ABD Muhipleri Cemiyeti

ABD Muhipleri Cemiyeti, 1940’tan itibaren bu ülkede oluşturulmaya başlandı ve günümüze kadar darbeler, toplumsal kargaşalar ve ekonomik çöküntülerle bu ülkeye olağanüstü hizmetler (!) verdi. 15 Temmuz ihanetinden sonra kesilen bu hizmet faaliyetlerine Türk ve Müslüman düşmanı Biden döneminde yeniden başlamak istiyorlar. Ama bağımsızlık yolunda tam hız yol alan bu ülke, ABD muhiplerinin birbirine benzemez bütün yapılarını biliyor ve bütün faaliyetlerini izliyor.

İSTİSNASIZ her milletin kendi kültür ve medeniyet köklerinden kopuk bir kesimi vardır. Kendi ülkesinde her rüzgâra göre sürüklenen ve her akıntıya kapılan bu kesim, gerçekte bir kölelik ruhu taşır. Kendisini güç odağı olan bir efendinin kapısına yamamaya teşne olan bu kesim, aynı zamanda kendi ülkesi, kültür ve medeniyeti için de ciddî bir tehdittir.

Kültürel olarak kendi değerlerinden kopuk olan bu kesim, kapısında gönüllü olduğu efendisinin dilini, kültürünü ve sair hayat tarzını efendisinin hoşuna gitmek ve ondan bir aferin almak için tapınırcasına benimser. Bu köle ruhlulara göre, dünyada en geçerli akıl, en geçerli yol ve en mükemmel hayat tarzı efendisine aittir. Efendisinin ara sıra başını okşayıp göstermelik bir kaç iltifatı, bu tayfanın en büyük saadetidir.

Tuhaftır, bu köle ruhlu kişiler, kendi ülkelerinin varlıklı ve kalburüstü kesimi oldukları hâlde kendi kültür ve değerlerine yabancıdırlar. Bunlar küçük ve değersiz gördükleri kendi muhitlerinden koparak kendi imkânlarıyla efendilerinin ülkelerinde okuyup belli ihtisaslar da yaparlar. Hattâ efendileri tarafından fark edilmek için olmadık paralar harcayıp o ülkenin bir etkinlik yahut faaliyetinde öne çıkmaya, “İşte tam bir Avrupalı!” dedirtmeye çalışırlar.

Kul böyle sâdık ve kullanılmaya hazır olduktan sonra efendi de boş duracak değil elbet, hemen kolları sıvayarak bu gönüllü devşirmeleri hedef ülkede örgütler. Bunları, o toplumun en ileri, en çağdaş, en aydın ve demokrat kesimi ilân eder ve her faaliyetlerini çok büyük bir işmiş gibi destekler. Bu kesimin yazarını, çizerini, sanatçısını himaye eder. Ara sıra içlerinden birine ödül vererek taltif eder. Bu kesimin beceriksiz siyâsetçisini “ekonomiyi en iyi bilen, demokrasiyi en iyi özümseyen, iktidarın en liyakatli adayı” diye över.

Bizde adına Tanzimat denen ama aslında koskoca Devlet-i Aliyye’nin taksimatı olan o uğursuz dönemden beri imparatorluk içinde böyle tayfalar türedi. Bunların bir kısmı İngiltere’yi efendi bildi, bir kısmı Fransa’yı. Bir kısmı Rusya’yı efendi belledi, bir kısmı Almanya’yı. Köle çok olunca, bunlara müşteri olan efendi de çoktu tabiî.

Ne hazindir ki, koskoca cihana altı asır nizam veren ve yeryüzünün efendisi olan bir millet ve medeniyetin çocukları, köle pazarında efendi avına çıktılar. Efendi bulan her köle de kendi millet ve medeniyetinin en halis düşmanı olarak geri döndü. Bu kölelik pazarında bir efendinin köleleri, çok daha ileri giderek türedi efendileri adına bir örgüt bile kurdular: İngiliz Muhipleri Cemiyeti...

Köprülerin altından çok sular aktı ve süreç içinde eski türedi efendinin yerini yeni bir türedi efendi aldı: ABD… Bu efendi ortaya çıkar çıkmaz, ne kadar devşirme ruhlu varsa bu efendinin kapısına hücum etti. Ne kadar İngiliz, Alman, Fransız ve Rus muhibbi varsa bu yeni kapıda arz-ı endam etmeye, yeni efendiye hulus çakmaya başladılar.

Ancak geçmişte İngiliz muhipliğinin cılkı çıkıp bunların ihaneti de sabit olunca, bu kez daha geniş ancak isimsiz bir cemiyet kurdular: ABD Muhipleri Cemiyeti…

Pekâlâ, bu ABD Muhipleri Cemiyeti’nin amaçları ve faaliyet sahaları nedir? Evvelâ bu cemiyetin unsurları ABD mandacılık ve vesayet yönetimini savunurlar. En büyük düşmanları, ülkenin yerli ve millî unsurlarıdır. Bu ülkenin kültür, medeniyet ve din değerlerine bağlılığı, yıkılması gereken bir vahdet unsurudur.

