AA’nın Lafarge haberi hiçbir şey ifâde etmiyor mu?

Anadolu Ajansı, dünya medyasına büyük bir sondaj vurmuş, vurduğu yerde koca bir gedik açmış, MİT tırları vakasından başlayarak Türkiye aleyhine uydurulmuş bir dünya iftirayı o gediğe doldurup belgelerden yaptığı kapağı o gediğin ağzına oturtmuştur!

RECEP Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki AK Parti iktidarı sürecinde Türkiye’nin gelişimiyle ilgili olarak hastanelerden okullara, köprülerden tünellere, ulaşımdan altyapıya, teknolojiden üretime, TOGG’dan Akıncı TİHA’ya değin düşündükçe sıralamakta zorlanılacak muazzam bir icraat silsilesine şâhit olduk.

Tabiî bu fizikî gelişimin yanında “haklar” konusuna getirilen düzen, özgürlükler, açılımlar, “One minute!” ve “Dünya beşten büyüktür” çıkışlarıyla dünyanın firavunlarına meydan okumak veya Ayasofya’nın “câmi” zincirlerinin kırılması gibi Türkiye tarihine damga vuran bir başka silsile de var. Bu silsilenin her gün sessiz devrimlerle pekiştiğine tanıklık etmekse ayrı bir kıvanç nedeni…

Bütün bunların yanında Recep Tayyip Erdoğan liderliği, Türkiye’de çok daha ileri bir atılıma geçerek, Türkiye’yi sözde derin ancak özde sığ paralel devlet yapılanmalarıyla gölge biçimde idâre etmeye alışmış şebekelerin ekmeğini ve suyunu kesmiştir!

Büyük bir kurtuluş mücadelesi vererek yurdunu işgalden kurtaran milletin irâdesini Ankara’ya sokmamak üzere kurulu sistemini istihbarat örgütlenmeleri ile sağlayan o sözde derin ancak özde sığ devlet yapılanması, Türkiye’nin istihbarat fonksiyonlarını milletin kendisine yönlendirerek, halkın kendi kurduğu sistemin duvarlarının dışına çıkmamasını sağlıyordu.

Ancak Recep Tayyip Erdoğan liderliği, Türkiye’de muazzam bir istihbarat yapılanmasına giderek hem milleti ferahlattı, hem de kontra bir hamleyle sözde derin ancak özde sığ şebekeyi dağıttı. Doğrusu Erdoğan ve liderliğine karşı ilk atak, bu yüzden 7 Şubat 2012’de gerçekleşen operasyon girişimiyle gelmişti. Fakat belli ki Erdoğan, 2003 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “sadece Başbakanı” olarak büyük bir inkılâbın basamaklarını döşemeye başlamıştı ki bu operasyon, karşı bir operasyonla dizginlendi. Zâten ilk bu savuşturma başarılı olmamış olsaydı, bugün, 2021’de ne kendisinin Cumhurbaşkanlığından, ne Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nden, ne de yaklaşık son 10 yıldaki üstün gelişmelerden bahsedebilecektik.

Recep Tayyip Erdoğan liderliği, Türkiye’de “istihbarat” konusuna dair bütün yapılanmayı reformatlayarak dünya zâlimlerinin kâbusu olmasına neden oldu. Bu yüzden sadece Kandil’de değil, Abu Dabi’den Washington’a, Ottawa’dan Londra’ya Türkiye’nin istihbarat kurumları hakkında ağlayıp duran bir dolu insan müsveddesi var.

Bu söz konusu istihbarat yapılanması öyle bir devlet gediğinin üzerine beton atmıştır ki, içeride kalanlar eliyle Adana’da durdurularak insanî bir yardım için hareket ettirilmiş birkaç uzun araç, MİT’e zimmetli olmalarına rağmen sözde terör örgütlerine silah taşıdığı ileri sürülerek durduruldu. Araçlardan sorumlu istihbarat elemanlarımız yaka paça gözaltına alındılar. Ve bu rezâlet, kökü Pensilvanya’da olan doğumu gayr-i meşru bir mahlûkun emriyle bütün dünyaya servis edildi.

