AK Parti bitiyor mu?

Türkiye’de partiler, kişiler, kuruluşlar gelir geçer. Bâki kalan, kurulan sistemler ve halka yapılan hizmettir. AK Parti bu ülkenin beyninden yıllarca silinmeyecek. Çünkü devrim niteliğinde başarılara imza attı. Fakat bu milletin hafızası bakımından AK Parti’den daha önceliklisi, Recep Tayyip Erdoğan’dır.

18 YAŞIMDA ilk oyumu verdiğim kişi Sayın Erdoğan’dır. Devamında tüm seçimlerde yine oylarımın tamamını Erdoğan ve AK Parti’den yana kullandım. AK Parti Eskişehir İl Kadın Kolları yönetiminde, Ak Parti İl Kadın Kolları Yürütme AR-GE Başkanlığı alanında uzun yıllar AK Parti’ye hizmet etmiş bir ülkücüyüm. Bu dâvâya gönül vermiş ve hizmet etmiş bir gönüllüyüm.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde 2001 yılında yola çıkan AK Parti, 3 Kasım 2002 seçimlerinden bugüne 20 yıl boyunca iktidarını sürdürerek Türk siyâsî tarihindeki yerini aldı. Girdiği bütün seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı başaran AK Parti, bu süreçte bünyesinden dört başbakan ve iki cumhurbaşkanı çıkardı. Türkiye’de değişimin, dönüşümün ve reformların adresi oldu. Türkiye’de siyâsetin pusulasını değiştiren AK Parti, iki kutuplu bir yarışın siyâsetini yaptı.

Vesayetçilere, hainlere, darbecilere “Dur!” dedi

Görev süresi dolacak olan Ahmet Necdet Sezer’in yerine aday çıkaran AK Parti’nin önereceği adayın seçimi kazanacağına, teamüller gereği kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak vesayet odakları devreye girerek AK Parti’nin cumhurbaşkanı seçmesinin önüne engel koydu. CHP 367’nin sadece karar yeter sayısı değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğu iddiasıyla Meclis’te yapılan ilk tur oylama işleminin iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Bir ilke imza atan Anayasa Mahkemesi, CHP’nin yaptığı başvuruyu kabul ederek Türkiye’yi yeni bir krizin eşiğine getirdi. Türk demokrasi tarihine “e-muhtıra” olarak geçen 27 Nisan Bildirisi yayımlandı.

Ancak AK Parti, bütün engellemelere rağmen Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdi. Bu defa bir yıl sonra, AK Parti hakkında kapatma dâvâsı açıldı. Vesayet odakları 7 Şubat 2012’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ifade vermeye çağırarak yeni bir kriz çıkarttı. 2013 yılında Gezi Parkı bahane edilerek sahnelenen çirkin tezgâhı 17-25 Aralık 2013’te Hükûmet’e karşı darbe girişimi takip etti. En son FETÖ’nün Türkiye tarihinin en kanlı darbe girişimi, 15 Temmuz 2016’da, Başkan Erdoğan’ın “Milletimizi, illerimizin meydanlarına, havalimanlarına davet ediyorum” yönündeki çağrısı üzerine vatandaşların tankların önüne geçerek demokrasiyi sahiplenmesi ile engellendi.

Tüm bu olaylardan ve tuzaklardan sonra AK Parti ve Erdoğan, bu sıkıntılı süreçlerden güçlenerek çıkmayı başardılar. Türkiye’de önemli alanlarda başarılı çalışmalar çıkaran AK Parti, ekonomi ve eğitim sisteminde beklenen başarıyı elde edemedi. Ciddî başarı elde edilen başlıkları sıralayalım isterseniz: Yerli ve millî anlayış, dev projeler, yargıda devrim, millî birlik ve kardeşlik, sağlıkta büyük dönüşüm, dış politikada söz sahibi ülke konumu, terörle kesintisiz mücadele…

Tüm bunların devamında AK Parti, hatalar ve eksikler de yaptı. Eksiklerine ve hatalarına rağmen Sayın Erdoğan’a olan sevgi ve vefa dolayısıyla bu halk, AK Parti’yi hep iktidar yaptı. Göreve işinin ehli olanlar da, koltuk sevdalısı, rantçı, çıkarcı, menfaatçi olanlar da geldi.

Türkiye’nin yüzde 51’lik kısmını temsil eden bir parti olması dolayısıyla kalabalık bir temsile sahip bir partidir AK Parti. Ayrıca 20 yıldır alternatifi olamayan siyâsî bir partidir. AK Parti’yi hepimiz yeterince tanıyoruz, gücünü ve zayıflığını da biliyoruz.

