ABD’nin heybesinden neler çıkacak?

ABD, heybesini iyice doldurmadan ve bunları hayata geçirecek tahkimatı yapmadan resmî olarak masaya oturmayacaktır. Tabiî bu arada İran da boş durmayacaktır. O da kendi tezlerini tahkim edebilmek için başta Rusya olmak üzere müttefikleriyle ciddî bir eş güdüm içerisinde olacaktır.

KAMUOYUNA yansıyan bilgilere göre, Biden’in göreve gelmesinden hemen sonra ABD ve İran arasında gayr-i resmî olarak nükleer anlaşma için temas kuruldu. Hattâ buna, gayr-i resmî görüşmelere BM yetkililerinin aracılık ettiği de yabancı basında yer aldı. Bu temaslar iki tarafın da nükleer anlaşmanın yeniden hayata geçmesinden yana olduğunu gösteriyor.

Fakat İran tarafı bazı tereddütlere de sahip. İran tarafında Biden’in ileride Trump gibi anlaşmadan geri çekilebileceğine dair bir tereddüt var. Ayrıca İran, anlaşma gerçekleşirse uygulanacak yaptırımların tamamen kaldırılmasını istiyor. Yani İran, ambargonun kısmî olarak kaldırılmasından yana değil.

İran, anlaşmaya kendilerinin riayet ettiğini fakat Trump’un buna rağmen anlaşmadan çekildiğini dile getiriyor. İranlı yetkililer, bu nedenle kendilerinin ciddî oranda ekonomik kayba uğradıklarını vurgulayarak tazminat talebinde bulunacaklarını belirtiyorlar.

İran askerî ve bölgesel stratejilerini anlaşma dışında tutmak istiyor

İran, askerî anlamda çok yönlü programlar yürüten bir ülke. Bir yandan nükleer programını geliştirmeye çalışırken, diğer yandan uzun menzilli füzeler üzerinde çalışıyor. Ayrıca Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerde ya doğrudan ya da vesayet yoluyla ciddî operasyonlar yürütüyor. İran, bu nedenle yeni nükleer anlaşmanın füze programı ve Orta Doğu’daki operasyonlarını kapsamasına karşı. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre İran, bu yönde gelebilecek bir talebi kabul etmeyecek. Yani İran, nükleer anlaşma hayata geçirilse bile bu anlaşmanın bölgede üstlendiği rolü inaktif edecek ve askerî teknolojisinin genişlemesine engel olacak kapsamda olmasına yeşil ışık yakmayacak.

İran’ın BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimî üyesi ve Almanya dışında herhangi bir ülkenin anlaşmaya dâhil edilmemesi gibi başka taleplerinin de olduğu kamuoyuna yansımış durumda. Ama İran’ın nükleer anlaşma konusunda hassas olduğu ana konuların yukarıda değindiğim konular olacağı tahmin ediliyor. Fakat ABD ve İsrail’in İran’dan bu konularda geri adım atmasını isteği de bir sır değil.

ABD çok yönlü bir stratejiyle masaya oturacaktır

İran tarafında nükleer anlaşma için ana eksen bu şekildeyken, ABD’nin heybesinde henüz neler var bilinmiyor. Ayrıca gayr-i resmî görüşmelerde ABD tarafına iletilen İran’ın öncelikleri hususunda ABD’nin ne diyeceği de netlik kazanmış değil.  

Ama Biden yönetimi için nükleer anlaşmanın ötesinde İran’ın bölgede belirleyici bir rol üstlenmesi kabul edilebilir görünmüyor. Çünkü İran’ın bölgede etkin olması demek, perde arkasında Rusya’nın etkin olması anlamına geliyor. Ayrıca İran’ın etkinliğinin bölgede artması ve bunun ileride olası bir toplumsal desteğe dönüşme riski, İsrail’in güvenliği açısından ABD’nin kabul edebileceği bir husus değil.

Bir de dünyanın en önemli enerji yatakları ve enerji koridorunun olduğu bölgede İran’ın etkin olması, ABD’nin küresel yarışta hiç de istemediği bir durum. Bu nedenlerden dolayı görüşmeler resmiyet kazandığında bölgede İran etkisinin kırılması hususunda ABD’nin heybesinin boş olmayacağını söylemek yanlış bir çıkarım olmayacaktır.

İsrail perde arkasındaki aktör

ABD, bu hususta heybesini doldururken tek başına hareket etmeyecektir. İsrail ile eş güdüm içerisinde bir çalışma yapıp heybesini ona göre dolduracaktır. Yani İsrail, perde arkasında önemli bir aktör olarak süreçte yerini alacaktır.

ABD, heybesini iyice doldurmadan ve bunları hayata geçirecek tahkimatı yapmadan resmî olarak masaya oturmayacaktır. Tabiî bu arada İran da boş durmayacaktır. O da kendi tezlerini tahkim edebilmek için başta Rusya olmak üzere müttefikleriyle ciddî bir eş güdüm içerisinde olacaktır.

O nedenle, başka hiçbir şey olmasa bile sırf bu nükleer anlaşma ve ABD’nin İran’ın bölgedeki etkisinin sınırlandırılması hedefinden dolayı bölgemizin hareketli günler geçireceği kesin. Bakalım bu noktada ABD’nin heybesinden bölge için neler çıkacak…