NİETZSCHE’NİN “Tanrı öldü” sözü
kadar korkunç olmasa da başlığımızın bir ferde epey ağır gelecek şiddette
bir söz, daha doğrusu bir prensip olduğunu kabul ediyorum.
Denk
gelmiş olanlar bilirler, KÖK Teorisi’ni anlattığım seminer ve konferanslarda,
ferdin kendisiyle etkileşiminde ana mantıklardan biri bu sözdür. Arzu
edilen sonuç elde edilememişse, fert kendine bu soruyu sormalıdır. Düşük not
alınca “Hoca bana taktı”, iş
bulamayınca “Engelli olduğum için almıyorlar”,
seçimleri kazanamayınca “Bu halkın bizi
anlaması için çok fırın ekmek yemesi lâzım”, işinde başarılı olamayınca “Âmirler âmir değil; iş arkadaşlarım
kıskançlıklarından beni engelliyorlar”, müşteri kaybedince “Bunlar kaliteden ne anlar?” gibi
sözleri sıkça duyarız.
Tabiî
en büyük fatura iktidara kesilir; “İktidarın
şöyle yapması lâzım, böyle etmesi lâzım” gibi fikirler havada uçuşur.
Bunların çoğunu da benim şu anda oynadığım rolü oynayanlar yani yazı yazanlar
yapar. Anlayacağınız, benim herkese yetecek kadar aklım vardır(!)…
Her
ne hikmetse, o aklım, benim işlerimi yolunda götürmeye yetmez. Aslında yeter de,
benim dışımdaki herkes olmasa sorun da olmazdı(!).
Geçenlerde ülke yönetenlere akıl veren kıymetli bir yazı okudum. Şu anda Cumhurbaşkanımız
dâhil birçok yöneticimiz o yazıda tarif edildiği gibi bir yönetim icra
ediyorlar. Hem güzel tavsiyeleri, hem de o tavsiyedeki gibi hareket eden
yöneticileri düşününce, doğrusu, “Acaba
ben nerede eksik yapıyorum?” şeklindeki meşhur soruyu sormak geldi aklıma.
Öyle
ya, sadece liderlerin, devlet başkanlarının, bakanların, milletvekillerinin
sorumluluğu yok ki... Hepimizin bir şeyler yapması lâzım. Bir başka ifadeyle,
devlet başkanına yapılan o tavsiyelerle aynı mantıkta vatandaşa da yol
göstermek şart! Her ikisi de aynı kaynaktan beslensin ki âdeta uyumlu bir ekip
gibi olabilsin…
Ülkemizdeki problemleri çözemeyişimizdeki gerekçeyi “başkaları, başka ülkeler”
falan diye ortaya koyarsak, bunun, doğru bile olsa bize hiçbir faydası
olmaz. Birileri bizim ülkemizi karıştırıyorlar diye elimiz kolumuz bağlı mı
oturalım yani?
Şu
an için kendi beceriksizliklerimin sebebini eğitim sistemine fatura etsem, “Kazık
kadar oldun, hâlâ eğitim sistemini suçluyorsun. Madem yanlışı biliyorsun, o
zaman o açığı gidererek kendini geliştir” demez misiniz?
Neymiş
efendim, Amerika, İsrail, Almanya, Fransa ülkemizde karışıklık çıkarmaya
çalışıyormuş. Onlar taarruzda diye biz bir şey yapmayalım mı?
Evet,
onları bilelim ama ana motivasyonumuzun “Ben
eksik bırakmasam bu yanlışlar olmazdı” şeklinde olması lâzım.
“Acaba nerede eksik yaptım?”
sorusunun cevabı sürekli ferde sorumluluklar veriyor olsa da çok önemli bir
gelişmeye katkı yapıyor. Bu, otomatiğe alınmış acayip bir gelişme
sürecidir. Yoğun ve sürekli çalışmayı gerektirir.
Ülkesindeki doların yükselişinin ortalığa çöp atmasıyla, arabasıyla kırmızı ışıkta geçmesiyle, iş yerinde yazdığı metinleri özensiz yazmasıyla, salgın döneminde resmî şahısların tavsiyelerine uymamasıyla bir ilişkisi olduğunu düşünürse, işte o zaman kazançların helâl seviyesi artar, kalite yükselir, işler yoluna girer! Vatandaşın, iktidarıyla uyumluluk arz etmesi için söylediğimiz gibi tek cümlelik değil, çok kapsamlı bir çalışmanın yapılması lâzım. Eğer ilgi duyup yazan olmazsa, ilk fırsatta yazıp size arz etmek isterim.