SEÇİME şunun şurasında
bir sene ve bir hafta kaldı. Yaz bitip göçmen kuşlar güneye doğru uçarlarken
artık seçim sath-ı mahalline girmiş olacağız.
Lâkin
bir taraftan “Erken seçim, hemen seçim, derhâl seçim, sandığı getirin, boşları
götürün” diye ünleyenler, hâlâ aday belirsizliklerinde debelenip duruyorlar.
Aslında
Hükûmet “Alın size seçim” dese ve erken seçim kararı alacak olsa seyreylerdik
eğlenceyi, şamatayı; on dört ayak bir pabuca nasıl giriyor, görürdük.
Yedili
masanın adayının kim olacağı hususunda epeyce kafa karışıklığı oluşmuş durumda.
Bir
süre “Adayımız belli ama yıpranmaması için açıklamıyoruz” diye zaman
kazandılar, orta sahada top çevirdiler. Yemiş gibi yaptık.
Bu
sakız bayatlayınca, üç beş gün de “Millet İttifakı’nın adayı, Türkiye’nin
13’üncü Cumhurbaşkanı olacak kişidir” diye laf gevelediler.
Tabiî
bu 13’üncü Cumhurbaşkanı’nın adını bilmeyen sadece bizler değildik elbette, bu
lafı söyleyenler de aynı durumdalardı.
“Seçim
tarihi belli olsun, o gün adayımızı açıklayacağız” diyenler de az değil hani.
Kendilerine yardımcı olmak isterim, insanlık ölmedi ya! 18 Haziran 2023, Pazar…
Gözünüz insanlık görsün!
Meral
aplanın bu konudaki gayretlerini takdir etmezsek haksızlık etmiş oluruz. Millet
İttifakı’nın adayının alnında illâki “Rabbi Yesir” yazmalıydı.
Her
ne kadar Kemal abimizin alnında pek bir şey yazmıyor olsa da anketler
ittifaklarının kesin kazanacağını işaret ederse Genel Müdürün adaylığını
açıklayacağını söyleyen parti yetkilileri var.
Kemal
abimiz adaylığını açıklayamıyorsa, “Millet İttifakı uçtu, kaçtı, arayı açtı,
hopladı, zıpladı” diyen anketlere pek de şeetmemek lâzım demek ki.
Kemal
abimiz aday olmak için ziyadesiyle istekli lâkin onun adaylık ihtimâli kendi
partisinde bile büyükçe bir kesimin tüylerini diken diken ediyor.
Hâl
böyle olunca sağda solda aday gibi açıklamalar yapan, “Kavala’yı, Demirtaş’ı
serbest bırakacağım, terörle mücadelenin dozunu düşüreceğim” şeklinde
vaatlerini sıralayan Kemal abimiz frene basmak zorunda kalıyor.
“Aday
mısınız?” soruları karşısında topu ittifak masasına atıyor. Adaylarını ittifak
ortakları ile belirleyeceklermiş.
İstanbul
şeyisi İmamoğlu, Millet İttifakı’nın defakto adayı gibi kendince yurt gezileri
yapıyor, mitingler düzenliyor. Ancak onu da Meral aplasından başka destekleyen
yok.
Ekremciğimin
ipini de son Karadeniz gezisinde çektiler sanırım. Artık ondan bir numara olmaz
bence. İstanbul bile Ekremciğime üç beş beden büyük geldi zaten.
Yedili
masada aday olmaya hevesli nice “babayiğitler” var üstelik. Onlar dururken
İmamoğlu’na sıra gelecek mi bakalım?
Kemal
abimiz aday olamazsa, gönlünde yatan beyaz atlı prensi sanırım hepimiz biliyoruz:
“11 numara”...
Çadır
böylesine karışık olunca, hâliyle komiklikler yapıp süreye oynamak gerekiyor. Bu
komikliğin komik olup olması çok da mühim değil.
Efendim,
“Cumhur İttifakı adayını henüz açıklamamış, neden kendilerinin adayını sorup
duruyormuşuz”. Sizi bilmem ama bence komik!
Bu
komikliği yapanlar, Erdoğan’a karşı ilke milke, dünya görüşü, siyâsî omurga demeden
bir araya gelmiş ve Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’nın doğal adayı olduğunu evlilik
yıldönümlerinden daha iyi bilen kişiler, iyi mi?
“Tank
mı vardı ki üzerine çıkayım?” diyen kafadan, “Aday mı vardı ki karşısına
çıkayım?” sorusunu duymak kimseyi şaşırtmasa gerektir.
Hem
Erdoğan, hem de Bahçeli tarafından defaatle açıklanmış malûmun ilâmı, İzmir’de
Erdoğan tarafından yeniden dile getirildi: “Cumhur İttifakı’nın adayı benim!”
“Bakalım
şimdi ne yapacaklar?” derken Cemal Enginyurt’un tivitini gördüm, çok güldüm.
Allah da onu güldürsün. Enginyurt, “Biz seni çok bekledik, birazda sen bizi
bekle” yazmış. (Tivitteki “biraz” ile “da” ayrı yazılacaktı ama idare ediniz.)
Bekleriz
Cemal Bey, acelemiz yok da, yakında YSK oy pusulalarını basmaya başlayacak. Ne
yapsınlar, oy pusulası üzerine tuvalet terliği mi bassınlar?
Aslında
yedili masanın adayının kim olacağı konusunda en doğru açıklamayı CHP’li Hatay
Belediye Başkanı Lütfü Savaş yapmıştı: “Millet İttifakı’nın adayını
uluslararası karar vericiler işaret edecek.”
Konu
bu kadar net işte!
Henüz
içinde adayın isminin yazdığı mühürlü zarf yedili masaya ulaşmadı. Kimsenin de
o zarf gelmeden adayı -ya da adaylığını- açıklamaya maçası yemiyor.
Aksi
durumda o masayı bir araya getiren “uluslararası karar vericiler” bu duruma çok
kızarlar ve onlar kızınca ne yapacakları hiç belli olmaz. Bunu en iyi Kemal
abimiz bilir.
O
değil de, ister misiniz o zarfın içinden gerçekten de tuvalet terliği çıksın!
Zarftan
kim çıkarsa çıksın, kesin olan bir şey varsa o da çok eğlenecüük çook! Biraz
daha bekleyelim bakalım…
Kalınız
sağlıcakla.