EN ileri demokraside
(!) son söz ordunun oldu!
27
Nisan 2007… Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Genelkurmay Başkanlığı,
“sözde değil, özde demokrasi ve lâikliğe bağlılık”tan söz eden, muhtıra gibi bir
açıklama yapmıştı.
13
Ocak 2021… ABD Genelkurmay Başkanlığı, komutanların ıslak imzası bulunan bir
ortak açıklama ile anayasaya bağlı olduklarını ve yeni başkanın
başkomutanlığını onayladıklarını bildiren bir açıklama yaptı.
TRT World’den Selim Atalay’ın analizine aynen
katılıyorum ki buna göre, ABD ordusunun bu muhtırasından şunları anlayabiliriz:
-Biden’in başkanlığını ordu tescil etti!
-Aynı şekilde, Başkanlık Seçim Sonuçlarını ordu
teyit etti!
-Ordu kademelerinde bu şekilde düşünmeyenler
uyarıldı.
-“Darbe yapmayacağız” (“Sivillerin kanûnî
emirlerine uyarız”) denildi.
Sanki bir kuşku varmış gibi, değil mi?
ABD Genelkurmay’ı “Biden 20 Ocak’ta Başkandır”
deyince, yeni Başkan Biden’in doğal meşruiyeti gölgelendi.
Çünkü Kongre’ye yapılan baskından sonra yeniden
toplanan Kongre, Biden’in başkanlığını tescil ve teyit etmişti.
Kongre’nin sözü üstüne ABD Genelkurmay’ı bunu
söyleyince, son meşruiyet mâkâmı ABD Ordusu oldu ve Kongre harcandı.
Sadece
bu iki örnek üzerinden askerlerin kendilerini anayasanın koruyucusu olarak
görmesinin demokratik siyâsete etkisinin ne kadar kritik olduğunu anlayabiliriz.
Sözde
demokrasinin en iyi uygulandığı yer olduğu iddia edilen ABD’de, seçim sonuçları
sonrası yargı kararlarına rağmen görev değişikliğinin Trump taraftarlarınca
kabullenilmeme ihtimâli ve göstericilerin Kongre Baskını ile yaşanan şok
sonrası gözler, askerlere çevrilmiş durumda!
Sözde
gelişmiş, eğitimli ve barışçıl insanların yaşadığı en büyük demokrasi balonu
olan ABD’nin gaz kaçırmaya ve boyalarının akmaya başladığını hep beraber
izliyoruz. Anlaşılan, seçim sonuçlarını kabullenmeyenler arasında “Sandık her şey
değildir” diyenler var ki ABD Ordusu üst üste açıklamalar yapmak zorunda
kalıyor. Komutanlar kamuoyuna “Biz seçim sonuçlarını kabulleniyoruz,
onaylıyoruz, siyâset dışı kalma ilkesine ve anayasamıza bağlıyız; dünyanın
birçok yerindeki görev ve misyonlarımıza odaklanacağız” diye açıklama yapıyor.
Hâlâ endişeler var ki Genelkurmay ve Kuvvet Komutanları, ordu içinde farklı
seviyelerde ABD siyâsetiyle ilgili olanlara “Aklınızı başınıza alın!” deme
ihtiyacı hissediyor.
Türkiye’de
son yüz yıldır neredeyse her önemli olayda askerlerin siyâsete müdahale etme
alışkanlığının sadece bize özgü olmadığı, seçmenin yani toplumun kararlarının
makul bir çerçevede kalması şartıyla bir adım geride kaldıklarını biliyoruz.
Aksi hâlde sözde değil, özde bir anlayışla nükseden müdahale anlayışının
muhtıra verme fırsatını kaçırmadığını birçok kez izledik ve gördük.
Darbeler
ile doğrudan müdahalelerin dışında sürekli ayar veren muhtıralarla her zaman darbe
yapılma ihtimâli ise millete ve siyâsilere hatırlatılmıştır.
ABD
Ordusuna “Sözde seçimleri tanıyoruz” ve “Özde anayasaya bağlıyız!” diye
açıklama yaptıran dinamiklerin ne kadar derinden geldiğini zaman gösterecek.
Bakalım Amerikan halkı ve seçmeni sandığa ve ordu da anayasa bağlı kalacak mı?
TRT
World’den Selim Atalay’ın bildirdiğine göre, Amerika’da 50 eyalette ayaklanma
tehdidi konuşulurken, Washington’da olağanüstü hâl ile kuş uçurtulmazken,
Kongre Baskını’nın şoku atlatılmamışken, Trump’un görevi devredip etmeyeceği
konusunda her açıklama dikkatle izlenirken, ABD Ordusu açıklamalar yapmak
zorunda kalırken, Türkiye’de bazı kesimlerin ABD seçimlerini kutsadığını, seçim
sonuçlarının Amerikan halkının kararı olduğunu açıklayarak Biden’e destek
açıklaması yaptığını görüyoruz.
Mesele,
Biden ya da Trump’un kazanması değil; Amerikalıların henüz uzlaşamadığı bir
konuda, kendi ülkesindeki seçim sonuçlarını ezici bir şekilde kaybedip “Sandık
her şey değildir” diyenlerin ABD seçimlerine saygı duyulmasına dair yaptıkları
açıklamaları…
Mesele,
aynı kişi ve odakların Türkiye’de yapılan her seçime gölge düşürme çabasında
olmaları, seçimle göreve gelen meşru Cumhurbaşkanımızı ve Hükûmetimizi görevden
indirmek için terör, suikast girişimi, darbeler ve sokak olayları dâhil her
türlü demokrasi dışı yöntemi açık ve gizli desteklemeleridir.
Türkiye’ye
demokrasi getirmesi için sözde demokrasi kahramanı olarak gördükleri ABD ve dış
güçlere umut bağlayıp çağrı yapmaktan çekinmeyenlerin, Türkiye demokrasisine, Türk
milletinin tercihlerine, Türk Devleti’nin seçilmiş Cumhurbaşkanına hiç
saygısının olmaması ise son derece trajikomik, hattâ endişe verici bir durumdur.
İç
siyâsetteki mücadelesini milletimize dayandıramayan, sözde “muhalif” adı
altında açıkça Türkiye düşmanlarıyla kol kola girmekten kaçınmayan bir anlayış,
sözde mi, özde mi muhalefet yapıyor?
“Özü
sözü bir olmak” diye bir deyimimiz var. Her türlü fikir ayrılığı, şikâyet,
eleştiri ya da alkışa rağmen, milletimizin vatan sevgisinde, devletine,
cumhuriyetine ve demokrasiye bağlılığında özü de, sözü de birdir.
Sözde
demokratik olduğunu söyleyen ama özünde kimin sözcülüğünü yaptığı belli
olmayanların yeni ABD Başkanı’na umut bağlamaktan çok, kendisine ve milletine
umut bağlamayı öğrenmeleri gerekir.
Millet
olarak, İstiklâl Mücadelesi’nde nasıl özde mücadele vermişsek, 15 Temmuz darbe
ve ihanetine karşı nasıl özde mücadele vermişsek, yarınların Türkiye’sini de tüm
milletimiz olarak Sayın Cumhurbaşkanımız ile beraber özü sözü bir şekilde, omuz
omuza yücelteceğiz.
İsteyen
Washington’da olacakları izlemeye devam etsin, biz dünyaya Ankara’dan
bakıyoruz!