TÜRKİYE siyâsetinde en
dikkat çekici istifanın Sayın Berat Albayrak’ın istifası olduğu doğru…
Peki,
bu istifa ile ABD başkanının değişimi arasında bir ilişki/etki var mı?
Bence
var!
Ancak
ilişkiyi doğru yerden kurmak gerekir.
Bu
istifa, ekonomi politikalarında bir “yol ayrımı”na işâret mi ediyor, yoksa ABD
başkanının değişimi beraberinde bir “mobbing” süreci getireceğinden, sürecin doğru yönetilmesi
için bir taktik değişimi mi?
Merkez
Bankası ile Hazîne ve Mâliye Bakanlığına atanan iki isme odaklandığımızda, iki
ihtimâlin de dikkate alındığına işâret ediyor. Ancak Sayın Albayrak’ın “bir bakandan
fazlası” imajı ve iktidar-muhalefet kapışmasındaki “yumuşak güç cephesi”
naifliği sebebiyle konu, bir “istifadan öte” etkisi yapıyor.
Çünkü
Albayrak, aynı zamanda politik bloklaşmanın da kavşak noktası kabul edildi
kamuoyunda.
Aslında
“Damat” vurgusundan çok, iş dünyası-iktidar denklemi açısından turnusol görevi
görüyordu.
Sayın
Albayrak’ın istifa şeklindeki “Soylu İstifa” betimlemesi ise, özünde Sayın
Erdoğan’ın kabîne değişikliğine ilişkin dip dalgayı kıyıya vuran dalga algısına
evriltti konuyu.
İstifanın
perde arkasına ilişkin en gerçekçi “perde aralaması” ise şudur: “İhracatı
yükseltmenin yolu, ithalatı itibarsızlaştırmaktan geçer” politikasını Sayın
Albayrak’ın eksen alması...
Oysa
Türkiye, “ithalatı ihracatın dünürü yapmak” politikasında yüz yıldır ısrar
etmektedir. Üstelik zengin bir dünür…
Bu
süreci “ekonomi teorilerinin savaşı” şeklinde tercüme edenler de var. Ancak
Albayrak’ın istifası, ekonominin felsefî penceresine işâret etmez. Aksine bu
istifa, özü itibariyle ABD-Avrupa cephesinin yeni hazırlığına ilişkin “yorulmuş
askeri geriye çekmek” taktiğinden ibârettir.
Kuşkusuz
“yorgunluk günlüğü”ne bakıldığında, tartışmaya sebep ipuçlarına
rastlanmaktadır. Peki, bu ipuçları nelerdir?
En
önemli ipucu, bence hazırlık safhası bitmiş olarak söylenen “kabîne
değişikliği” hızının yavaşlamasıdır. Sayın Erdoğan’ın, “Başkaları söylüyor diye
adım atmam!” sözü, özünde “Zamanını ben
tayin ederim!” hatırlatmasından ibârettir. Değilse, Albayrak’ın istifası,
kabîne değişikliğinden bağımsız bir gelişme değildir.
İkinci
ve en önemli ipucu ise, Albayrak’ın istifasının ABD-AB ekseninde “ekonomiye
balans ayarı” dönemine geçilmesine karşılık, Erdoğan’ın atadığı isimlerin
sicilinde yatan stildir. Bir başka ifadeyle, “atanan isimler üzerinden
çözümleme yapmak”, bizi daha gerçekçi analizlerle buluşturacaktır.