Afrin’den Sudan’a kaos yolu görünüyor!

IMF’ye teslim olma çağrısı yapanları, S-400’den vazgeçme yaygarası koparanları, Türkiye ile Rusya’yı tekrar karşı karşıya getirme adımları atanları, hele Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a yeni tuzaklar kurmuş hâlde fırsat kollayanları tarih kaydetti, biz de kaydettik!

DÜNYA her ne kadar Covid-19 salgını ile alâkadar görünüyor olsa da, birileri bir yerlerde kaosun hâkimiyeti için elinden geleni ardına bırakmıyor.

Sözü arsayı dolaştırmadan bir çırpıda söyleyeyim evvelâ: Bir Türkiye-Rusya savaşı peşinde koşanlar, hâlâ bu heveslerinden vazgeçmediler!

***

Covid-19, yaşamı doğrudan etkileyerek, içinde bulunduğumuz sürecin yönetiminin ağırlık merkezi olmuştur. Ancak hayat bütünüyle dinamik şekilde farklı mecralarda devam etmektedir. Edecek de…

Devlet ve millet, birbiriyle bütün olan çok dinamik bir güçtür. Bir konuya yoğunlaşırken, diğer konular da gündemdeki yerin korur. Hayat böyledir…

Yapılması gerekenlerin hiçbirini ihmâl edemezsiniz. Hele büyük devletlerin devamlılığında böyle bir dikkat dağınıklığına asla yer yoktur! Büyük devletlerde işler rastlantıya bırakılmaz, bırakılamaz…

Günümüz yönetimlerinde öncelik, devletin âli menfaatleri üzerine inşâ edilmektedir.

Bu anlamda ülkemiz her yönüyle dinamik bir süreç yönetimiyle seyretmektedir. Tabiî bu yönetimi kesintiye uğratmak isteyenler de aynı süreklilikle plânlarını yürütmektedirler.

Salgın sürecini kendi hesaplarınca fırsata çevirmenin peşinde olanlara karşı bu açıdan çok dikkatli olmalı, yaptıklarını fark ederek hamleler geliştirmenin yollarını bulmalıyız.

Bugün tarih, yeniden yazılmaktadır.

Son dönemde tüm tehdit ve saldırılar Batı’dan geldi. Ve Batı ısrarla, tıpkı 1939 sonrası yaptığı gibi, Türkiye’mizi etkisizleştirip güçsüz bırakarak, kontrolü üstlenmek için müthiş hamleler gerçekleştiriyor. Bunun dünkü ismi Marshall Yardımları idi. Ya şimdi?

Görünürdeki algı, Batı’dan bir yardımın gelmediği gibi, ülkemizin Batı’yı da insanî anlamda gözettiği bir dönemi resmediyor.

Oysa Afrin’de yaşanan terör hâdisesi, bunun hiç de öyle olmadığını gösteriyor.

Yahut her gün sosyal medyada kaynayan fitne kazanında çınlayan fokurdama sesi hiç de Anadolu’ya aitmiş gibi gelmiyor kulaklarımıza…

PKK, FETÖ ve DHKP-C gibi terör örgütlerine, her alanda Türkiye’mize saldırmasını emreden, içinde bulunulan kritik kriz döneminde bile canlara kıymaya azmettirmekten çekinmeyen kim?

Batı hem saldırıyor, hem de ısrarla kontrolü altında kalmamızı arzuluyor. Kendisine rağmen millî ve bağımsız politikalar izlemememiz, bölgemizde ve dünyada hür bir olmamamız için diretiyor.

***

Batı’nın açık yüzünü darbeler tarihi, dayatılmış ekonomik siyâsî krizler, Gezi Kalkışması ve sonu 15 Temmuz alçak ve hain işgalci darbe girişimi olan özellikle son 10 yıllık süreçteki tüm saldırılar, bu kontrol iştahının birer çıktısı…

15 Temmuz’da başarılı olamayan akıl, ısrarla bir Türk-Rus çatışması ve hattâ savaşı peşinde türlü oyunlar kurdu.

İnatla S-400 HSS alımına direnerek türlü algılar üzerinden kaos denemeleri gerçekleştirdi.

İstediği “mağlûp Erdoğan” veya “Erdoğan’sız Türkiye” fotoğrafını vermeyen bu necip millete solundan yaklaşmak tutmayınca sağından yanaşmaya yeltendi.

1939 sonrası teslim alınmış Türkiye senaryosunun aynının gerçekleşmesi için sadece Türkiye’yi değil, Rusya’yı da alenen hedef almaktan çekinmediler.

Regaib Kandili’nde şehit edilen Mehmetçiklerimizi unutmuş değiliz! Hiçbir şehidimizi asla unutmayacağız elbette, ancak o gece hangi sonların heeflendiğinin de farkındaydık. Bugün de farkındayız!

***

Putin’i bir sanal kafese alarak kuşatan yapı, ona hayâllerinin ötesinde bir Rusya vaat etti.

Ancak karşılığında istediği teminat, bizzat varlığı…

Zaman zaman söz konusu vaat karşısında soğukkanlılığını kaybeden Putin, Çin-Hindistan hattındaki gelişmeler karşısında ülkesini ancak güçlü bir Türkiye ile koruyabileceğini anlamaz olursa, devletinin kaç parça olacağını da bilemez hâle gelir.

***

Covid-19 ile meşgul olurken dünya, birileri Libya hattını yarmak için Sudan’da üçüncü bir cephe açıyor.

İçeride ise sokağı hareketlendirme, ayrımcılık ve bölücülük faaliyetleri içerisinde bulunarak “yerel hükûmet” söylemi şeklindeki alçaklığa bürünenler, PKK’nın siyâsî kanadı ile kolkola girerek Batı’nın çıkarlarını gözeten cumhurbaşkanı adayı girişimini hızlandırmaya kalkışıyor.

IMF’ye teslim olma çağrısı yapanları, S-400’den vazgeçme yaygarası koparanları, Türkiye ile Rusya’yı tekrar karşı karşıya getirme adımları atanları, hele Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a yeni tuzaklar kurmuş hâlde fırsat kollayanları tarih kaydetti, biz de kaydettik!

Ancak hangi tuzağı kurarlarsa kursunlar, kaybedecekler!