O sözde operasyon ancak özde darbe girişimiyle Türkiye’nin DAEŞ (IŞİD) başta olmak üzere birçok terör örgütünü finanse ettiği iftirası bütün dünyada gündem edildi. Buna bir de Türkiye’de özde vatansever ama safdil komplolarla Devlet’i yücelttiğini zannedenlerin beyanları eklenince Pensilvanya’daki mahlûka yön verenlerin elleri daha da güçlendi.

Suriye’nin kuzeyinde operasyonlara çıkarak 2015 sonu ve 2016 başında DAEŞ’i (IŞİD) vuran Türkiye, o güne kadar büyümesi için DAEŞ’i kuran ve kollayanlar tarafından sözde tebrik edildi. Hâlbuki DAEŞ’e karşı tek vuruşan devlet Türkiye Cumhuriyeti idi. Hâlâ öyle!

Ve Recep Tayyip Erdoğan liderliğinin gerçekleştirdiği istihbarat yapılanması bu iftira hattında öyle bir meyve verdi ki dünyanın aklı çıktı aklı!

Evet, Anadolu Ajansı, Fransız menşeli dev bir şirket olan Lafarge’nin, DAEŞ’i, hem de Fransız İstihbaratının yani Fransa Cumhuriyeti Devleti’nin bilgisi dâhilinde finanse ettiğini belgeleriyle servis etti!

Anadolu Ajansı’nın elde ettiği Fransız kurumlarına ait belgelerdeki bilgiler, dünyanın en büyük çimento devi Fransız Lafarge’nin DAEŞ ile ilişkisi hakkında Fransız iç, dış ve askerî istihbarat servislerini sürekli bilgilendirdiğini ve ilişkinin Fransız Hükûmeti’nin bilgisi dâhilinde gerçekleştiğini gözler önüne serdi.

AA’nın ulaştığı belgelerde, Lafarge ile Fransız iç, dış ve askerî istihbarat servisleri arasında yalnızca 2013 ve 2014 yılları arasında yapılan görüşmelerin 30’dan fazla olduğu dikkati çekiyor.

Daha önce de söz konusu Fransız şirketinin Suriye’nin kuzeyinde çimento fabrikaları işlettiğini ve DAEŞ’in buradan temin ettiği çimentolarla sözde Koalisyon güçlerine, özde hassaten Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı güçlü sığınaklar ve tüneller inşâ ettiği biliniyor.

AA’nın bu servisinin üzerine Fransa’da ne mi yaşandı?

Doğrusu bu konu Fransa’da gündem olmuş ve bazı sivil toplum kuruluşlarınca 2017’de mahkemeye taşınmıştı. Bu STK’larda dosyanın örtbas edilmesi endişesi yaşanıyordu.

Ancak AA’nın servisinden sonra Fransız Yargıtayı, Paris Temyiz Mahkemesi’nin onayladığı “terörü finanse etmek” suçlamasına Lafarge’nin itirazını kabul etmeyerek, “terörist bir gruba verilen fonların terörü finanse etmek suçlaması için yeterli olduğunu” bildirdi.

Peki, AA’nın yaptığı bu haber hiçbir şey ifâde etmiyor mu?

AA bu haberi servis ettiğinde sosyal medyada kıyâmetin kopması gerekmez miydi?

Medyaya yön veren, trend topic listesini belirleyen sadece paralı troller mi?

Trollerin canı çıksın!

Anadolu Ajansı, dünya medyasına büyük bir sondaj vurmuş, vurduğu yerde koca bir gedik açmış, MİT tırları vakasından başlayarak Türkiye aleyhine uydurulmuş bir dünya iftirayı o gediğe doldurup belgelerden yaptığı kapağı o gediğin ağzına oturtmuştur!

Var olsun Türk İstihbaratı!

Var olsun Millî İstihbarat Teşkilâtımız!

Var olsun ve ille de sağ olsun kahramanlarımız!

Ve bâki var olsun Türk Devleti!