Afrika’da ezan sesi: Tunus Kayrevan Ulu Camiî

Afrika’da pek çok cami inşâ edilmiş, hemen hemen hepsi Kayrevan Ulu Camiî’nin mimarî plânını tekrar eden bir karakter sergilemiştir. Mabed, mimarî açıdan da Afrika kıtasında öncül bir duruş sergiler.

PEYGAMBER Efendimiz (sav) ile aynı dönemde yaşamış bir İslâm kumandanı Ukbe Bin Nafi… Kuzey Afrika’nın fatihi... Bazı kaynaklarda onun Ashab-Kiram’dan olduğu yazmaktadır. İslâm’ın batıya doğru yayılışında derin izleri var.

Afrika seferlerinde bölgede barışçıl bir kumandan olarak ün salmış, fethettiği bölgelerdeki halkı İslâm’la şereflendirmiştir. İslâm ordusunun bulunmadığı zamanlarda bölgede isyanlar çıkmış, bunun üzerine ünlü kumandan Ukbe Bin Nafi, bir karargâh şehri kurmaya karar vermiştir. Burası hem bir karargâh, hem de İslâm ordusunun batı seferleri için bir üs olacaktır: “Kayrevan”…

Ukbe Bin Nafi bu kadim şehri beş yılda tamamlarken, en eski İslâm eserlerinden biri olan Kayrevan Ulu Camiî de şehirle birlikte Tunus’ta yerini alır. Cami, İslâm tarihi için bir şehrin imarını betimlemekten çok, daha mühim bir devrimi ifade eder. O güne kadar ezansız Afrika topraklarında bu eserle birlikte “Allah-u Ekber” lafzı da ilk kez yankılanacaktır.

Pek çok kez yeniden yapılan tarihî Kayrevan Ulu Camiî, İslâm’ın yayılışını simgeleyen bir mabed. İlk hasarı Berberîlerin işgali sırasında görür, birkaç kez tekrar inşâ edilir, zaman zaman da genişletilerek bugünkü hâlini alır.

Olabildiğine geniş dikdörtgen avlusuyla, kare plânlı ve üç katlı minaresiyle Kuzey Afrika mimarisinin özgünlüğünü fısıldar. Yüksek beden duvarları dıştan bir gözle kale surlarını andırır; bu hâliyle mabedin karargâh karakteri de bütünleşmiş olur.

İslâm yapılarının vazgeçilmezi revaklar, avluyu ahenkle çevreler. Çift revaklı avlu, uzun sütunlar üzerindeki kemerlerle davetkâr bir izlenim sunar. Ana ibadet mekânını örten düz bir çatısı vardır.

İç mekân, mihraba dikey on yedi nefle ayrılır. Geniş orta nef, mihrap ve avlu giriş kısmında olacak şekilde iki kubbeyle vurgulanır. At nalı kemerler, geometrik ve bitkisel süsleme kompozisyonları, antik sütun üzerinde kûfi yazılar tam bir sanat cümbüşüdür.

Bu tarihten sonra Afrika’da pek çok cami inşâ edilmiş, hemen hemen hepsi Kayrevan Ulu Camiî’nin mimarî plânını tekrar eden bir karakter sergilemiştir. Mabed, mimarî açıdan da Afrika kıtasında öncül bir duruş sergiler.

Hiç kuşkusuz camiler, bulundukları topraklarda İslâm’ın yayılması ve toplumlar tarafından içselleştirilmesinde çok büyük bir öneme sahiptirler. Nerede bir cami inşâ edilse orada İslâm’ın insanı kuşatan ve derinden bir sevgiyle kucaklayan bütün özellikleri gözle görülür ve hissedilir bir vücuda kavuşmuş olur. İslâm’ın insanlığı bir gök kubbe altında “biz” şuuruyla kavramasındaki o ilâhî anlam, camilerde de bir vücut hâlinde tekrar eder.

Avlular, mahremiyetin hürriyetle birleştiği bir yaşam biçiminin inikasıyken, harim üzerini kaplayan kubbeler, birlik olmanın ve bir kudretin muhafazası altında güvenle var olmanın tasviridir.

 

------------------------

Kayrevan: Ordu, ordugâh.

Ulu Camii: İslâm beldelerinde erken dönemlerde inşa edilen şehrin en büyük camiine verilen ad.

Revak: Üstü örtülü, önü açık yer, sundurma, kemer altı.

Nef: Mihraba dik, sütunlarla ayrılmış uzunlamasına mekânlar.

Harim: Camilerde iç mekân. Asıl ibadet alanı. “Haram” kelimesinden türemiştir.