmiyor!

Geçmişin acı hatıralarının peşini bırakmadığı Fransa, Libya’ya etki edebilecek her ülke ile iş birliği imkânı arasa da kötü sicili nedeniyle istediği iş birliğini bulamıyor. Hattâ şartları zorladıkça Kuzey Afrika ülkeleri Fransız tezlerindense Türkiye tezlerine daha fazla yaklaşıyorlar.

Fransa her ne kadar Afrika’da girişimlerini yoğunlaştırsa da istediği desteği ilkesel olarak bulamayacağını ve Afrika’da hiçbir ülkenin kendisiyle ortak hareket etme noktasında hevesli olmayacağını biliyor.

Ülkemizin Libya’daki savaşı körüklediğini iddia eden Fransa, Hafter’e silah, uçak, asker ve lojistik desteğini açıkça gösteren ve bu desteklerini inkâr etmeyen Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne hiçbir plâtformda ses çıkarmıyor. Hâlbuki herkes biliyor, Hafter’e en büyük silah desteğini bu iki devlet veriyor.

Fransa’nın görmezden geldiği bir başka ülke ise Rusya. Hafter saflarında paralı askerleri olduğu bilinen Rusya’yı görmezden gelen Fransa, ülkemizi ise mesnetsiz iddialarla suçlamaya devam ediyor.

Fransa’nın bu ilkesiz tutumu, paralı askerler konusunda da aynı. Paralı askerlerin meşru hükûmetin yanında Hafter’e karşı savaştığını iddia eden Fransa, Hafter yanında meşru hükûmete ve Libya halkına karşı savaşan Sudanlı askerleri ise görmezden geliyor.

Yani nereden bakarsak bakalım, Fransa her çaldığı kapıdan boş dönmüş görünüyor. Gerek uyguladığı politikalar, gerekse Afrika’daki kanlı geçmişi nedeniyle müttefik bulmakta zorlanan Fransa’nın geriye tek bir umudu kalıyor, o da Türkiye karşıtlığı! Fransa, Libya’daki stratejisini bunun üzerine kurmuş durumda.

Bu bağlamda Sisi ve küçük ortağı BAE ile Libya stratejisi uygulamaya çalışıyor. Bu durumu yakından takip eden Fransız kamuoyu, özellikle de liberaller, Fransız lider Macron’u çok sert bir şekilde eleştiriyorlar. Yani Fransa, iç kamuoyu açısından da istediği desteği yeterince bulabilmiş değil.

Fransa, Türkiye karşıtlığını sadece Libya özelinde kullanmıyor. Fransa’nın Akdeniz stratejisi de Türkiye karşıtlığı üzerine kurulu. Akdeniz’de Kuzey Kıbrıs Rum Kesimi, İsrail ve Yunanistan’ı yanına alan Fransa, ülkemizi Akdeniz’de dar bir kıyıya sıkıştırmak istiyor. Attığı her adımı buna göre atıyor. Ama pek bir yere varabilmiş değil. Çünkü Akdeniz’deki tüm stratejinin başarısı Libya’dan geçiyor. Libya’da ise işler Fransa’nın istediği gibi gitmiyor.

Fransa’nın koparmaya çalıştığı fırtınanın sebebi de işlerin kendileri açısından iyi gitmemesi.

Ama bunun hiçbir faydası yok! Fransızların artık Afrika’nın kendilerine yâr, Libya’nın ise diyar olmayacağını bilmeleri gerek.