
DÜNYADAKİ bazı ülkelerin isimleri dikkat çekicidir. Sadece Afrika ülkelerinin ve şehirlerinin bir kısmını göz önünde tutalım. Kimi tekerlemeye benzer, kimi de şiir gibidir.
Meselâ “Burkina Faso”, bana daima hoş gelmiştir.
“Sierra Leone” de öyle.
Ülke ve şehir isimlerinin genellikle yerel dillerden geldiği dikkate alınırsa, Afrika dillerinin güzelliğine de bir işaret olarak görmek gerekir.
Birkaç örnek daha verelim.
Burundi, başkenti Bujumbura.
Etiyopya, Addis Ababa.
Somali, Mogadişu.
Söylenişleriyle her biri ayrı güzellik.
“Estavini” diye bir ülkeyi görmezden gelemeyiz. Kıtanın güney kısmının doğu şeridinde yer alan Estavini, 1 milyon 100 binlik nüfusuyla iki başkente sahip. Mbabane idarî, Lobamba ise krallık ve yasama merkezi.
Kara derili güzel insanların yaşadığı Afrika’yı, maalesef Amerika ve Avrupa ülkelerinin asırlardır sömürdüğü ve sömürmeye doymadığını biliyoruz.
Parçalayıp bölüşmüşler, yer altı ve yer üstünde ne kadar zenginlik varsa el koymuşlar, insanları köle yaparak alıp götürmüşler…
Bu konular yalnızca kitaplara değil, filmlere ve dizilere de konu olmuştur.
Aşırı baskı uyguladıkları Afrika’yı iliğine kadar sömürmüşlerdir. Bugün de mümkün olduğunca devam etmek istiyorlar.
Batı ülkelerinin baskıları o kadar ağırdır ki dillerine de, dinlerine de müdahale edilmiştir. Binlerce dilin konuşulduğu Afrika’da pek çok dilin tamamen kaybolduğu, bir kısmının da kaybolma tehlikesi altında bulunduğunu göz ardı edemeyiz.
O yüzden bugün Afrika ülkelerinin bir kısmının resmî dili İngilizce, bir kısmının Fransızcadır.
Sömürgeci azgın Batılılar, kendi ülkelerinde Koloni Bakanlığı bile kurmuşlar vaktiyle.
Almanya’sı, Hollanda’sı, Belçika’sı, Portekiz’i, İtalya’sı birbiriyle yarışmış. Hep birlikte çullanmışlar Afrika’nın üstüne. En çok da İngiliz ve Fransız’ı yüklenmiş.
Bir Ruanda nasıl unutulabilir? İngilizce ve Fransızca konuşanları birbiriyle savaştırmak, ineği olan ve olmayan diye ayırmak, zengin ve fakir diye ayırıp birbiriyle savaştırmak, az siyah ve çok siyah diye ayırıp birbiriyle savaştırmak için nasıl bir insafsızlığa sahip olmak gerekir?
Kenya’nın ilk başbakanı ve ilk devlet başkanı Jomo Kenyatta’nın meşhur sözünü burada anmadan geçmek olmaz:
“Beyaz adam geldiğinde ellerinde İncil vardı. Bizimse topraklarımız. Bize gözlerimizi kapatarak dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı.”
Afrika’da çok da cana kıymıştır Batı’nın beyaz adamları.
Öldürdükleri kişilerin kafalarından kuleler yapmışlar, resimlerini pullarında basmışlardır.
Çok da kol bacak kesmişlerdir. Yaptıkları vahşetin sınırı yoktur.
Avrupa’daki her mutlu çocuğun bedeli olarak Afrika’da pek çok çocuk eziyet görmüş ya da can vermiştir.
“Batı medeniyeti” dedikleri tek dişli canavar işte budur!
Teknolojide bir dönem için ileri olmak, medeniyete işaret sayılmaz.
Birkaç alet icat edip kendini üstün sanmak, Batılı beyaz adamın büyük yanılgısıdır.
O siyah çocukların vebali onların boynundadır ve günü gelince bedeli tahsil edilir.
“Batı Afrika’da dikkat çeken gelişme” başlıklı bir haber okuyunca aklımdan geçenleri buraya not etmiş bulundum.
Haberin heyecan verici yanı vardı.
Şöyle ki…
“Burkina Faso, Mali ve Nijer, tek bir konfederasyon olarak birleşme kararı aldı.”
Ne güzel, değil mi?
Devamına bakalım…
ABD ve Fransa karşıtı Burkina Faso, Nijer ve Mali, ilk zirvelerinde üç ülke için bir “Sahel Devletleri Konfederasyonu” kurulduğunu ve Batı Afrika ülkeleriyle (ECOWAS) tamamen koptuklarını duyurdular.
Burkina Faso’da Müslüman oranı yüzde 60’tan fazla.
Mali’nin yüzde 95’i Müslüman.
Nijer ise yüzde 99 Müslüman nüfusa sahip.
Üç ülke ortak bir merkez bankası kurup dış politikada birlikte hareket edecekler.
Hayırlı olsun. Darısı diğer komşuların başına.
Meselâ Gana, Togo ve Benin’i de alsınlar ve denize açılabilsinler.
Birinci Dünya Savaşı sonrası Almanya, Togo’yu Fransa’ya bırakmış. Bağımsızlığı kazanma tarihi 1960. Kısacık da olsa Fransız hâkimiyeti neticesi ülkenin dili Fransızca olmuş. Uluslararası Frankofoni Örgütü üyesi olan Togo’nun yüzde 20’si Müslüman.
“Frankofoni Örgütü” ne demek? Şu demek: Fransızcanın geçer dil olduğu, nüfusunun önemli bir bölümünün Frankofon olduğu ya da Fransız kültürüne belli bir bağı olan ülkelerin ve bölgelerin temsil edildiği uluslararası bir örgüttür. Örgüte 88 devlet ve hükûmet üyedir.
Togo, aynı zamanda İslâm İşbirliği Teşkilatı üyesidir.
Gana’ya kısaca bakalım…
1985 yılında kısa bir süre için Burkina Faso ile “Batı Afrika Birliği” adı ile birleşime gidilmiş ancak bu uzun süreli bir birliktelik olmamış, 1987 yılında Burkina Faso’da yaşanan ve Thomas Sankara’nın öldürülmesi ile sonuçlanan darbe ile bu birliktelik ansızın sona ermiştir.
Gana’nın yüzde 18’i Müslüman.
Resmî dil İngilizce. Son yıllarda Fransızca da yaygınlaşıyor. 2006 yılından bu yana Frankofon Birliği üyesi.
Son cümle: Afrika, artık eski Afrika değil. Kara Kıta uyanıyor. En geç gelecek asırda bahtının rengi değişecektir.
Bunda Türkiye’nin de payı var. İlk defa düzgünce selâm veren, namaz kılan beyaz adamlarla karşılaşıyorlar ve gelen o beyaz adamlar sömürmek, ezmek, bütün zenginliklerine el koymak için gelmediğinden, hayretle karşılıyorlar. Beraber kazanmak ne demek, nasıl olur, anlamaya çalıştıkları husus bu.