
BUGÜN dünyanın en büyük problemi, hiç şüphesiz Rusya’nın
Ukrayna’ya 23 Şubat 2022 gecesi yaptığı ve hâlen sürdürmekte olduğu saldırıdır.
Problem bu olmakla birlikte, içinde bulunulan durumun çok iyi anlaşılması için,
problemin görünür yüzünün ardına bakmak lâzımdır.
Evet, bizler bugünkü problemi Rusya-Ukrayna Savaşı
olarak görüyoruz, ancak meselenin bu hâle evrilmesine başka bir pencereden
bakınca, Rusya ve Ukrayna’nın başka bir plânın figüranları olduğu görülür. O hâlde,
birileri tarafından her iki ülkeye de bir oyun kurulmuş demektir. Ortada bir
oyun olduğuna göre, bu oyunu kuran güç kimdir?
Oyunun sahibi, hiç kuşkuya gerek yok ki ABD’dir.
“ABD böyle bir oyun kurmaya niye gerek gördü?”
sorusunun cevabını, ABD’nin asıl meselesinin ne olduğu sorununu çözerek verebiliriz.
Hiç kuşku yok ki, ABD’nin şu anda en temel meselesi ve en önemli tehdit algısı
Çin’dir. Çin’in küresel güçler eliyle devasa bir ekonomiye dönüştürülerek
yeni bir kutup olarak ufukta belirmesi, ABD’nin kâbusudur.
Çin bu hızla giderse çok uzak olmayan bir zaman
diliminde üretimde ABD ekonomisinin üzerine çıkarak dünya liderliğini ele
alacaktır. O zaman ne yapmak lâzım? Şartlar ne olursa olsun, Çin’in
engellenmesi lâzımdır. Bu engellemeyi yapmak için ABD’nin elinde iki koz
vardır: Birincisi deniz ve okyanusları kontrol ederek Çin’in deniz ticaretini
baskılamak ve gerekirse aşamalı olarak yıpratıp -Somali korsanları gibi kurmaca
figürlerle- kopacak hâle getirmektir. Bugün itibariyle ABD donanmasının
okyanuslarda aldığı vaziyet, dünya deniz ticaretinin onun kontrolünde olduğu
gerçeğidir. Çin, şu an itibarı ile denizde ABD ile yarışacak durumda değildir.
Ancak Çin’in eli de armut toplamıyor elbette. O
da büyük bir hırsla savunma sanayiine ivme vererek harıl harıl nükleer füzeler,
yeni nesil gemiler, uçaklar ve dijital silah sistemleri üretmektedir. Tâ
ki ileride ABD ile muhtemel bir yüzleşmede caydırıcı olsun…
ABD’nin ikinci kozu, Çin’in ikinci çıkış yolunun da
engellenmesidir. Çin’in ikinci çıkış yolu, Çin’den başlayıp Avrupa’ya uzanan ve
kamuoyunda “Bir Kuşak Bir Yol” diye bilinen büyük ticaret yolu projesidir. Çin’in
bu projesi, Çin’den başlayan kara ve demiryolu ağlarının Orta Asya üzerinden
Hazar’ı geçerek Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden de Avrupa’nın en uç noktası
olan İngiltere’ye ulaşmasıdır. Tarihî İpek Yolu’nun modern ve muazzam bir
versiyonu olan bu proje, Çin’i dünyanın en büyük üretim ve tedarik merkezi hâline
getirecek ve Çin’de üretilen ürünler bu hat boyunca büyük bir hızla ticarî
dolanıma çıkacaktır. Pekâlâ, bu hat üzerinde hangi ülkeler vardır? Bu hat
üzerinde Türk devletleri, Afganistan ve Türkiye vardır. Türkiye’den sonrası
Avrupa olduğu için, Çin, Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştığında projenin
hayata geçmesini temin etmiş olacaktır.
Pekâlâ, Çin’in böyle büyük
bir projeyi başarması ve hedef pazar
olan Avrupa’ya ulaşması hangi güçlerin veya devletlerin aleyhinedir? El-cevap:
ABD ve Rusya’nın!
O hâlde İkinci Dünya Savaşı’ndan
beri dünyayı ellerinde tutan ABD ve Rusya’nın yapacağı şey nedir? Çin ve AB’yi ABD
ve Rusya’nın önüne geçirecek olan bu projeyi engelleme konusunda anlaşmak!
Anlaşmanın mahiyeti nedir?
Anlaşmanın mahiyeti, üretim yeri olan Çin’in önüne engeller koymak ve tüketim
yeri olan Avrupa’yı da enerji ve güvenlik zaaflarıyla sarsmak. Daha açık
söyleyecek olursak, Çin’in kontrolü denizlerde ABD’nin, karada ise Rusya’nın
görevi olarak belirlendi.
