
YAŞADIĞIMIZ yüzyılda
teknoloji ve iletişim etkileşimi toplumsal yapıları önemli ölçüde dönüştürmeye
devam ediyor. Mobil cihazlar ve sosyal medya, gündelik hayatın ayrılmaz bir
parçası hâline gelmiş durumda. Dijital platformların kullanımının sosyal
yaşantıda yaygınlaşmasıyla hızlanan bu dönüşüm, günlük yaşam pratiklerini
etkilediği gibi ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda da çeşitli değişimlerin
yaşanmasına neden oluyor. Bu noktada özellikle adalet arayışlarında sosyal
ağların bir aktivizm aracı olarak ön plâna çıkması dikkat çekiyor.
Son
yıllarda yaşanan gelişmelere paralel olarak bugün toplumun hemen her kesimi sosyal
ağların etkisi altında. Gerek kullanıcı sayılarındaki artış, gerek web
teknolojisindeki ilerlemelerle dijitalleşmenin etki alanını oldukça fazla
artırdığı görülüyor.
Sosyal
ağlar, ürün ve hizmet tüketiminden kültürel faaliyetlere, günlük yaşam
pratiklerinden yardım kampanyalarına kadar birçok konuda etkin bir şekilde
kullanılıyor. Dolayısıyla sanal dünya yadsınamaz bir gerçek olarak yeni bir
toplumsal yapının da oluşumunu beraberinde getiriyor.
Tarihsel
perspektiften bakıldığında, toplumların belli dönemlerde çeşitli gelişmeler ışığında
yaşanan dönüşümlere bağlı olarak farklı isimlerle adlandırıldığını söylemek
mümkün. Bir çalışmasında Toffler (2008), bu dönemleri üç aşamalı şekilde ve
“dalga” ifadesiyle kavramsallaştırıyor. Bu dönemler sırasıyla “Birinci Dalga” (üretimin
kas gücüne dayalı olduğu “tarım toplumu”), “İkinci Dalga” (teknik gelişmelerin
beraberinde getirdiği dönüşümle “sanayi toplumu”) ve “Üçüncü Dalga” (hizmet ve
bilgi üretimine odaklanan “enformasyon toplumu”) olarak sınıflandırılıyor.[i]
Ancak
zaman içerisinde “enformasyon toplumu” kavramının “toplumsal kırılmaları
açıklamada yetersiz kaldığı” düşünülerek bugün artık enformasyon teknolojileri
yoluyla oluşturulan iletişim ağlarından kurulu “ekonomik, kültürel, siyâsî ve
toplumsal ağlarla örgütlenen” yeni bir sisteme vurgu yapılıyor: “Ağ toplumu”.[ii]
Ağ
toplumu, “sosyal medya ağlarından oluşan bir altyapının, toplumun her
seviyesindeki toplumsal biçimi belirlediği” bir yapıyı tanımlıyor. Bu toplum
yapısında birey ve gruplar, ağlar aracılığıyla bağ kuruyor ve ekonomik-sosyal
ilişkiler de yine bu ağlar üzerinden gerçekleştiriliyor. Geleneksel toplum
yapılarında temel olan yüz yüze iletişim yöntemlerinden farklı olarak ağ
toplumunda sanal iletişim ön plâna çıkıyor. Ayrıca, birey ve grupların “farklı
medya araçlarına” dâhil olarak interaktif davranabildiği gözlemleniyor.[iii]
Ağ
toplumlarında öne çıkan iletişim araçları içerisinde etki alanının genişliği
bakımından sosyal medya önemli bir yer tutuyor. Sosyal medya bireysel ve
kolektif iletişim ve örgütlenme noktasında birey ve gruplar tarafından birçok
farklı amaçla kullanılabiliyor. Bu kullanım son dönemlerde sosyal problemlerin
dile getirilmesi noktasında da sıklıkla karşımıza çıkıyor. Günümüzün dijital
tüketicisi, sosyal olaylar karşısındaki tepki ve desteklerini de artık sanal
mecralara taşımış durumda. “Dijital aktivizm” olarak da ifade edilen bu olgu,
“toplumsal ve politik bir değişim meydana getirmeyi ve belirli sorunlara dikkat
çekmeyi amaçlayan” bir hareket tarzı olarak dikkat çekiyor.[iv]
Dijital
aktivizm, günümüzün ağ toplumlarında çeşitli şekillerde karşımıza çıkıyor. İmza
kampanyalarından profil fotoğrafına siyah kurdele koymaya, hashtag açmaktan
akıllı telefonlar yoluyla anlık canlı yayın yapmaya kadar birçok aktivizm
örneği mevcut. Bunlar içerisinde “taraf olma/farkındalık,
kliktivizm/slaktivizm, hacktivizm ve vatandaş gazeteciliği” gibi başlıklar
altında bazıları aktif bir tepki ya da destek içerirken, bazıları da pasif
eylemler şeklinde kendini gösteriyor.[v]
Dijital
aktivist hareketlerin özünde ekonomiden çevreye, sağlıktan kültüre değin toplumu
ilgilendiren birçok farklı konuya ilişkin sosyal bir farkındalık sağlanması
fikri bulunuyor. Bu noktada dijital platformlarda toplumsal bazda bir değişim
meydana getirme hareketinin önemli bir boyutunu sosyal adalet arayışlarının
oluşturduğu görülüyor.