İnsan çabuk sıkılan bir varlıktır ve sürekli değişiklik ister. AK Parti uzun yıllardır “sıkacak kadar” iktidar oldu. Artık bir yeniliğe, bir değişime ihtiyaç var. Peki, ne yapacağız, hangi partiyi destekleyeceğiz? İşte bu konu çok girift!

Erdoğan demek, AK Parti demek! Dolayısıyla sıkılsak da, sevmesek de AK Parti’nin başka bir alternatifi olmadığı ve bugüne kadar gelmiş geçmiş en iyi parti olduğu için yine onu destekleyeceğiz. (Başkanlık sistemi dolayısıyla Erdoğan’ı destekleyeceğiz.) Bana çok sayıda şikâyet ve dert mesajları geliyor. Sizleri anlıyorum fakat daha iyisi yok! Aslına bakarsanız, yıpranan AK Parti değil, bizlerin dâvâ anlayışı, vatana ve millete bakışı, paraya verdiği değer, samimiyet ve teslimiyet değişti. Yıpranan bunlar oldu. İnsan yıpranınca toplumsal hareketler de yıprandı. Yıpranan ve değişen aslında parti değil, partiyi inşâ eden bizleriz.

Başka çok büyük bir sorun daha var. Geçmişte AK Parti içerisine konuşlanan paralel örgüt (FETÖ), AK Parti ve Erdoğan’a büyük operasyonlar çekti ve yıpratmaya çalıştı. Başarılı oldu mu? Sayın Erdoğan’ı yıpratmak yerine daha da fazla güçlendirdiler. Onlar operasyon yaptıkça halk Erdoğan’a sahip çıktı. Fakat aynı şeyi AK Parti için söyleyemeyeceğim. AK Parti en çok zarar gören taraf oldu. Hatta öyle şeyler yaşadık ki, bizler bile neredeyse dâvâ anlayışımızı sorgulamaya başladık. Fetullahçı terör örgütü işini çok profesyonelce yaptı, bizden görünüp bizi avladı. Bizim “dâvâ adamı/kadını” dediğimiz kişiler aslında AK Parti’yi içten içe çökerten FETÖ’cülerdi. Bizim bunları anlamamız epey bir zaman aldı. Tâ ki 15 Temmuz gecesine kadar... İşte o gece içimizdeki hainleri anladık. Fakat hâlâ o hainlerin büyük başlarına dokunabilmiş değiliz.

Buradan Sayın Cumhurbaşkanıma sesleniyorum: AK Parti’yi yeniden diriltmek istiyorsanız, FETÖ’nün siyâsî ayağına da hak ettiği cezayı verin. Ya rütbesine, görevine bakmaksızın tüm FETÖ’cüleri eşit cezalandırın ya da FETÖ’cü siyâsileri milletin temsil alanından atın.

Şuna adım gibi eminim: Sizin ve bu halkın canına kasteden bu kansızları cezalandırmak için elinizden geleni yapıyorsunuz, fakat yeterli değil. Hâlâ etkinler, hâlâ bu ülkeyi ve partiyi yiyorlar. AK Parti’yi bitiren, manevî anlamda zayıflatan Müslümanlar ile rant devşiren FETÖ’cüler olacak.

AK Parti bitecek mi?

Şunu iyi anlayalım: Türkiye’de partiler, kişiler, kuruluşlar gelir geçer. Bâki kalan, kurulan sistemler ve halka yapılan hizmettir. AK Parti bu ülkenin beyninden yıllarca silinmeyecek. Çünkü devrim niteliğinde başarılara imza attı. Fakat bu milletin hafızası bakımından AK Parti’den daha önceliklisi, Recep Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan olmazsa AK Parti bir hiçtir. “Erdoğan olmazsa AK Parti’ye oyumu vermem!” diyenlerdenim. Erdoğan olmazsa benim dâvâmı savunabilecek tek lider olarak Sayın Devlet Bahçeli kalıyor. Gerisi hikâye! Anlatsınlar, dinleyelim…

AK Parti her hâlükârda bitecek, kalıcı olansa kurulan sistemdir. Erdoğan sistemi kurmuştur; önemli olan, bu sistemi kimin devam ettireceğidir.

Allah ülkemizi hainlerden muhafaza etsin!

 

Kaynak: Yeni Asır gazetesi.