Rusya, görev tanımlamasını
yaptıktan sonra hemen Avrupa üzerine harekete geçmek istedi. Ancak ABD ile
Rusya’nın bu anlaşmasının deşifre olmaması için aralarında bir ihtilafın olması
gerekiyordu. Bu ihtilaf noktası da ABD’nin elinde Rusya’ya karşı bir koz olarak
tuttuğu Ukrayna idi. Kendini Rusya karşısında savunmasız ve yalnız gören Ukrayna,
doğal olarak Atlantik İttifakı’nın kucağına sığındı. Ancak bu ittifakın asıl
aktörü olan ABD, Ukrayna’nın bu zaafını bambaşka amaçlar için kullanma
peşindeydi. O yüzden de kendisine sığınan Ukrayna’yı bir beyanı ile himayesine
alıp kurtarması mümkünken, bunu yapmayarak işi uzatıp tavsattı. (O ABD ki,
Türkiye Barış Pınarı Harekâtı’nı icra ederken apar topar uçağa atlayıp PKK’yı
kurtarmak için Türkiye’ye gelerek harekâtı durdurmuştu.)
ABD’nin amacı, hem kendisi,
hem de Rusya aleyhine bir güç olarak büyüyen Çin’in engellenmesi konusunda
Rusya’nın kendisi ile işbirliği yapmasaydı. Rusya’yı bu işe koşmak için de ona
altın tepside bir ikram sunmalıydı. ABD de böyle yaptı ve Ukrayna’yı altın bir
tepside, “Buyur ye!” diye Rusya’ya sundu.
Görünüşte ise ABD, Ukrayna’nın
yanında duruyor, onu bir an evvel NATO’ya almak için çabalıyordu. Hakikatte ise
onu, Avrupa’nın NATO konusunda kendisine kerhen icabet etmesinden ve ayak
sürümesinden dolayı bir yem olarak kullanıyordu. ABD gördü ki, Çin’e karşı
harekete geçirilmesinde Avrupa isteksiz ve kırılgandır. O zaman yapılacak iş,
Avrupa’nın bir Rus sopasıyla kendisine getirilmesiydi. Bunun için yapılacak şey
belliydi: Rusya korkusuyla kendine sığınmış olan Ukrayna’yı avcısına kurban
etmek…
Ukrayna, ABD tarafından Rusya’ya
peşkeş çekilince Avrupa birdenbire kendisini eski tarihî düşmanıyla baş başa
bulacak ve tıpkı Ukrayna’nın yaptığı gibi, güvenlik endişesiyle ABD’ye
yaslanacaktı. Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi demek, eski uyduları ve yeni Avrupa
Birliği üyesi olan Romanya, Polonya, Macaristan ve Slovakya ile hemhudut olması
demekti. Rus boyunduruğundan kurtulalı şunun şurasında 30 yıl olan bu
ülkelerin, aradaki tampon olan Ukrayna’nın çekilmesi ile Rusya’yı birdenbire
karşılarında görmelerinin yarattığı travmayı varın, hesap edin!
Ama ABD’ye güvenilir mi?
Asla güvenilmez! ABD, Rusya ile bir anlaşma yaptı yapmasına da bu anlaşma aynı
zamanda Rusya için de bir tuzaktı. ABD, Rusya’nın başında, azgın iştahını
ifadesiz yüzünün altında saklayan Deli Petro heveslisi bir lider ile karşı
karşıya olduğunun farkındaydı. Onun çar olma arzusunun önündeki engelleri
kaldırıyor gibi görünmenin kendisine çok avantajlar sağlayacağı açıktı.
Bu yüzden ABD, “Rusya
Ukrayna’ya saldırırsa ben onun için savaşmam” tiyösüyle Çar Putin’in arayıp da
bulamadığı bir fırsatı harekete geçirmiş oluyordu. Putin, önüne atılan bu
kemiğe atlamakta asla tereddüt etmedi ve fütursuzca Ukrayna’ya girdi. ABD’nin
amacı ise Rusya’yı Ukrayna’ya soktuktan sonra, Ukrayna’da uzun sürecek bir
gerilla savaşı ile onu Afganistan işgalindeki gibi o batakta boğmak.
Üstelik Rusya’nın Ukrayna
saldırısı ne kadar uzarsa, bu, ABD’nin o kadar işine yarayacak ki... Neden
işine yarayacak? Çünkü bölge uzun müddet istikrarsız bir hâlde kalacak ve Çin’in,
güzergâhları bir yangın yerine dönen “Bir Kuşak Bir Yol” projesi sekteye
uğrayacak.
ABD’nin Rusya’yı açık açık
Ukrayna’yı işgale teşvik etmesi, aynı zamanda Rusya ile Avrupa’nın entegre
olmasının önüne geçecek. Aslında ABD’nin en gizli korkularından biri de Rusya
ile Avrupa’nın entegre olarak kendisini devre dışı bırakması.
Ukrayna meselesi ile Avrupa
ve Rusya’yı saç saça baş başa bir hâle getiren ABD, artık geri çekilip Çin ile
meşgul olabilir. Çünkü bu süreçte Avrupa ile Rusya, bir daha asla bir araya
gelemeyecek bir biçimde birbirinden ayrışacaklar. Al sana bir taşla bir kaç
kuş!
Mesele, Coni’nin dünyayı
yönetmeye devam etmesini sağlayacak dinamikleri harekete geçirmektir.
Bunlar yerine gelince ne
Ukrayna umurunda olur Coni’nin, ne Rusya, ne de AB. ABD budur! Anlaştığını ayrı
öper, anlaşamadığını ayrı.