Sosyal
adalet, en basit ifadesiyle hakların adil bir şekilde dağıtıldığı bir toplum
yapısına işaret ediyor. Sosyal adalet anlayışıyla özellikle karar alma
süreçlerinin bireyler arasındaki renk, inanç ya da kültür unsurlarındaki
farklılıklara bakılmaksızın yürütülmesi gibi noktalarda kanunlar önünde eşitlikçi
bir bakış açısının esas alınması vurgulanıyor.
Sosyal
adalet noktasında özellikle eşitsizlik, yoksulluk, göç, dezavantajlı gruplar ve
dışlanma gibi sorunlar dün olduğu gibi bugün de toplumların gündemini meşgul
etmeye devam ediyor. Bu problemlerin dile getirilmesi ve çözümü noktasında
elbette farklı alternatifler mevcut. Ancak bugün farklı başlıklarda birçok sosyal
probleme ilişkin tepkinin hızlı ve etkin bir şekilde çok fazla sayıda insana
ulaşabilmesi ve kısa bir zaman dilimi içerisinde kolektif bir harekete
dönüşmesini sağlayan sosyal ağlar etkili bir yöntem olarak öne çıkıyor.
Sonuç
olarak, son yıllarda ivme kazanan teknolojik gelişmelerin etkisiyle toplumsal
yapılar hızlı bir değişim süreci içerisinde yer alıyor. Özellikle dijital
iletişimin yaygınlaşması kültürel, sosyal, siyâsî ve ekonomik boyutlarıyla bir
ağ toplumu yapısını ortaya çıkarmış durumda. Bu toplum biçiminde birey ve
gruplar yaşamın farklı alanlarında sanal ortamları kullanıyor. Bu alanlardan
biri de son dönemlerde sosyal medya platformlarında yükselişe geçtiği görülen
sosyal adalet arayışları.
Bireysel
ve toplumsal bazda yaşanan problemler, ekonomik eşitsizlikler, insanî hak
kayıpları gibi birçok konuya ilişkin ortaya çıkan aktivist hareketlerin artık dijital
ortamlara taşındığı görülüyor. Ancak söz konusu hareketler incelendiğinde, bu
hareketlerin kimi zaman toplum adına olumlu girişimler barındırırken kimi zaman
da toplum aleyhine gerçekleşebilecek sonuçlar içerdikleri görülüyor. Bu noktada
ortaya çıkan tepki veya desteğin hangi amaca hizmet ettiği noktasında gerek
karar alıcılar, gerek uygulayıcılar ve gerekse kullanıcıların dikkatli olmaları
gereğinin de altını çizmek gerekiyor.
[i]
Toffler, A. (2008). Üçüncü Dalga. (Çev. S.Yeniçeri) İstanbul: Koridor
Yayıncılık
[ii]
Castells, M. (1996). The Rise of the Network Society. The Information Age.
Economy, Society and Culture. Vol. I. Oxford: Blackwell
[iii]
Van Dijk, J. (2016). Ağ Toplumu. (Ö. Sakin Çev.) İstanbul: Kafka, Epsilon
Yayıncılık
[iv]
TDK (2022). Türk Dil Kurumu Sözlüğü https://sozluk.gov.tr/ (Erişim Tarihi:
02.02.2022).
[v] Turhan, D. G. (2017). Dijital Aktvizm. Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1(26), 26-44.