Efendilerinin siyâsî, ekonomik ve ajanlık desteğiyle içeride güçlenen bu unsurlar, o ülkenin evvelâ en etkin medya ve sermaye gruplarını ele geçirir, ardından hedef ülkenin hukuk ve askerî kurumlarına sızarlar. Eğitimde de her kurum ile meşgul olmaz, o bapta ülkenin kalburüstü çocuklarının gittiği Boğaziçi ve ODTÜ gibi eğitim kurumlarına hâkim olmayı yeğlerler. Ama “STK” denen ve gırtlağına kadar ajan istihdam ettikleri, toplumun yumuşak karınlarını hiç ihmâl etmezler. Orada her türlü görünümle toplumun dinamiklerini dinamitlerler.

ABD Muhipleri Cemiyeti’nin kontrolüne giren yapının, ülkenin değerleriyle kavga etmesi esastır. Toplumda dinî direncin yüksek olduğunu ve özellikle başörtüsü eylemlerinde toplumun kendi değerlerine sığınarak mücadele ettiğini gördüklerinden beri, ABD muhipleri yeni taktikler geliştirdiler.

HDP gibi ateist partilerde bile başörtülü eylemciler istihdam etmekte bir beis görmedikleri gibi, CHP gibi başörtüsünü görünce boğa gibi saldıran bir partinin başına kendi muhipleri olan bir başkanı geçirip başörtülülerle el ele, kol kola fotoğraflar çektirip servis bile ettiler. Belki ömründe cami görmemiş bir belediye başkan adayının ardına 40 kamera takıp, her Cuma’yı bir camide kıldırıp saf mümin avlamayı da ihmâl etmediler. SP gibi bir partiyi bir muhipleriyle ele geçirdiklerinden beri, bu partinin samimi ve saf tabanından başörtülü kızları Boğaziçi eylemleri gibi bir tiyatronun içine sürmekten hiç çekinmediler.

Maksat ayrım olsun da…

Bu muhipler, millîci refleksleri olup din inancı zayıf olan bir kesimi de dini Araplara ait bir şeymiş gibi gösterip Arap ihanetleri hikâyesiyle devşirdiler ve kendi “ip”lerine bağladılar.

Evet, çok şükür (!) artık adı konulmasa da ülkemizin çok büyük bir ABD Muhipleri Cemiyeti var artık. Bu muhipler her ortamda yeni bir kılığa bürünen Tom Braks gibi binbir kılıkta karşımızdalar.

Bu milletin çocukları genetik olarak tarikat ve cemaatlere mi eğilim duyuyorlar, işte bu ihtiyaçlarına yönelik FETÖ’ler, Oktarlar, Aczimendiler ve matruşka gibi birbirinin içinde bekleyen düzinelerce sapkın anlayışlı dalâlet yapıları kurdular…

Bu milletin çocuklarında genetik isyan ve eşkıyalık eğilimleri mi var, al sana düzinelerce maceracı ve hayattan kopuk, kıytırık sol örgütler, ayrılıkçı unsurlar, ihanet şebekeleri!

Bu milletin çocukları salt kendi milliyet kökenine mi bağlılar, al sana dinden ve dinle özdeşleştirilmiş Arap’tan nefret hissiyle yapılandırılmış, bırakınız milliyetçiliği, kabileci hâle getirilmiş unsurlar… Neredeyse Oğuz’un 24 boyunu tekrar ihya edecek kadar bir hassasiyet… Maksat ayrım olsun da, gerisi önemli değil!

Bu toplumda kadınlar ihmâl edilir mi? Onların da feminist damarları istismar edilerek muhipler cemiyetine bağlı düzinelerce dernekleri var.

Efendim, “cinsiyet eşitliği” denen bir başka ucube var ki bu, Türk aile yapısını dinamitleyecek en önemli fitnelerden biridir. Muhipler derhâl bunlara da örgütler kurarak piyasaya sürdüler.

ABD Muhipleri Cemiyeti, 1940’tan itibaren bu ülkede oluşturulmaya başlandı ve günümüze kadar darbeler, toplumsal kargaşalar ve ekonomik çöküntülerle bu ülkeye olağanüstü hizmetler (!) verdi. 15 Temmuz ihanetinden sonra kesilen bu hizmet faaliyetlerine Türk ve Müslüman düşmanı Biden döneminde yeniden başlamak istiyorlar.

Ama bağımsızlık yolunda tam hız yol alan bu ülke, ABD muhiplerinin birbirine benzemez bütün yapılarını biliyor ve bütün faaliyetlerini izliyor. Dün nasıl İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin hakkından geldiysek, bugün de bu ABD Muhipleri Cemiyeti’nin hakkından geleceğiz!

Ne demiş atamız Dedem Korkut: “Düşmanda şer, Oğuz’da er tükenmez!”